KPSS A Grubu ve Öğretmenlik Sınavı yarın yapılacak

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığınca, 2021- Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) A Grubu ve Öğretmenlik (genel yetenek-genel kültür ve eğitim bilimleri) Sınavı 101 sınav merkezinde yarın gerçekleştirilecek.

Saat 10.15’te başlayacak Genel Yetenek-Genel Kültür Sınavında adaylara, çoktan seçmeli 120 soru yöneltilecek ve soruları cevaplamaları için 130 dakika süre verilecek.

Saat 14.45’te başlayacak Eğitim Bilimleri Sınavında ise çoktan seçmeli 80 soru yöneltilecek ve soruları cevaplamaları için 100 dakika verilecek.

Adaylar, sınavın sabah oturumunda 10.00, öğleden sonraki oturumunda saat 14.30’dan sonra sınav binalarına alınmayacak.

Sınavda Kovid-19 önlemleri alınacak

ÖSYM, Kovid-19 salgınına karşı 2021-KPSS A Grubu ve Öğretmenlik Sınavı öncesinde tedbir aldı. Bu kapsamda, sınav binalarının detaylı temizliği yapılacak. Ayrıca buralar dezenfekte edilecek.

Adaylara sınav binası girişlerinde görevliler tarafından maske ve dezenfektan dağıtılacak.

İsteyen adaylar, dezenfektanlarını yanlarında getirebilecek. Sınav görevlilerine de maske ve dezenfektanla lateks eldiven verilecek. Adaylar ve görevliler, kendi maske ve/veya siperlikleri ile de sınava gelebilecek.

Kovid-19 durumu olan adaylar, sınav merkezlerinde hazırlanan ayrı salonlarda sınava alınacak. Sınav görevlileri ve adayların Kovid-19 durumları, HES kodları aracılığıyla takip edilecek.

Okul bahçelerindeki yığılmayı önlemek ve sosyal mesafeyi korumak için adaylar ve sınav görevlileri dışında hiç kimse okul bahçelerine alınmayacak. Adaylar, sınav binalarına girişte ve sınav bitiminde binadan çıkışta, sosyal mesafenin korunması için sınav görevlileri tarafından yönlendirilecek.

Ayrıca, sınav günü nüfus cüzdanını kaybedenlere geçici kimlik belgesi vermek için açık tutulacak nüfus müdürlükleri de ÖSYM’nin internet sitesinden duyuruldu.

İçişleri Bakanı Soylu: Konya’daki olay Kürt-Türk meselesi değil 11 yıllık bir husumet

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Antalya’nın Manavgat ilçesindeki orman yangınında incelemelerde bulunduktan sonra gazetecilere Konya’da 7 kişinin öldürülmesiyle ilgili açıklamada bulundu.

Olayla ilgili çalışmaların sürdüğünü belirten Soylu, “Yaklaşık 11 yıllık bir husumet. Arkadaşlarımızın çok kısa bir süre içinde yakalayabileceğini düşünüyoruz. Tüm ekiplerimiz bu konuda seferber olmuş durumdadır. İnanıyorum çok kısa süreç içinde yakalanacak, adalete teslim edilecek cezasını alacaktır.” dedi.

Bu olayın da istismar edilmeye, siyasallaştırılmaya çalışıldığını vurgulayan Soylu, “Bunun Türk-Kürt meselesiyle ilgili herhangi bir tarafı söz konusu değildir. Bunu bu meseleye çekmek altını çizerek söylüyorum, bu saldırı kadar tehlikelidir ve bu saldırı kadar hem kınanacak hem de alçak bir değerlendirme olarak nitelendirilecek bir anlayıştır.” diye konuştu.

Bu memleketin kardeşliğiyle kimsenin uğraşmamasını isteyen Soylu, bu milleti birbirine düşürebilmek için bir çabayı içeriden ve dışarıdan birilerinin sürekli körüklediğini dile getirdi.

“İnsanlıktan çıkmış bir davranış şekli”

Soylu, ne mesele olursa olsun, ne şekilde olursa olsun, bu konularda istismarı sağlamaya çalışan insanların kötü niyetlerinin ortada olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Mesele 2010’da iki ailenin karşılıklı birbirleriyle, yine 2010’da bugünkü eylemi gerçekleştirenin yine bir silah çekme hadisesi söz konusu. Bu yıl 2021 ve yine devam ediyor. 11 yıldır maalesef devam eden bir şey. Ama ne kadar bir cinnet hali, ne kadar sapkın bir anlayış ve ne kadar insanlık dışı bir davranış ki 11 yıldır bu husumet hala devam ediyor. Orada kadınlar var, kadınlara silah çekilmiş ve insanlar var, insanlara silah çekilmiş, anlaşılan insanlıktan çıkmış bir davranış şekli.”

Bundan 4-5 ay önce de yine böyle bir tartışma söz konusu olduğunu, bunların hem güvenlik güçlerine hem de adalete intikal ettiğini aktaran Soylu, şu değerlendirmede bulundu:

“Şunu ifade etmek istiyorum, bu ülkenin birliğinin ortadan kalkmasına yönelik her saldırı, bilinmelidir ki bizim birliğimizi ve beraberliğimizi çok daha artıracaktır. Buna etnik köken üzerinden yapılan değerlendirmelerin tamamı da istismara, provokasyona ve bu ülkenin birliğine yönelik bir anlayışın kendisidir. İnşallah en yakın zamanda katilin adalete teslim olduğu haberini verebilme fırsatı olur düşüncesindeyim.”

Soylu, ölenlere Allah’tan rahmet, ailelerine de sabır diledi.

Özel Harekat İran sınırında nöbette

İçişleri Bakanlığınca, yasa dışı geçişlerin önlenmesi ve kaçakçılık faaliyetlerinin durdurulması amacıyla bölgeye gönderilen 35 timden oluşan 750 özel harekat polisi, devriye, gözetleme ve pusu faaliyetleriyle Van-İran sınırını kontrol altında tutuyor.❮❯

Özel Harekat İran sınırında nöbette

İran üzerinden Türkiye’ye düzensiz göçmenlerin yasa dışı girişlerinin engellenmesi amacıyla İran sınırında alınan önlemler artırılıyor.

Komşu ülkeyle 295 kilometre sınıra sahip Van’da kaçak girişlerin engellenmesi için modüler duvar ve hendek kazma ile gözetleme kulelerinin sayısının artırılmasına yönelik çalışmalar da devam ediyor.

İhalesi yapılan 64 kilometrelik kısımda duvar örme çalışmaları hızla sürüyor. 4 metre derinliğinde ve 4 metre genişliğinde 110 kilometre hendek kazılan, 76 monoblok ve lego kule inşa edilen sınır hattında güvenlik güçleri, bölgeyi kontrol altında tutuyor.

Güvenlik güçlerine destek vermek amacıyla birçok ilden Van’a gelen 35 timden oluşan, aralarında kadınların da bulunduğu 750 özel harekat polisi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve İl Jandarma Komutanlığı ekipleriyle koordineli şekilde İran sınırında görev icra ediyor.

50 zırhlı araçla sınır hattında sürekli devriye gezen ve geçiş noktalarını göz hapsinde tutan özel harekat polisleri, drone ve termal kameralarla bölgeyi denetleyerek teknolojinin tüm imkanlarından yararlanıyor.

Sınır hattının güvenliği için fedakarca görev yapan polisler, İHA ve SİHA görüntüleriyle de sınırı geçmeye çalışan göçmenleri yakalayarak ilgili birimlere teslim ediyor.

“Tüm alanda her türlü güvenlik tedbirini alıyoruz”

Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Başkanlığı 2 Operasyon Şube Müdürü Hüseyin Ediz Tercanoğlu, AA muhabirine, hududun güvenliğini sağlamak için gece gündüz ekiplerin sahada olduğunu söyledi.

Sınır hattında kutsal bir görev yürüttüklerini belirten Tercanoğlu, 15 gün önce bölgede faaliyetlere başladıklarını, sınır hattı boyunca 35 tim ve 50 zırhlı araçla bölgenin kontrolünü sağladıklarını dile getirdi.

Hem hudut hattında hem de hattın gerisindeki ana ve tali yollarda devriye, pusu ve keşif faaliyetleri icra ettiklerini anlatan Tercanoğlu, şunları kaydetti:

“Başta terörle mücadele olmak üzere kaçakçılık faaliyetlerinin önlenmesi ve düzensiz göçmen hareketinin engellenmesi amacıyla görev yürütüyoruz. Burada yalnız değiliz. Bizimle beraber Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığımızın personeli de görev yapıyor. Koordineli bir şekilde ve 7 gün 24 saat kesintisiz şekilde tüm alanda her türlü güvenlik tedbirini alıyoruz. Teknolojik anlamda da drone, termal kameralar ve diğer kamera sistemleri mevcut. Sahada da bunları aktif şekilde kullanıyoruz. Personelimiz burada fedakarca görev yapıyor. Sınır hattının tamamında görev yaptığımız için herhangi bir geçiş olmuyor. Farklı noktalardan geçiş yapanları da tali ve ana yollarda uyguladığımız pusu faaliyetleri, yol kontrolleriyle yakalıyoruz. İHA ve SİHA görüntüleri de koordineli bir şekilde aktarılıyor. Böylece sınırın içine giren göçmenleri de kısa sürede ilgili birimlere teslim ediyoruz.”

Van Valiliği, göç baskısının artması üzerine Kara Kuvvetlerinin iki keşif, iki de komando bölüğünün zırhlı araçlarla bölgeye takviye olarak gönderildiğini açıklamıştı.

ABD’den Rusya’ya birçok ülke, dünya coğrafyasını etkisi altına alan yangınlarla mücadele ediyor

NASA’nın “FIRMS” adını verdiği Yangın Bilgilendirme ve Kaynak Yönetimi Sistemi’nin uydu haritasına göre, kırmızı noktalarla gösterilen yangınlar dünyanın birçok yerine yayılmış durumda.

Haritada ABD’den Rusya’ya, Güney Amerika’dan Afrika’nın kuzey, orta ve güney bölgesine ve Arap Körfezi’ne pek çok bölgeyi kırmızıya boyayan yangınlar İtalya, İspanya, Yunanistan ve Romanya gibi birçok AB ülkesini de mücadeleye sevk etti.

AB Komisyonu’nun orman yangınlarını gösteren acil durum haritasına göre de kıtanın tamamındaki irili ufaklı yangınlar neredeyse Rusya’nın kuzeyine kadar ulaşıyor. Uydu haritasında AB ülkelerinde farklı boyutlardaki yangınların en az 1 haftadır sürdüğü görülüyor.


ABD’nin California eyaletindeki Doyle kasabası yakınlarında çıkan orman yangını nedeniyle binlerce dönüm alan zarar gördü. 

İtalya yangınlarla boğuştu

İtalya’nın özellikle güney bölgeleri irili ufaklı çok sayıda orman yangınına teslim oldu.

Yerel basında çıkan haberlerde de Sicilya ve Sardinya adaları ile Kalabriya bölgesinin farklı noktalarında çıkan yangınlar neticesinde binlerce hektar arazinin kül olduğu belirtildi.

Sardinya adasının batısındaki Oristano vilayeti kırsalında 24 Temmuz’da çıkan yangında 20 bin hektar arazi yandı, 1500 kişi tahliye edildi. Bölgede soğutma çalışmaları devam ediyor. Yangınla mücadele için İtalya kendi uçaklarına ek olarak AB ülkelerinden de yangın söndürme uçağı istemişti.

Sardinya Özerk Yönetim Başkanı Christian Solinas da yangında oluşan zararı şu an için hesaplamanın mümkün olmadığını belirterek zararlarının telafisi için merkezi hükümetten acil ekonomik destek talep etmişti.


Fotoğrafta, temmuz ayında Kanada’nın British Columbia eyaletinin Lytton kasabasında çıkan orman yangını görülüyor.

Romanya

AB üyesi ülkelerden Romanya’nın başkenti Bükreş’in de bulunduğu güney bölgesi ve özellikle Bulgaristan sınırı da kırmızı noktalarla gösteriliyor.

Romanya’nın komşuları Moldova ve Ukrayna’da da orman yangınları sürüyor. 

Yunanistan

Yunanistan’da başkent Atina yakınlarındaki Dionisos Belediyesine bağlı Stamata’daki ormanlık alanda 27 Temmuz’da çıkan yangın yerleşim yerlerine sıçradı.

Dionisos Belediyesi yetkilileri, bölgede durumun çok zor olduğunu, ekiplerin müdahalelerine rağmen alevlerin yerleşim birimlerine yaklaştığını kaydetmişti. Yangının kontrol altına alındığı açıklanmıştı.


Yunanistan’ın başkenti Atina yakınlarındaki Dionisos Belediyesine bağlı Stamata bölgesinde orman yangını çıkmıştı

Rusya

Rusya’nın Yakutistan bölgesinde temmuz ayında başlayan yangınları söndürme çalışmaları devam ediyor.

Bugüne kadar yaklaşık 1,3 milyon hektar ormanlık alanın küle döndüğü bölgede yetkililer acil durum ilan etmişti.

Rusya Acil Durumlar Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, devam eden 144 ayrı bölgedeki yangınları söndürmek için ekiplerin çalışmalarını sürdürdüklerini bildirdi.

ABD ve Kanada

ABD’deki Ulusal Kurumlararası Yangın Merkezi’nin 29 Temmuz itibarıyla verdiği bilgilere göre, 82 büyük yangında 13 eyalette 1,7 milyon dönümlük alan yandı. Ayrıca Idaho, Alaska ve Minnesota eyaletlerinde yeni büyük yangınlar bildirildi.

Kanada’da da 2021 içerisinde 4 bin 500’den fazla yangın çıktı. Bu rakam, ülkenin 10 yıllık ortalamasından yaklaşık 1000 fazla olarak kaydedildi. Bu yıl içerisinde 2 bin 150 hektar arazi yandı.

Ortalama veriler de aşıldı

Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi’ ne (EFFIS) göre, İtalya’nın yanı sıra Fransa ve Romanya da yanan alan bakımından şimdiden 2008-2020 ortalaması geçilmiş durumda.

İtalya’da bu sene 53 bin 797 hektar alan yanarken, 12 yılın ortalaması 40 bin 781 olarak kaydedildi. Fransa’da 22 bin 807 hektar yanarken, önceki yılların ortalaması 9 bin 283’tü. Romanya’da da aynı şekilde bu sene 18 bin 620 hektar alan yanarken, 12 yılın ortalamasının verisi 16 bin 82 olarak işlenmişti.

Aynı sitede, AB üyesi olmayan ülkeler arasında Bosna Hersek’in de 25 bin 583 hektar alanı yangında kaybettiği, bunun 30 bin 199 olan 2008-2020 ortalamasına oldukça yakın olduğu gösteriliyor.

Tunus’ta 17 bin 599 hektar arazi bu sene içinde yanarken bunun, 6 bin 257 hektar olan 12 yıllık ortalamayı çoktan geçtiği kaydediliyor.

24 ilde çıkan 81 yangının 70’i kontrol altına alındı

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Twitter hesabından ülke genelinde 28-29-30 Temmuz’da çıkan yangınlara ilişkin şu bilgileri verdi:

https://platform.twitter.com/embed/Tweet.html?creatorScreenName=https%3A%2F%2Ftwitter.com%2Fanadoluajansi&dnt=false&embedId=twitter-widget-0&features=eyJ0ZndfZXhwZXJpbWVudHNfY29va2llX2V4cGlyYXRpb24iOnsiYnVja2V0IjoxMjA5NjAwLCJ2ZXJzaW9uIjpudWxsfSwidGZ3X2hvcml6b25fdHdlZXRfZW1iZWRfOTU1NSI6eyJidWNrZXQiOiJodGUiLCJ2ZXJzaW9uIjpudWxsfSwidGZ3X3NwYWNlX2NhcmQiOnsiYnVja2V0Ijoib2ZmIiwidmVyc2lvbiI6bnVsbH19&frame=false&hideCard=false&hideThread=false&id=1421129198886866945&lang=en&origin=https%3A%2F%2Fwww.aa.com.tr%2Ftr%2Fgundem%2F24-ilde-cikan-81-yanginin-70i-kontrol-altina-alindi%2F2319525&sessionId=6ef3f549282d357732cd65345bf926edb9a3f99d&siteScreenName=https%3A%2F%2Ftwitter.com%2Fanadoluajansi&theme=light&widgetsVersion=e9dfb5f%3A1627539779275&width=550px

“Devam eden yangınlara, 6 uçak, 9 İHA, 1 insansız helikopter, 1 yangın söndürme tankı, 45 helikopter, 1080 arazöz, 55 iş makinası, 4 binin üzerinde personel ile müdahale ediyoruz. Mücadelemiz aralıksız sürüyor.”

Bakan Pakdemirli’nin paylaşımında yer verdiği tabloda, Adana, Antalya, Muğla, Mersin, İzmir ve Osmaniye başta olmak üzere 24 ilde çıkan 81 yangının 70’inin kontrol altına alındığı ve 11 yangının ise devam ettiği yer aldı.

Türkiye’de 22 bin 83 kişinin Kovid-19 testi pozitif çıktı, 69 kişi hayatını kaybetti

Sağlık Bakanlığınca Günlük Koronavirüs Tablosu, “covid19.saglik.gov.tr” adresinden paylaşıldı. Buna göre, Türkiye’de son 24 saatte 256 bin 460 Kovid-19 testi yapıldı, 22 bin 83 kişinin testi pozitif çıktı, 69 kişi hayatını kaybetti, iyileşenlerin sayısı ise 5 bin 752 oldu.

18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 65,79, ikinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 43,28 olarak kayda geçti. Kovid-19’la mücadele kapsamında son 24 saatte birinci, ikinci ve üçüncü doz toplam 1 milyon 424 bin 550 aşı uygulandı.

Türkiye’de bugüne kadar yapılan aşı sayısı 40 milyon 833 bin 279’u birinci doz, 26 milyon 861 bin 882’si ikinci doz, 4 milyon 825 bin 484’ü üçüncü doz olmak üzere 72 milyon 520 bin 645’e yükseldi.

En az bir doz aşı uygulananların oranı en yüksek 10 il sırasıyla Muğla, Çanakkale, Kırklareli, Edirne, Balıkesir, Amasya, Eskişehir, Aydın, Tekirdağ ve İzmir oldu. En az bir doz aşı yapılanların oranı en az iller ise Şanlıurfa, Mardin, Bitlis, Muş, Diyarbakır, Siirt, Batman, Bingöl, Gümüşhane ve Iğdır olarak sıralandı.

“Aşınızı olun, tedbirlere uyun”

Günlük Koronavirüs Tablosu’nu Twitter hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Vaka sayılarının artış hızını henüz kontrol altında tutabilmiş değiliz. Bunun yolu tedbir ve aşıdır. Vakit kaybetmeden, gece gündüz demeden, hafta sonu demeden aşınızı olun, tedbirlere uyun.” ifadesini kullandı.

Bakan Akar ile Afgan mevkidaşı, Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğini görüştü

Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Akar’ın, Mohammadi ile telefonda görüştüğü bildirildi.

Görüşmede, ikili ilişkiler, bölgesel güvenlik durumu ile Hamid Karzai Uluslararası Havalimanına ilişkin konularda görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Görüşmede Akar tarafından, Türkiye ve Afganistan’ın tarih boyunca karşılaştıkları zorluklar karşısında dayanışma gösterdiği, Türkiye’nin uzun süredir Afgan kardeşlerinin huzuru ve refahı için faaliyetlerini sürdürdüğü, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi Türkiye’nin Afgan halkı istediği sürece yanlarında olmaya devam edeceği, Afganistan’da barış sürecinin canlı tutulmasının önemli olduğu ifade edildi.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Çıkan yangınlarla ilgili soruşturma yoğun bir şekilde devam ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazını kıldığı Üsküdar’daki Büyük Çamlıca Camisi çıkışında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Çeşitli bölgelerde çıkan yangılara ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, “Eş zamanlı ülkemizin değişik yerlerinde çıkan yangınlarla ilgili soruşturma yoğun bir şekilde devam ediyor. Yani burada acaba herhangi bir suikast, bu tür şeyler var mı yok mu, bunların üzerine gidiliyor.” diye konuştu.https://www.youtube.com/embed/pRW6kneOC_c

“Siyaset, spekülasyonlar, siyasi partilerin yaklaşım tarzları gerçekten üzüntü verici”

Bu konuda İçişleri Bakanlığının ve istihbarat örgütlerinin yoğun çalışmaları olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bütün bu çalışmalardan sonra net ne olabilir bunu o zaman açıklamak durumunda olacağız. Fakat tabii şöyle boş verip de geçilecek bir iş değil. Çünkü değişik mekanlarda ama hemen hemen aynı anda Manavgat’tan başlayıp Muğla, Marmaris, Bodrum bütün bu bölgeleri kapsayacak şekilde süren bir yangın. Bir durumu da şöyle açıklamam lazım. Bu bir eğer milli bakış gerektiriyorsa, eğer bu ülke, millet olarak birlikte karar vereceğimiz veyahut da birlikte dayanışma içerisinde adım atacağımız bir konuysa, buna herkesin aynı istikamete bakışı gerekir. Fakat bakıyoruz ki burada bile siyaset, burada bile spekülasyonlar, burada bile maalesef siyasi partilerin yaklaşım tarzları gerçekten üzüntü verici. Bizim bir tarafta ciğerimiz yanıyor.”

“Burada 45 helikopterle çalışıyoruz”

Cumhurbaşkanı olarak ilgili bütün bakan ve bakan yardımcılarını bölgeye anında gönderdiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları aktardı:

“Bütün imkanlarımızı seferber etmek suretiyle burada dünyada sayılı itfaiye örgütlerinden bir tanesine biz sahibiz. Böyle bunların anlattığı gibi değil. Türk Hava Kurumunun uçakları varmış da.. Neye göre söylüyorsun bunu? Neyi biliyorsun da söylüyorsun? Türk Hava Kurumunun şu anda elinde buralarda rahatlıkla kullanabilecek uçak falan yok. Ama bunlar duymaz uydurur kabilinden uyduruyorlar. Biz ise şu anda bir defa burada 45 helikopterle, bunlar fonksiyonel helikopterler, çalışıyoruz. Bunların yanında şu anda biz bugün itibarıyla uçak sayımız 5-6’ya çıkmış vaziyette. Bu uçaklardan Rusya’dan, Ukrayna’dan aldığımız uçaklar var. Az önce yaptığımız görüşmeler neticesinde Azerbaycan da bir amfibik uçağını gönderecek ki bunlarla beraber uçak sayısı 6-7’yi bulacak. Bizim için en verimli olanlar zaten bu yangın söndürmede bu uçaklar. Amfibik olmaları hasebiyle de çok daha tesirli, çok daha suyu alıp çok seri bir süreç içerisinde yangın söndürmeye ulaşabilen bu uçaklarla en modern anlamda bir etkinlik arzu ediyorlar.”

“1080 arazöz şu anda yangın bölgesinde çalışmada”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insansız hava araçlarıyla da özellikle bölgelerin durumlarını sürekli incelediklerini dile getirerek, bunlarla beraber 1080 arazözün şu anda yangın bölgesinde çalıştığını aktardı.

“1080 arazözden bahsediyoruz dikkat edin. İşte bunlar, bunları bilerek konuşmuyor ki. Sanki hiçbir şey yok, biz sadece seyrediyoruz.” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bir diğeri 280 su tankeri şu anda aktif olarak çalışıyor. Bir diğeri 2 bin 270 ilk müdahale aracı yine burada şu anda aktif çalışıyor. İş makinelerinde 660 dozer ve iş makinesi, bir yangın tankı aktif olarak devrede. İşçi noktasında ise 10 bin 550 yangın, itfaiye işçisi aktif olarak burada görevde. 4 bin 110 teknik eleman yine bölgede çalışıyorlar. Bir diğeri ise 6 bin 440 orman muhafaza memuru çalışıyor. 1140 noktada ise orman yangınlarıyla şu anda mücadele devam ediyor. 28-30 Temmuz, bu yangının süreci ve 71 orman yangını ne yazık ki çıkmış vaziyette. 57 kontrol altına alındı, 14 orman yangının kontrol altına alınma çalışmaları ise şu anda devam ediyor. Yani olumlu istikamette bir gelişme söz konusu. Dolayısıyla şu anda, özellikle öğlen itibarıyla uçakların gelişiyle olumlu istikamete dönüyoruz.”

Erdoğan, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un bölgede bulunduğunu aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu da çok açık net söylüyorum; sel felaketinde nasıl kimseyi mağdur etmeyeceğimizi söyleyip, oralarda adımlarımızı attıysak, burada da evi yananlar, hayvanları maalesef telef olanlar onlarla ilgili de bütün hasar tespit çalışmaları yapılmak suretiyle biz hiçbir vatandaşımız mağdur etmeyeceğiz. Bu hasar tespitlerinden sonra da telef olan hayvanların sahipleri mağdur edilmeyecektir. Çevre Bakanlığımız çalışmalarını yapıp TOKİ ile beraber yine bölgede evi yananların evlerini süratle yeniden inşa edilmek suretiyle onlar da inşallah en kısa zamanda yapılıp sahiplerine teslim edilecektir.” diye konuştu.

İlk kabine toplantısında tedbirler yeniden ele alınacak

Yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadelede vaka sayılarındaki artışa ilişkin soru üzerine Erdoğan, değişik zamanlarda değişik tedbirler açıkladıklarını hatırlatarak, “Fakat çok değişik sesler değişik zamanlarda yine çıktı. ‘Biz böyle hep adeta hapis hayatı mı yaşayacağız bu nereye kadar böyle devam edecek?’ Dünyanın değişik yerlerinde bunlar zaten hep bu şekilde oldu. Önce maske yasaklandı, sonra tekrar maske takılması mecbur edildi.” diye konuştu.

İlk kabine toplantısında tedbirleri yeniden ele alacaklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Toplam yaklaşık 72 milyon doz aşı yapmış vaziyetteyiz. Dünyada aşı yapacak ellerinde imkan olmayan ülkeler varken, Türkiye olarak hamdolsun biz, böyle bir sıkıntıyı yaşamadık. Bu noktada rahatız. Gerek Çin’den aldığımız aşı gerek BioNTech bütün bunlarla beraber şu anda en sağlıklı şekilde bu mücadeleyi nasıl sürdürürüz, bunu devam ettiriyoruz. Daha ileri gideceğim. Biz şu anda hamdolsun bütün solunum makinelerine varıncaya kadar bunu bile üreten bir ülke haline geldik. Bütün bu solunum makineleriyle vatandaşlarımızın entübe durumlarında da müdahale etmemizi, zaten hastane noktasında sıkıntımız yok, bu noktada çok çok aktif bir ülke konumundayız, bunu da devam ettiriyoruz. Fakat bu çalışmaları yaptırmak suretiyle de inşallah yapacağımız ilk kabine toplantısında durumu tekrar gözden geçireceğiz. Bu şekilde devam mı? Çünkü bayram açık söylüyorum her şeyi bir yerde bayramdaki halkımızın yaşam tarzı tersine çevirdi. Bunu nereden biliyoruz? Önümüze gelen rakamlardan görüyoruz. Bu rakamlarda tabii durum maalesef aleyhe döndü. Bunu tekrar bizim lehe döndürmemiz lazım. Eğer olumlu istikamette bir gelişme olursa vatandaşımızı sıkıntıya sokmakla ilgili bir derdimizi yok. Tam aksine normal hayata nasıl döneriz bunun gayreti içerisindeyiz. Onun için de bütün tedbirlerimizi alıyoruz ve normalleşmeyi hızlandırmanın gayreti içerisinde olacağız.”

ABD’den Dedeağaç’a zırhlı araç sevkiyatı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin Yunanistan Dedeağaç’a zırhlı araç sevkiyatı yapmasıyla ilgili gelişmelerin hatırlatılması üzerine de “Bu 2014 yılından beri Amerika’nın Dedeağaç’taki aslında bir planlı programıdır. Dolayısıyla yani burada anormal bir gelişme söz konusu değil. Bu kendisinin bu planlı attığı adımı da bizler de yakından takip ediyoruz? Yunanistan-Amerika ilişkilerini zaten biliyorsunuz fakat bizler de burada üzerimize düşen neyse bunu her zaman yapıyoruz. Tedbirse tedbir. Bunlar da zaten her zaman bizim için alınan veya atılan adımlardır.” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma namazını Büyük Çamlıca Camisi’nde kıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğle saatlerinde Kısıklı’daki konutundan çıkarak Büyük Çamlıca Camisi’ne geldi.

Burada cuma namazını kılan Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe de eşlik etti.

Namazın ardından camide cemaate hitap eden Erdoğan, “Cumanız mübarek olsun. Rabb’im nice cuma bayramlarıyla gücümüze güç katmayı bizlere nasip eylesin. Bildiğiniz gibi bu ara art arda bazı felaketleri yaşıyoruz. Rabb’im bu felaketlerden de bir an önce kurtulmayı bizlere nasip eylesin.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Salat-ı Münciye duasını okuduktan sonra, şöyle devam etti: 

“Ya Rabb, dualarımızı kabul eyle. Ya Rabb, biz aciziz, bizler bu sıkıntılı anda sana sığındık ve bu dualarımızın kabulüyle yangın felaketlerinde ölen 3 kardeşimize rahmet eyle. Ya Rabb’i, bir an önce bu felaketleri inşallah tamamıyla çözerek, hallederek bu şehirlerimizi sahiplerinin yüzünü güldürecek hale dönüştürmeyi de bizlere nasip eyle. Ya Rabb’i, bizi bize bırakma, bizi bize bırakma, bizi bize bırakma. Ya Rabb’i, ülkemizde birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim eyle.”

Sadr’ın seçimlerden çekilme hamlesi Irak’ta siyaseti nasıl etkiler?

Irak siyasetinin en etkili isimlerinden ve mevcut parlamentodaki en güçlü grup olan Sairun Listesi’nin lideri Şii siyasetçi Mukteda es-Sadr 15 Temmuz’daki açıklamasında Ekim 2021’de yapılması planlanan erken genel seçimlere katılmama kararı aldığını belirtti. Kararın ardından hareket içerisindeki önemli isimler seçim yarışından çekildiklerini ilan ederken, Sadr’ı destekleyen hükümet yetkililerine rehberlik eden, parlamento blokunun günlük işlerini yöneten ve parlamentodaki süreçlerden doğrudan sorumlu olan Siyasi Komisyon da dağıtıldı. Batılılarca Irak siyasetinin “kingmaker”ı (iktidar belirleyen) şeklinde tarif edilen ve kısa bir süre önce seçimlerde başbakanlığa talip olduklarını vurgulayan Sadr’ın ansızın aldığı seçime katılmama kararı, Şii liderin Irak siyasetinde alışılageldik öngörülemezliğinin işareti olduğu gibi farklı siyasi ve toplumsal dinamikleri de ihtiva ediyor.

Elektrik krizi ve hastane yangınları

Kararın, 13 Temmuz’da Nasıriye’deki bir hastanenin Kovid-19 hastalarının bulunduğu koğuşunda çıkan yangında 92 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından ve kavurucu sıcakların devam ettiği ülkede yaygın elektrik kesintilerinin yaşandığı bir sırada gelmesi tesadüf değil. Nisan ayında Bağdat’ta bir hastanede çıkan benzer bir yangında da 82 kişi ölmüştü. Sadr hareketi gerek elektrik kesintileri gerekse hastane yangınları nedeniyle Irak kamuoyu ve sosyal medyasında eleştirilerin odağına oturdu.

Sağlık ve Elektrik bakanlarının Sadr hareketine yakın isimler olduğu göz önüne alındığında son hadiseler hareketin yeteneklerini tartışmaya açtı. Bu bağlamda Sadr’ın kararı, toplumda giderek belirginleşen öfkenin teskin edilmesini ve yönlendirilmesini hedefleyen bir manevra. Her ne kadar yangından sonra Sadr hareketi üyesi olduğu bilinen Sağlık Bakanı Hasan et-Temimi istifa etse de Sadr’ın oluşan toplumsal kaostan en az hasarla çıkmaya ve tabanını mevcut öfkeye karşı korumaya ve konsolide etmeye çalıştığı anlaşılıyor.

Seçimlerin ertelenme ihtimali

Seçimlerin 10 Ekim’de yapılıp yapılamayacağına dair tartışmalar devam ederken, protesto hareketleri sonucunda ortaya çıkan bazı partiler, Sadr’ın ittifak ortağı Komünist Parti ve seküler Şii lider İyad Allavi gibi isimler de seçim güvenliği endişesiyle seçime katılmama kararı aldılar. Hükümetin seçimlerin zamanında yapılacağını vurgulamasına rağmen Sadr, hükümetin geri adım atıp atmayacağını test etmeye çalışıyor olabilir. Fakat hükümetin henüz bu konuda geri adım atmadığı görülüyor. Hatta Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği (IHEC) tarafından yapılan açıklamada, listelerdeki isimlerin ilan edilmesinin ardından seçimlerden vazgeçmenin mümkün olmadığına işaret edilerek bir anlamda Sadr’a meydan okunmuş oldu.

Öte yandan, Sadr’ın ani kararının arkasında protesto hareketleri sonucunda ortaya çıkan partilerin bazılarının seçime katılımı boykot etmesi de olabilir. Protesto hareketiyle ilişkileri son dönemlerde sorunlu bir zeminde ilerlese de Sadr, sokağın taleplerine elektrik ve sağlık krizlerinin yol açtığı öfkenin de eklenmesiyle yıpranan imajını seçime katılmama kararıyla telafi etmek istiyor. Siyasi geçmişinde sıkça yaptığı üzere mevcut boykot dalgasını da kaldıraç olarak kullanan Sadr, seçim yarışına dönmeden önce kartlarını yeniden düzenlemek için “geçici” bir geri çekilme yapmış da olabilir.

Seçim ittifakları

Sadr’ın seçim sonrası hükümet kurma sürecinde aradığı ittifakları bulamamış olma ihtimali boykot hamlesinde belirleyici olabilir. Nitekim başta Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) olmak üzere siyasi müttefik arayışında Sadr grubunun seçim sonrası için net bir ittifak ortaya çıkaramamış olabileceği düşünüldüğünde, Sadr’ın seçime katılmama kararı bir zaman kazanma hamlesi gibi görünüyor.

Ülkedeki Şii siyasi arena, Sadr taraftarları dışında İran yanlısı Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih İttifakı, Ammar el-Hekim liderliğindeki Hikmet Akımı, Haydar el-İbadi liderliğindeki Nasr Bloku ve Ekim 2019’da başlayan protestolarla ortaya çıkan güçler arasında şu anda dört ana eksene bölünmüş durumda. Bu noktada Sadr’ın Şii gruplar arasındaki rakiplerinin güçlü bir pozisyona sahip olduğu görülüyor. Özellikle Sadr ile karşı karşıya gelen İran yanlısı Şii hareketlerin güçlü bir pozisyona sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. ABD’nin muharip güçlerini çekme kararı aldığı bir sırada İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ve Devrim Muhafızları İstihbarat Şefi Hüseyin Taib’in Irak’ı peş peşe ziyaretleri İran yanlısı milislere açık bir destek anlamına geldiği kadar seçimlerle de ilişkili adımlar. Nitekim boykot kararıyla Sadr’ın İran’ın etkinliğine karşı kart atmış olabileceği söylenebilir. Bu bakımdan Şii gruplar arasındaki rekabetin önümüzdeki süreçte daha da kızışabileceğini söylemek mümkün.

Sadr siyasi manevralarda maharetli

Sadr ülkedeki siyasi süreçleri yönetme/yönlendirmede ve kendi yöntemlerini dayatma konusunda oldukça mahir. Sadr hareketi, 2010’da ikinci Nuri el-Maliki dönemi, ardından 2014’te Haydar el-İbadi’nin seçilmesi ve 2018’de İran yanlısı Fetih İttifakı ile yaptığı koalisyonla başlayan Adil Abdulmehdi hükümeti ve ardından Mayıs 2020’de Mustafa al-Kazımi’nin başbakan olduğu son dört hükümetin oluşumunda belirleyici oldu. Bu nedenle Sadr’ın hem iktidar hem de muhalefette etkili olması aşina olunan bir vakıa. Zira Sadr siyasi krizlerde zaman zaman geri çekilme hamlesine başvuruyor ve sonrasında geri dönüyor. Nitekim 2005 ve 2014 seçimleri öncesinde çekilme kararları alan Sadr kısa bir süre sonra bu kararlarından geri dönmüştü. Yine Sadr 2007’de ABD birliklerinin geri çekilmesi konusundaki belirsizlik nedeniyle Maliki hükümetinden desteğini çekmiş, Maliki de 2008 yılında Sadr’ın Mehdi Ordusundan yüzlerce savaşçının öldürüldüğü bir baskına öncülük etmişti. Sadr, 2014’te Maliki’nin devrilmesinde de etkili olarak Haydar el-İbadi’nin iktidara gelmesinde belirleyici olmuştu.

Sadr 2014’te siyaseti bıraktığını açıklayarak kısa bir şok etkisi yaratsa da bir yıl sonra bakanlarını İbadi hükümetinden geri çekerek korunaklı Yeşil Bölge’yi basmaya ve parlamento binasını işgal etmeye yönelik bir muhalefet kampanyası başlattı. Hükümette Sadr yanlılarına dört önemli bakanlık tahsis edilmesine rağmen, 2019’da başlayan protesto hareketlerine destek vererek Abdulmehdi’nin devrilmesinde önemli rol oynayan Sadr, protesto eylemelerine verdiği desteği de ani bir kararla geri çekmişti. Hatta “mavi şapkalılar” adı verilen Sadr taraftarları protestoculara şiddet uygulamıştı. Yine Sadr, Abdulmehdi’nin ardından Kazımi’yi desteklese de hükümetten desteğini çekme kartını kullanmaktan geri durmadı. Bu bağlamda, aldığı son kararla Sadr, Irak siyasetindeki belirleyici güç imajını taraflara tekrar göstermek istiyor.

Mobilizasyon gücü

Sadr’ın babası Büyük Ayetullah Muhammed Sadık es-Sadr, Sünni lider Saddam Hüseyin’e karşı Irak’ın ezilen Şii çoğunluğunun muhalefetine önderlik etti ve 1999’da rejim tarafından öldürüldü. Babasının mirasını siyasi hayatı için temel alan Sadr, 2003’te milis gücü Mehdi Ordusunu kurarak, ABD işgaline karşı büyük bir direniş sergiledi. Bu süreçte pek çok lider ülkeden kaçarken Sadr’ın Amerikan işgaline karşı direnmesi popülaritesini pekiştirdi. Normal şartlarda siyasi manevraları bu denli ölçülemez olan bir liderin uzun ömürlü bir siyasi hayatı olması beklenemez. Buna rağmen Sadr, babasının şehir varoşlarında 1990’lı yılların başında geniş sosyal ağını kullanarak başlattığı sosyal hizmet faaliyetleriyle oluşturduğu zemini bugün de mobilize etme konusunda epey başarılı. Nitekim 2018 seçimlerinde bu mobilizasyonun neticesinde en güçlü grup olarak parlamentoya girmeyi başardı. İstediği an yüzbinlerce taraftarını sokağa dökebilme gücüne sahip olan Sadr, toplumsal desteğini ve mobilizasyon gücünü rakiplerine karşı etkili kullanıyor.

Nitekim bu mobilizasyon yeteneğiyle Sadr hareketi 2018’den bu yana Irak devlet aygıtının neredeyse her alanında hegemonya kurdu. Hareketin üyeleri İçişleri, Savunma ve İletişim Bakanlıklarının yanı sıra petrol, elektrik ve ulaştırma kurumlarına, devlet bankalarına ve hatta Irak Merkez Bankasındaki pek çok pozisyona yerleştirildi. Öyle ki son üç yılda bakanlıklardaki yaklaşık 200 pozisyona Sadr taraftarlarının yerleştirildiği iddia ediliyor. Bununla birlikte Sadr’ın stratejik bir tavırla daha çok hizmet bakanlıklarını alarak, hizmet üzerinden bir taban kazanmaya çalıştığı da görülüyor. Bu nüfuz, hareketin ekonomik kaynaklara erişiminin önünü açtığı gibi bürokratik olarak da karar verici rolünü pekiştiriyor. Yani Sadr hareketi bugün devlet mekanizmasındaki derin devlet gibi. Nitekim bunu Sadr’ın üst düzey siyasi temsilcisi Nassar er-Rebii, “Bugün her devlet kurumunda görev yapan Sadrcılar var” ifadeleriyle özetliyor.

Bu halk desteği, tarihsel miras ve siyasetteki etkinlik Sadr’ı diğer Iraklı liderlerden ayırdığı gibi kararlarında cesur davranmasını da sağlıyor. Nitekim Irak’a müdahaleleri nedeniyle İran, ABD, İngiltere ve Körfez ülkelerine sert tepki gösterebilen Sadr, aynı zamanda Suudi Arabistan’ı ziyaret eden birkaç üst düzey Şii liderden biri olabiliyor veya gergin ilişkilerine rağmen İran’da uzun zaman geçirebiliyor. Ayrıca, beklenmedik tavırlarına rağmen, Irak milliyetçiliği nedeniyle de ciddi beğeni topluyor. Özellikle ABD veya İran tarafından desteklenen Irak hükümetlerinden ayrı bir pozisyon alarak kendi çizgisinde ısrarı da popülerliğine katkı sunuyor. Nitekim Sadr hem ülkedeki reformları hayata geçirebilme hem de İran destekli milislere karşı koyabilecek bir lider olabilme yeteneğinin farkında. Bu nedenle seçimlere katılmama kararıyla da “bensiz seçim olmaz” mesajı vermeye çalışıyor.

Seçimleri ne bekliyor?

Mevcut tabloda ülkenin en etkin siyasi figürlerinden Sadr’ın seçimlere katılmama kararı alması, Şii temsiliyetinin zayıflayacağı anlamına geliyor. Bu durum, seçime katılımın ve dolayısıyla halk desteğinin düşük kalması nedeniyle seçimlerin meşruiyetine gölge düşürecektir. Nitekim 2018 seçimlerinde katılımın yüzde 45’te kalması meşruiyet tartışmalarına yol açmıştı. Yani seçimlerin akabinde oluşacak herhangi bir hükümet kompozisyonu halkın önemli bir kesimini temsil etmeyecek. Nitekim Başbakan Kazımi’nin Şii bloklarla yaptığı görüşmede Sadr hareketinin katılımı olmadan seçimlerin olamayacağını belirttiği iddia edildi. Bu yüzden seçimlerin ertelenmesi, şimdilik zor görünüyor olsa da, muhtemel.

Öte yandan, parlamentoda Sadr blokunun yokluğu önümüzdeki siyasi sürecin felci anlamına gelmese de siyaset sahnesini daha karmaşık hale getirecek. Çoğu aktör seçimlerin ertelenme görüşünü benimsemese de Sadr hareketinin katılmadığı bir seçim siyasi alanda büyük bir boşluk yaratacak. Bu bağlamda Sadr’ın kararından en fazla İran yanlısı grupların yararlanacağı ortada. Zira İran yanlısı Fetih İttifakı 2018 seçimlerinde en fazla oyu alan ikinci grup olmuştu. Sadr hareketinin seçime katılmaması ve seçim sonrası mezkûr aktörlerin belirleyici konum elde etmeleri Sadrcı kitlelerin muhalefet olarak sokağa dönmesini beraberinde getirebilir. Özellikle 2019’dan itibaren devam eden protestoları temsil eden bazı partilerin seçim boykotu da dikkate alındığında Irak sokaklarında tansiyonun daha da yükselmesi kuvvetle muhtemel.

[Bilgay Duman Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları koordinatörüdür]

Fındık bahçelerinde önce aşı sonra hasat

Kente ağırlıklı olarak Güneydoğu illerinden gelen mevsimlik işçiler, hasat döneminin yaklaşmasıyla bahçelerde hazırlık yapıyor.

Salgınla mücadele çerçevesinde aşı çalışmalarının devam ettiği kentte sağlık personeli mevsimlik işçilere yönelik de çalışma yürütüyor. Gölyaka İlçe Devlet Hastanesi Başhekimi Vehbi Aslan, hemşire Betül Dönmez ve sağlık memuru Aydın Atasoy da iş yoğunluğu nedeniyle hastaneye yolu düşmeyen veya memleketlerinde aşı olmayan mevsimlik işçilerin yanına giderek bilgilendiriyor.

Sağlık personeli, aşı olmak isteyen mevsimlik tarım işçilerine bu hizmeti bulundukları yerde veriyor.

Mevsimlik işçilerin aşılanması Güneydoğu’nun aşılama oranını artırıyor

İl Sağlık Müdürü Yasin Yılmaz, AA muhabirine, aşılama çalışmalarının mevsimlik işçilere yönelik de devam ettiğini söyledi.

Hasat dönemi öncesi mevsimlik işçilerin kente yoğun bir şekilde geldiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

“Bizler de aşı hizmetini onların ayağına kadar götürüyoruz. Türkiye genelinde Bakanlık olarak toplumsal bağışıklığı sağlamak adına vatandaşımıza her türlü kolaylık sağlanarak aşılama süreci hızlandırılmaya çalışılıyor. Gelen vatandaşlarımız talep ettikçe, bizim de ikna çalışmalarımızla hedefimiz yüzde 75 bağışıklığı sağlamak. Hem geldikleri illerde aşılama oranını artırmak hem de illerinde aşılamanın öneminden bahsetmelerini sağlamak için çaba veriyoruz. Ekiplerimiz sahada canla başla mücadele veriyor. Bizim de onlardan beklentimiz, bu çabamıza katkıda bulunmaları.”

“Bahçe sahipleri ve işçiler uygulamadan memnun”

Başhekim Vehbi Aslan da kentin tarımsal faaliyetler açısından önemini dile getirerek, özellikle fındık konusunda önemli bir konumda bulunduğunu kaydetti.

Mevsimlik işçilerin hasat dönemi öncesi kente geldiğini ve bahçelerde temizlik çalışması yürüttüğünü anlatan Aslan, “Her yıl olduğu gibi bu sene de mevsimlik işçilerimiz geldi. Biz genellikle fındık bahçelerinde izlenimler yapıyoruz. Salgın süreci devam ediyor. Bizler de fındık bahçelerine kadar gelerek aşı olmamış mevsimlik çalışan işçilere aşıyı anlatıyoruz. Aşı olmak isteyenlere ise aşılarını yapıyoruz.” diye konuştu.

Fındık bahçelerinin arazi şartlarının zor olduğunu fakat hizmet için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini vurgulayan Aslan, “Yoruluyoruz ama sonucunda bu bir hizmet ve bizler de bu hizmeti yapıyoruz. Bu konuda bahçe sahipleri ve işçiler memnun. Bize teşekkür ediyorlar. Bizler de bu konuda çok memnun kalıyoruz.” dedi.

“Ayrı bir mutluluk yaşıyorum”

Fındık toplamak için kente Batman’dan gelen 20 yaşındaki Ferhat Demir ise memleketinde sırasının gelmesine rağmen aşı yaptıramadığını ifade etti.

Sağlıkçıların burada fındık bahçesine kadar geldiklerini belirten Demir, “Aşımı vurdurdum, buraya nasipmiş. Ayrı bir mutluluk yaşıyorum. Devletimize bu konuda teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.