Akar, Almanya Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer ile görüştü

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye’ye karşı lisans ihraç kısıtlamasına ilişkin, “Kısıtlamalar konusunda bazı somut adımlar atılması, kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini sayın bakana söyledik” dedi.

Akar’ın Milli Savunma Bakanlığında askeri törenle karşıladığı Karrenbauer, tören kıtasını selamlamasının ardından Şeref Defteri’ni imzaladı. İki bakan baş başa gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu.

Akar, “Dostumuz, ortağımız, NATO’daki en önemli müttefiklerimizden biri” diye nitelendirdiği Almanya’nın Savunma Bakanı’nı Türkiye’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Alman mevkidaşı ile güzel bir görüşme gerçekleştirdiklerini aktardı.

Türkiye ile Almanya arasındaki tarihi ve kültürel bağlara vurgu yapan Akar, “Şubat ayında Berlin’de yaptığımız ziyaret sırasında olduğu gibi burada da son derece yapıcı, olumlu, karşılıklı anlayış ve yaklaşım birliği içinde görüşmemizi tamamladık” diye konuştu.

Akar, görüşmenin karşılıklı güven ve samimiyet içinde geçtiğini belirterek, “İkili, bölgesel, küresel konularla ve NATO içinde karşılıklı görüş ve bilgi alışverişinde bulunduk. Belirli konulardaki değerlendirmelerimizi samimiyetle paylaştık. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Şansölye Merkel ile yaptığı görüşme, onların çizdiği çerçeve işimizi kolaylaştırdı.” ifadelerini kullandı.

Daha önce ABD Savunma Bakanı Llyod James Austin ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, Polonya Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak ve Letonya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Artis Pabriks ile ayrı ayrı görüştüğünü, İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace ve İtalya Savunma Bakanı Lorenzo Guerini ile Sicilya Adası’nda üçlü toplantıda bir araya geldiklerini anımsatan Akar, şunları söyledi:

“Hem ikili ilişkilerimiz hem de NATO bakımından yapmamız gereken ne varsa bunları görüşmeler, bu tür temaslarla en üst düzeyde bilgiye sahip olmak suretiyle ortak aklı faal hale getirmeye çalışıyoruz. Milli Savunma Bakanlığı olarak, Türkiye olarak daima diyalogdan yana olduğumuzu, görüşmeler yoluyla birçok problemin çözülebileceğine inandığımızı her fırsatta dile getirdik ve buna göre faaliyetlerimizi uyguluyoruz. Bu görüşmeler sırasında, bugün de aynı şekilde, uluslararası hukuka uygun, meşru müdafaa çerçevesinde yaptığımız terörle mücadele konusunda sayın bakana gerekli bilgileri verdik. Terörle mücadele yaparken, diğer taraftan da dost ve kardeş ülkelere askeri, eğitim iş birliği ve yardım çalışmalarımız olduğunu ve bunların da nasıl işlediğini de yine karşılıklı olarak bilgi alışverişinde bulunarak görüşme fırsatı bulduk. 40 yıldan beri ülkemize zarar veren, ülkemizin enerjisini tüketen terörü bitirmek konusunda kararlı olduğumuzu, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemizin devam edeceğini burada yine vurguladık. 84 milyon vatandaşımızı, 40 bin masum insanımızın hayatına mal olan bu terör belasından kurtarmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğimizi açık ve net bir şekilde masaya koyduk.”

“PKK eşittir YPG”

Türkiye’nin mücadelesinin her türlü terör ve teröristle olduğunu vurgulayan Akar, “Bizim Kürt kardeşlerimizle, herhangi bir etnik, dini yapı ile asla mücadelemizin söz konusu olmadığını, Kürtlerin bizim kardeşimiz olduğunu gündeme getirdik” ifadesini kullandı.

“PKK eşittir YPG” diyen Akar, şöyle konuştu:

“Bunun her türlü açık delille ortada olduğunu, gerçek olduğunu ve buna göre hareket etmemiz gerektiğini de sayın bakana ifade ettim. Türkiye’nin mülteci konusunda büyük fedakarlıklar, büyük çalışmalar yaptığını da görüşme sırasında gündeme getirdik. 4 milyonu ülkemizde, 5 milyon Suriye’nin kuzeyinde olmak üzere toplam 9 milyon Suriyeli kardeşimizin güvenliğini ve insani ihtiyaçlarını karşılamak durumunda olduğumuzu görüştük. 5 milyon Suriyeli kardeşimizin herhangi bir şekilde Suriye’nin kuzeyinde güvenliği ve insani ihtiyaçları sağlanamazsa yeni bir mülteci akımına sebep olacağına ve bunun da hem Türkiye hem Avrupa için ciddi sıkıntılar doğuracağında da karşılıklı olarak mutabık kaldık.”

“Kısıtlama Türkiye’nin dolayısıyla da ittifakın zaaflara düşmesine sebebiyet verebilir”

Akar, görüşmede savunma sanayi ile askeri eğitim, iş birliği konularında da yapılanların gözden geçirildiğini belirterek, savunma ve güvenlik alanında ilave somut olarak neler yapılabileceğini de görüştüklerini söyledi.

Türkiye ve Almanya arasındaki savunma sanayi alanındaki yakın iş birliğine dikkati çeken Akar, şöyle devam etti:

“Birçok silah, araç, gereç konusunda ortak çalışmalarımız var. Önümüzdeki dönemde bu yaptığımız faaliyetlerin, ortak çalışmaların daha da gelişebilmesi için bazı konularda, özellikle kısıtlamalar konusunda bazı somut adımlar atılması gerektiğini kendilerine ifade ettim. Kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini sayın bakana söyledik. NATO’nun bir müttefiki olarak, NATO’nun içinde, merkezinde görev yapmakta, kendisine düşen gerekli sorumlulukları karada, denizde, havadaki faaliyetleri çalışan, tatbikatlarda, operasyonlarda her türlü katkıyı sağlayan Türkiye’ye karşı lisans ihraç kısıtlamalarının sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda ittifakın da bir takım sıkıntılar yaşamasına sebep olduğunu da sayın bakanla görüşme, konuşma, izah etme fırsatı bulduk. Belirli ölçülerde de olsa, bu tür kısıtlamaların ülkemizin ve dolayısıyla NATO’nun da etkinliği ve caydırıcılığı bakımından çok ciddi, olumsuz etkiler yaptığını söylemek yanlış olmayacak. TSK sadece kendi ülkesinin değil, aynı zamanda NATO’nun AB’nin ve Avrupa’nın 70 yıldan beri güney ve güneydoğu sınırlarını korumaktadır. TSK aynı zamanda NATO’da tatbikatlara, kuvvet yapısına ve diğer kadrolara da ciddi şekilde katkı sağlamaktadır. Herhangi bir kısıtlama Türkiye’nin dolayısıyla da ittifakın bir takım zaaflara düşmesine sebebiyet verebilir.”

FETÖ ile mücadele

NATO Zirvesi’nde gündeme gelen NATO’nun 2030 yılı planını desteklediklerini de karşılıklı olarak görüştüklerini aktaran Akar, “FETÖ konusunda da, Almanya’da FETÖ varlığı olduğunu, onların bir takım faaliyetlerde bulunduklarını, bu Savunma Bakanlıklarının konusu olmamakla beraber iki ülke arasındaki önemli konu başlıklarından biri olduğunu da sayın bakana ifade ettik” diye konuştu.

Karrenbauer’in ziyaretinden duyduğu memnuniyeti yineleyen Akar, “Görüştüğümüz konularda ciddi şekilde bir anlayış ve yaklaşım içinde olduğumuzu müşahede ettiğimizi, bundan da çok memnun olduğumuzu da bir kez daha ifade etmek istiyorum. İlişkilerimizin önümüzdeki dönemde de ikili çerçevede ve NATO içinde artarak devam edeceğini, bunun da hem ülkelerimiz bakımından hem silahlı kuvvetlerimize hem de NATO ittifakına çok ciddi katkılar sağlayacağına inancımı da belirtmek istiyorum” dedi.

Akar, sözlerinin sonunda 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda (EURO 2020) Almanya Futbol Milli Takımı’na başarı dileklerini de iletti.

Almanya Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer

Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer de gösterilen sıcak ev sahipliği dolayısıyla teşekkür ederek konuşmasına başladı.

Türkiye ve Almanya’nın uzun bir tarihle birbirine bağlandığını belirten Karrenbauer, yaşanmışlıkların da bu bağı güçlendirdiğini, bunların en önemli örneklerinden birinin BioNTech aşısını bulan bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci olduğunu ifade etti.

“Berlin’de yapmış olduğumuz görüşmenin devamını burada çok büyük bir açıklıkla ve yoğun bir şekilde sürdürebildiğimiz için büyük bir sevinç duydum” diyen Karrenbauer, “İyi ortaklar birbirlerini dinlerler ve her türlü pozisyonlarını anlamaya çalışırlar her ne kadar sonunda her pozisyona da ‘evet’ demeseler. Bugün yapmış olduğumuz görüşmede aslında genel anlamda büyük çoğunlukla mutabık kaldığımızı da gördük.” dedi.

NATO’ya karşı ortaya çıkan tehditlerin giderek çeşitlenmeye başladığını, bunların birlikte göğüslenmesinin gerektiğini belirten Karrenbauer, “Bir tarafta uluslararası terörizmle ilgili alan var, diğer taraftan da Rusya’dan gelen tehdit var. Bunları da görüştük. Rusya ile ilgili olarak bütüncül bir yaklaşıma ihtiyacımız var.” ifadesini kullandı.

NATO’nun doğu kanadı ile ilgili olan bir değerlendirmeye ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Karrenbauer, şöyle konuştu:

“Almanya olarak NATO’nun doğu kanadında da olmak üzere daha fazla katkı yaptığımızı ve çok uluslu olmak üzere Romanya’da katkılarımızın olduğunu, hava polisliği çerçevesinde de iki Eurofighter ile birlikte destek sunduğumuzu da ifade ettik. Bu konudaki desteklerimiz ile Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi konusundaki desteğimize de devam edeceğimizi ifade ettim. Türkiye’nin hemen sınır bölgeleri, komşularıyla ilgili olarak da görüşme fırsatımız oldu. Önümüzdeki hafta Berlin’deki bir konferansta Libya’daki durumun daha da istikrarlı hale gelmesi için gerekli görüşmeler de yapılabilir diye umuyorum. Umarım Irak’taki durum, özellikle NATO’nun oradaki pozisyonu itibarıyla da daha iyi yönde kendini bulabilir, gelişmesi sağlanabilir. Kuzey Irak ile ilgili olarak da konuşma fırsatımız oldu.”

Afganistan’daki gelişmeler

Görüşmede Afganistan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktaran Karrenbauer, şöyle devam etti:

“İster Türkiye ister Almanya olsun başka birçok ülke de 20 yıldan beri Afganistan’da mücadele ediyor. Baktığımızda birçok insanımızı kaybettik. Önemli derecede harcamalar sağlandı. Şu anda gelinen nokta orada edinilmiş kazanımların bundan sonra da devam ettirilmesi yönünde. NATO’nun Kararlı Destek Misyonu’nu tamamlayarak bu şekilde bir gelişmenin ortaya çıkmasıyla birlikte bizler oranın güvenliğinin sağlanması, oranın altyapısı ile ilgili yapılması gereken çalışmalar ve yatırımların yapılmasıyla ilgili olarak, diplomatik temsilciliklerin de güvenliğinin sağlanması gibi konularda destek vermemiz gerekiyor. İlk adım da tabii ki diplomatik misyonların orada muhafaza edilmesi gerektiğini ifade ettik ve mutabık kaldık. Güvenliğin, ilk etapta havaalanının güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Altyapının da desteklerle inşa edilmesi gerekiyor. Türkiye’nin önemli bir rol üstlenme yönünde adım atması durumunda müteşekkir olacağımızı ifade ettim. Ama tek başına Türkiye’nin tabii ki bunu yapabilmesi söz konusu olamayacaktır. Türkiye’ye tüm ittifak ülkelerinin de destek vermesi gerektiğini de ifade etmiş olduk. İttifak içerisinde ortaklar olarak ilke bakımından herhangi bir çatışma söz konusu ise sorunlar varsa bunu uluslararası hukuk çerçevesinde ve temelinde müzakere ederek çözümün sağlanması yönünde görüşümüzü bildirdik. Bu tabii ki özellikle Doğu Akdeniz’deki sorunlu alanlar ve konularla ilgili bir durum. Hem Türkiye’ye hem de Yunanistan’a geçmiş dönemde yeniden görüşmeleri başlatmasından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Bu görüşmelerin devam ettirilmesinin önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Almanya olarak biz diyaloğun desteklenmesi gerektiği yerde desteğe hazırız. Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Şansölye arasındaki görüşmede de bu konu geçmişti.”

2020 Avrupa Futbol Şampiyonası

Karrenbauer, görüşmede Türkiye ve Almanya arasındaki ikili ilişkileri de ele aldıklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Özellikle ortak eğitimlerle ilgili görüşme fırsatımız oldu. Bu çerçevede karşılıklı olarak savunma sanayi ile ilgili olan alanlardan da bahsettik. Almanya’da bu konuda ihracat söz konusu olduğu takdirde çok katı kurallar var. Sınırlamalar getirilebilmektedir. Bu konunun hükümet nezdinde toplamda ele alınarak değerlendirilip belli bir prosedür çerçevesinde kararlaştırılması gerekiyor. Özellikle tedarik noktasında, nereden tedarik sağlanması gerektiği ile ilgili bunun çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü zayıflatılmış veya güçsüzleştirilmiş bir NATO devletler açısından da olumsuz bir etki yapacaktır. Bu konuda özellikle birlikte çalışarak ve neler yapabileceğimiz noktasında da yine birlikte görüşerek mutabık kaldığımızı ifade etmek istiyorum.”

Karrenbauer, Akar’a Almanya Milli Futbol Takımı’na yönelik iyi dilekleri için teşekkür ederek, “İlk maçtan sonra bu dileklere çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum” karşılığını verdi.

‘Güneydoğu Avrupa 2030 Strateji Belgesi’nin ekonomik büyüme hedefimize yardımcı olacağına inanıyorum’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NEST Kongre Merkezi’nde düzenlenen Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin ardından basın toplantısı düzenledi.

Bölgenin barış ve istikrarı adına bugün önemli bir toplantı için Antalya’da samimi bir ev sahipliği gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, Türkiye’nin dönem başkanlığını 3’üncü defa üstlendiği Güneydoğu Avrupa İşbirliği Sürecinin Zirve Toplantısının tamamlandığını kaydetti.

Zirvede alınan kararların, ülkeler ve Avrupa halkları için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, toplantıya iştirak edenlere katılımları ve değerli katkıları için şükranlarını belirtti.https://www.youtube.com/embed/cWLt7QN1MmY?REL=0%20I

Erdoğan, aynı zamanda bu yıl 25’inci yıl dönümünü kutlayan örgütün, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Sürecinin aradan geçen çeyrek asırda çok önemli mesafe katettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürecin, kuruluşundan bu yana geçen zamanda, katılımcı ülkelerin bir araya geldiği, meselelerini açık yüreklilikle konuştuğu bir platforma dönüştüğünü aktararak, 7 ülke ile başlanan yolculuğun, bugün 13 katılımcıyla çok daha kararlı bir şekilde sürdürdüklerini vurguladı.

İş birliği sürecinin, kuruluş gayesini bihakkın yerine getirdiğini görmekten büyük bir bahtiyarlık duyduklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

“Toplantıya, teşkilat üyesi, birbirine komşu 13 ülkeden devlet ve hükümet başkanları, başbakan yardımcıları, dışişleri bakanları iştirak etti. Koronavirüs salgınına rağmen zirvemizin böyle yüksek bir katılımla gerçekleştirilmesini önemli bir başarı olarak görüyoruz. Dostlarımızın Zirve için ülkemizde seyahat etmeleri, sürece verilen desteğin işaretidir. Bu aynı zamanda, Türkiye’nin bölgedeki yapıcı ve kucaklayıcı rolüne gösterilen teveccühün, özellikle de salgınla mücadelede aldığımız tedbirlere güvenin de sembolüdür. Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci, bölgedeki 13 ülkenin tamamının aynı masa etrafında toplandığı yegane oluşumdur. 1990’lardaki kriz dönemlerinde önemli bir diyalog mekanizması olarak işlev gören iş birliği süreci, bu özelliğini zamanla daha da güçlendirmiştir. Biz, bölgedeki siyasi sorunlar için diyalogdan başka bir çözüm yolu bulunmadığına inanıyoruz. Bu anlamda Güneydoğu Avrupa İşbirliği Sürecinin sunduğu fırsatlardan azami ölçüde istifade edilmesini destekliyoruz.”

“Son gelişmeleri etraflıca ele aldık”

Erdoğan, bugünkü Zirvede Güneydoğu Avrupa coğrafyasındaki genel durumu ve son gelişmeleri etraflıca ele aldıklarını belirterek, “Zirvede kabul ettiğimiz Güneydoğu Avrupa 2030 Strateji Belgesinin de sürdürülebilir ekonomik büyüme hedefimize ulaşmamıza yardımcı olacağına inanıyorum.” dedi.

Açılış konuşmasında, Türkiye’nin, bölgenin istikrarı ve refahına atfettiği önemin altını çizdiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Ülkemizin Güney Doğu Avrupa’daki projelerinin rekabetçi bir anlayışla değil, istikrar ve refaha katkı amacıyla hayata geçirildiğini vurguladık. Türkiye’nin öncülüğünde yürütülen ve ‘barış otoyolu’ olarak da adlandırılan Belgrad-Saraybosna Otoyolu bunun en önemli nişanelerinden biridir. Toplantıda ayrıca, göç ve salgın gibi sınamalarla ortak mücadelenin öneminin altını çizdik. Bölge ülkelerinin, Avrupa ve Avrupa Atlantik kurumları ile bütünleşme çabalarına verdiğimiz desteği de teyit ettik. Avrupa Birliği genişleme sürecinde oluşturulmak istenen, suni Batı Balkanlar ve Türkiye ayrımının yanlışlığına dikkat çektik. Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne katılım sürecinin canlandırılması ve Güneydoğu Avrupa’daki tüm aday ve potansiyel adayların üyelik süreçlerinin hızlandırılması, birliğe küresel ölçekte fayda sağlayacaktır. Temennimiz, muhataplarımızın da bu gerçeği görerek hareket etmesidir.”

“Çözümler gerçekleştirmeye çalıştık”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Temmuz 2020’de 1 yıllığına devralınan dönem başkanlığı sırasında yoğun çaba harcadıklarını, bölgenin ortak sorunlarını gözeterek, belirlenen öncelikler çerçevesinde 40’a yakın etkinliğe ev sahipliği yaptıklarını anlattı.

Salgın nedeniyle birçok etkinliği çevrim içi gerçekleştirmek durumunda kaldıklarını dile getiren Erdoğan, “Bölgenin kanayan yarası olan beyin göçü başta olmak üzere, adalet alanında iş birliği, tarım politikaları, diaspora, eğitim, afetlerle mücadele gibi konularda ortak çözümler geliştirmeye çalıştık.” diye konuştu.

Tüm bu faaliyetleri, iki temel ilkeyi gözeterek hayata geçirdiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bunlardan birincisi, bölgenin sorunlarına en iyi çözümün yine kendi içinden çıkabileceği anlayışını ifade eden bölgesel sahiplenme ilkesidir. Bunu gerçekleştirdik. İkincisi ise hiçbir paydaşı ötekileştirmemek gerektiğine işaret eden kapsayıcılık ilkesi oldu. Yalnızca ikili düzeyde değil, çok taraflı platformlarda da fark oluşturan, değer katan, adilane yaklaşım izleyen bir ülke olduğumuzu dönen başkanlığımız sırasında bir kez daha ortaya koyduk. İş birliği süreci üyelerinin hassasiyetlerini her aşamada gözettik. Ülkeler arasındaki farklılıkların, teşkilatın çalışmalarına olumsuz yönde sirayet etmemesi için çok dikkatli davrandık. Tüm ülkelerin hassasiyetlerini gözeterek kuşatıcı ve kucaklayıcı olmaya gayret ettik. Üyeler arasındaki veya üyelerin kendi içindeki dengeleri de dikkate alarak iş birliği ortamının sağlıklı şekilde ilerlemesini mümkün kıldık.”

“Yunanistan’a başarılar diliyorum”

Erdoğan, toplantılar kapsamında ayrıca, Türkiye’de bulunan devlet ve hükümet başkanlarının bazılarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirme fırsatı bulduğunu ve bulacağını belirterek, yarın Antalya Diplomasi Forumu’na Türkiye’nin ev sahipliği yapacağını söyledi.

Zirve vesilesiyle dönem başkanlığını Yunanistan’a devrettiklerini dile getiren Erdoğan, Yunanistan’a bu önemli görevde başarılar diledi.

Başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere dönem başkanlığını başarı ile icra edilmesine katkıda bulunan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür eden Erdoğan, “Türkiye önümüzdeki dönemde de bölgenin barış, istikrar, huzur ve refahı için katkılarını sürdürecektir.” diye konuştu.

Türkiye, dün her 1 milyon kişide günlük aşılama sayısına göre dünyadaki en yüksek rakama ulaştı

ağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Dünkü en iyi performans Türkiye’nin. Dün, her 1 milyon kişide günlük aşılama sayısına göre, dünyadaki en yüksek aşılama sayısına ulaştık. 47 bin kişilik aşı ordumuzdan bugün daha da iyi bir sonuç bekleyin.” ifadelerini kullandı.

Beyaz Saray, Erdoğan-Biden görüşmesinde Kabil Havalimanı konusunda genel bir mutabakata varıldığını bildirdi

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Beyaz Saray muhabirleri ile bir telefon brifingi gerçekleştirdi.

Erdoğan-Biden görüşmesinde de bulunan Sullivan, görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Biden ve Erdoğan görüşmesinde S-400 konusu gündeme geldi. Bu konuda bir çözüme varılamadı ancak diyaloğa devam edilmesi için taahhüt verildi.” değerlendirmesinde bulundu.

Sullivan söz konusu görüşmede ABD’nin Afganistan’dan çıkma sürecinde Kabil Uluslararası Havalimanı konusunun da gündeme geldiğini belirterek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bu havalimanının güvenliğinin sağlanması konusunda belirli desteğe ihtiyaç duyacağını söyledi, Biden da kendilerine destek taahhüdü verdi.” ifadesini kullandı.

İki liderin de ekiplerini nihai plan konusunda çalışılması için görevlendirdiğinin altını çizen Sullivan, “Türkiye’nin (Kabil) Hamid Karzai Uluslararası Havalimanının güvenliğinin sağlanmasında öncü rol oynaması konusunda mutabakata varıldı. Şimdi bunu nasıl uygulayacağımız konusunda çalışıyoruz.” dedi.

“Türklerin bu rolün altından kalkabileceğine güveniyoruz”

Sullivan, Taliban’ın Kabil çevresindeki diplomatik ve güvenlik alanlarına saldırma ihtimaline karşı duyulan endişeleri ciddiye aldıklarını belirtti.

Türkiye ile Kabil Havalimanı konusunda çalışmaktan dolayı iyi hislere sahip olduğunu belirten Sullivan, “Türklerin bu rolün altından kalkabileceğine güveniyoruz.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden, 14 Haziran Pazartesi günü Brüksel’de bir araya gelmişti.

40 yaş üzerindeki vatandaşların aşılanması başladı

Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda Sağlık Bakanlığınca belirlenen “Kovid-19 Aşısı Ulusal Uygulama Stratejisi” kapsamında aşılama süreci devam ediyor.

Bakanlığın aşılama takvimine göre sisteme tanımlanan 40 yaş ve üzeri vatandaşlar da bugünden itibaren, randevu aldıkları sağlık kuruluşlarında aşılarını olabiliyor.

Bu kapsamda, Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’ne aşı olmaya gelenlerin yoğunluğu dikkati çekti.

Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’nin bağlı bulunduğu Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugün aşılamada bir alt yaş grubuna geçildiğini hatırlattı.

Ülke genelinde, bugün 750 binin üzerinde kişinin aşılanmasını beklediklerini belirten Yiyit, “Sadece bizim hastanemizi düşünürsek bugün 6 bin randevumuz var. Böyle giderse bir iki gün içerisinde 10 binin üzerinde sadece bizim hastanemiz için aşı randevusu bekliyoruz. Ülkemizde de 1 milyonun üzerinde kişinin günlük aşılandığı günlere doğru gidiyoruz. Belki de aşılamanın başladığı günden beri en güzel günlere doğru ilerliyoruz. Çünkü kalabalıkların akın akın gelmesi güzel günlere daha hızlı koştuğumuzun habercisi. Bu güzel bir görüntü çünkü çok kalabalık, yoğun. Ama organize giriyoruz. İnsanları bekletmeden, yoğun temasa sokmadan, hızlı şekilde randevuları eritiyoruz.” diye konuştu.

Prof. Dr. Yiyit, ne kadar çok talep gelirse o kadar çok randevu açmayı planladıklarını aktararak, bundan sonraki aşı hızlarını vatandaşların randevularının belirleyeceğini kaydetti.

Aşılamadaki sürecin belirleyicisinin vatandaşlar olduğunu vurgulayan Yiyit, “Onlar hızlıca başvuracaklar ki biz de tedbirimizi alacağız ve çok daha güzel günleri hep birlikte vatandaşlarımızla organize edeceğiz. Toplumun çok büyük bir kısmı bağışıklanacaksa bu çabanın sonucuyla olacak. Akın akın gelişlerin sonu gelmesin istiyoruz. İnşallah daha da yoğun, coşkulu, randevulu günleri hep birlikte bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Bütün yaş gruplarına aşı olmasını tavsiye ederim”

İlk doz aşısını olan 43 yaşındaki Uğur Akay da uzun süredir aşı olmayı beklediğini dile getirdi. 

Aşı olmaktan endişe duymadığının altını çizen Akay, “Hemen olmayı düşünüyordum zaten sıra geldiğinde. Sıramız geldi. Bugün de aşımızı olduk. İnşallah iyi olur. Bütün yaş gruplarına aşı olmasını tavsiye ederim. Bu sadece kendimiz için değil, ülkemiz için belki de dünya için çok önemli bir şey. Birçok şeyden mahrum kaldık ama kısa bir zaman içinde her şeyin normale döneceğini düşünüyorum.” diye konuştu.

Bu arada, aşılamada öncelikli yaş grubuna dahil olan 57 yaşındaki Durak Tuna da iğne korkusu olmasına karşın eşinin elini tutarak Kovid-19 aşısını oldu. 

Tuna’nın eşi Döndü Tuna, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşinin normalde iğne korkusu olduğunu, tahlil yaptıramadığını, ameliyat bile zor olduğunu anlattı.

Buna rağmen eşinin aşı olduğuna dikkati çeken Tuna, “Tabii ki halkın sağlığı, çocuklarımızın geleceği için aşımızı olmaya geldik. Ben de aşımı oldum. İnşallah bu hastalık da bitecek, eski düzenimize döneceğiz. Bu sonuçta toplumun sorunu. Evrensel bir sorun. Büyüklerimizin, tıp alanında emek vermiş insanların emeği boşa gitmemeli. Herkes aşısını olmalı, güvenmeli.” ifadelerini kullandı.

Ankara

Ankara Şehir Hastanesi’nde 40 yaş ve üzeri vatandaşlarla farklı meslek gruplarının aşılanmasına başlandı.

Günlük 8 bin aşılama kapasitesine sahip Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi’nde tüm randevular alındı. Talebin daha da artması durumunda kapasitenin arttırılabileceği öğrenildi.

Aşının ilk dozunu yaptıran Yücel Gür, yaş grubuna aşı sırasının gelmesiyle randevusunu aldığını, herhangi bir sorunla karşılaşmadan da ilk doz aşısını yaptırdığını söyledi.

Derya Bulak da salgından korunmak için aşı yaptırdığını, sırası geldiği için de mutlu olduğunu belirtti.

Randevusunu dün akşam aldığını aktaran Bulak, vatandaşlara aşı olmaları çağrısında bulundu.

Trakya

Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da randevularını alarak sağlık kuruluşlarına giden vatandaşlar, hastaneler ve aile sağlığı merkezlerinde, randevu saatlerine göre aşılarını oluyor.

Kırklareli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde aşı olan vatandaşlardan İbrahim Albayrak, AA muhabirine, aşı olduğu için kendini daha güvende hissettiğini söyledi.

Aşılama çalışmaları ile salgının üstesinden gelinebileceğini ifade eden Albayrak, fedakarca görev yapan sağlık çalışanlarına teşekkür etti.

Bu süreçte aşı olup, kurallara uyularak sağlık çalışanlarına destek olunabileceğini ifade eden Albayrak, sırası gelen her vatandaşın aşı olması gerektiğini sözlerine ekledi.

Nüfusuna oranla en yüksek aşılamanın olduğu Edirne ile Türkiye’de ilk 10 kent arasında yer alan Kırklareli’nde aşı merkezlerinde hareketlilik yaşanıyor.

NATO Zirvesi başladı

Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın temsil ettiği toplantıya 30 müttefik ülkenin liderleri katılıyor.

Zirvenin gündeminde ittifakın gelecek 10 yıllık yol haritasının belirlenmesi, NATO’nun stratejik konseptinin güncellenmesi, Çin’in yükselişi, son yıllarda gerileyen Rusya ile ilişkilerin durumu ve Ukrayna, siber tehditler, terörle mücadele, yıkıcı teknolojiler, iklim değişikliğinin güvenliğe etkileri ve Afganistan’daki NATO misyonunun sonlandırılma kararı sonrası durum gibi konular bulunuyor.

ABD Başkanı Joe Biden’ın başkan seçilmesinden sonra ilk kez katıldığı NATO Zirvesi’nde transatlantik ilişkileri de ele alınacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi ana oturumuna katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi’nin ana oturumuna katıldı. Zirvenin yapıldığı NATO Karargahı’nda konuklar için resmi karşılama programı düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer liderler NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından karşılandı. Tüm liderlerin tek tek karşılanmasının ardından sosyal mesafe kuralına uyularak aile fotoğrafı çektirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Karargahı’nın içindeki avluda çektirilen aile fotoğrafında, ABD Başkanı Joe Biden ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın arasında yer aldı.

Aile fotoğrafının çektirildiği alandaki dijital kulede NATO’ya ilişkin video gösterimi yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra diğer liderlerle NATO Zirvesi’nin ana oturumuna katıldı.

Erdoğan, toplantı başlamadan hemen önce ABD Başkanı Joe Biden’la bir süre sohbet etti. 

Zirve bildirisinin toplantı bitiminde yayımlanması bekleniyor

Zirvenin bitiminde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg basın toplantısı düzenleyerek bilgi verecek. Ayrıca zirve bildirisinin de toplantı bitiminde yayımlanması bekleniyor.

Zirve kapsamında devlet ve hükümet başkanları dün akşamdan bu yana Brüksel’de ikili görüşmeler yapmaya başlamıştı. Toplantının bitmesinden sonra da bazı liderlerin NATO karargahında ikili görüşmelerinin devam etmesi öngörülüyor.

Erdoğan: Transatlantik coğrafyasının istikrarının temini için de önemli bir sorumluluk üstlendiğimizi biliyoruz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi marjında düzenlenen Brüksel Forumu’nun “İstikrara Katkı” başlıklı oturumunda video mesaj yoluyla konuştu.

Dünyanın asimetrik tehditlerle yüzleştiği sancılı bir dönemde düzenlenen sempozyumun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, teknolojik gelişmeler, demografik baskılar, iklim değişikliği, terör, düzensiz göç ve koronavirüs salgınının, yeni sınamaları beraberine getirdiğine işaret etti.

Bu durumun zorunlu olarak güvenlik ve istikrara dair bakışı da etkilediğini dile getiren Erdoğan, bu konuların bütüncül bir vizyonla ele alınması gerektiğini bildirdi

Türkiye’nin bu anlayışla, bölgesinde ve ötesinde güvenilir bir müttefik olarak üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sahadaki sorunların çözümünde inisiyatif alan, insani boyutu öne çıkaran, yapıcı ve aktif bir siyaset uyguluyoruz. Irak’tan Afganistan’a, Kafkaslar’dan Balkanlar’a, Karadeniz’den Akdeniz’e, Afrika’ya kadar istikrarın tesisine yönelik tüm girişimlere öncülük ediyor, katkı sağlıyoruz. Komşularımızla ilişkilerimizde uluslararası hukuka, adalet ve hakkaniyete, karşılıklı hak ve çıkarlara saygıyı gözetiyoruz. Komşumuz ve müttefikimiz Yunanistan’la aramızdaki diyalog kanallarının canlandırılmasının, ikili meselelerin çözümünün yanında bölgemizin istikrar ve refahına da hizmet ettiğine inanıyorum.”

“Türkiye tüm uluslararası platformlarda terörle mücadelede ilk safta”

Erdoğan, bugün istikrarın tesisinin önündeki en büyük engellerden birinin terör olduğunun altını çizerek, “Türkiye, NATO başta olmak üzere ilgili tüm uluslararası platformlarda terörle mücadelede ilk safta yer almaktadır. PKK/PYD’den DEAŞ ve FETÖ’ye kadar birçok terör örgütüyle sınırlarımız içinde ve dışında yoğun bir mücadelenin içindeyiz.” diye konuştu.

Türkiye’nin DEAŞ’la göğüs göğüse çarpışan ve bu uğurda gencecik evlatlarını şehit veren tek NATO müttefiki olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Sınır ötesi operasyonlarımızda 4 bine yakın DEAŞ’lı teröristi etkisiz hale getirdik. Terörün her türlüsüne karşı yürüttüğümüz mücadelede maalesef müttefik ve ortaklarımızdan beklediğimiz destek ve dayanışmayı göremedik. Suriye, Irak ve Türkiye’de eli masumların kanına bulaşmış terör örgütü elebaşlarının meşru bir aktör gibi en üst seviyede muhatap alındığına, desteklendiğine şahit olduk. Unutulmamalıdır ki Türkiye’nin sınırları aynı zamanda NATO’nun sınırlarıdır. Bu bakımdan, sadece kendi milli menfaatlerimiz için değil, transatlantik coğrafyasının güvenlik ve istikrarının temini için de önemli bir sorumluluk üstlendiğimizi biliyor, adımlarımızı bu bilinçle atıyoruz.”

 “Türkiye NATO’ya en çok katkı sağlayan ilk 5 müttefik arasında”

Türkiye’nin, NATO harekat ve misyonlarına en çok katkı sağlayan ilk 5, ortak bütçeye en fazla katkı veren ilk 8 müttefik arasında yer aldığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

“Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti’nin komutası da bu sene Türkiye’dedir. İttifakın en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye, NATO’nun güncel tehdit ve imtihanlara karşı adaptasyonu için aktif rol oynamaktadır. Hazırlıklı olabilmek bakımından müttefikler olarak atacağımız adımlar kadar, ortaklarımızın kapasite geliştirmelerine yapacağımız katkılar da önemlidir. Türkiye, dinamik ekonomisi, güçlü savunma sanayisi, ilkeli dış politikası ve müttefikleriyle iş birliği içinde, küresel barış, refah ve istikrarın tesisine yardımcı olmayı sürdürecektir. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bu zorlu süreçte dayanışma ve iş birliği içerisinde hareket etmenin önemini tekrar vurgulamak istiyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.

Kanada’nın London kentinde katledilen Müslüman aile için cenaze töreni düzenlendi

Binlerce kişinin katıldığı tören, cenaze evinden ailenin 4 ferdinin naaşlarının alınmasıyla başladı. Cenazelerin kalabalık konvoy eşliğinde getirildiği Güneybatı Ontario İslam Merkezi’nde konuşmalar yapıldı.

Son derece duygulu anların yaşandığı tören boyunca bazı katılımcılar gözyaşlarına hakim olamadı.

Binlerce kişinin kıldığı öğle namazının ardından saldırıda hayatını kaybeden Afzaal ailesi için cenaze namazı kılındı. London Müslüman Mezarlığı’na getirilen cenazeler, okunan duaların ardından defnedildi.

Mezarlıktaki defin işlemine sadece aile fertleri ile yakınlarının katılmasına izin verildi.

Bu arada saldırıda hayatını kaybeden Afzaal ailesi için Kanada’nın birçok kentinde anma törenleri düzenlendi. Törenlerin hafta sonu da devam edeceği belirtildi.

Kanada’nın Ontario eyaletine bağlı London kentinde 6 Haziran gecesi kamyonetini kaldırımda yürüyen beş kişilik ailenin üzerine süren saldırgan, 74 yaşındaki Talat Afzaal ile 46 yaşındaki oğlu Salman Afzaal ve 44 yaşındaki eşi Madiha Salman ile 15 yaşındaki kızları Yumna Salman’ın ölümüne neden olmuştu.

Saldırıdan ağır yaralı kurtulan ailenin 9 yaşındaki oğulları Fayez Salman’ın hastanedeki tedavisi sürüyor.

Saldırgan Nathanial Veltman, olay yerine 6 kilometre mesafedeki Cherryhill Bulvarı’nda gözaltına alınmıştı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, olayla ilgili “Bu öldürme tesadüf değildi. Bu, topluluklarımızdan birinin kalbinde nefretle motive edilen bir terörist saldırıydı.” ifadelerini kullanmıştı.

London Polisi tarafından yapılan açıklamada, saldırının ailenin Müslüman olmasından dolayı gerçekleştirildiği belirtilmişti.

Milli Savunma Bakanı Akar, Libya’da askeri yetkililerle bir araya geldi

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Libya ziyareti kapsamında dün Libya Görev Grup Komutanlığını ziyaret etti.

Faaliyetlere ilişkin bilgi alan Akar daha sonra Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Haddad ve Trablus Askeri Bölge Komutanı Tümgeneral Abdulbasit Mervan ile görüştü.

Kabulün ardından Akar, Libya Görev Grup Komutanlığındaki personelle bir araya geldi. Türkiye ve Libya arasında yıllardır devam eden dostluk ilişkilerine vurgu yapan Akar, “Libyalılar için Türkiye bir vatan, Türkler için de Libya bir vatandır. Dolayısıyla Libya ve Türkiye arasında kıskanılacak düzeydeki kardeşlik ilişkileri bugüne kadar geldi, bundan sonra da artan bir tempoda devam edecek.” diye konuştu.

Türkiye’nin, Libya’nın birliği, bütünlüğü ve güvenliği için yapılması gerekenleri yapmaya devam edeceğini dile getiren Akar, “Burada bulunma sebebimizin çok iyi anlaşılması lazım.” ifadesini kullandı.

BM tarafından tanınan meşru hükümetin daveti ve ikili anlaşmalar kapsamında Libya’ya geldiklerini hatırlatan Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada yapılan faaliyetler, uluslararası hukuk, şeffaflık ve meşruiyet bakımından çok açık, net. Bizim alnımız açık, başımız dik. Gizli saklı bir şeyimiz yok. Libyalı kardeşlerimizle beraber buradaki faaliyetlerimizi sürdürdük, sürdürmeye devam ediyoruz. Mevcut barış ortamına karşı hala risk, tehdit, tehlikeler var. ‘Bitmiş’ diye bir şey yok. Darbeci Hafter grubunun son yaptığı töreni herkes gördü. Ayrıca Irini diye yapılan harekatın ne kadar art niyetli olduğunu, yapılan faaliyetin sadece Libya’nın meşru hükümetine karşı olduğunu, diğer taraftan darbeci Hafter grubuna karşı bunun yapılmadığının, onların karadan, havadan silahlanmaya devam ettiğinin görülmesi lazım.”

“Aileler büyük ızdırap içinde”

Darbeci Hafter’in, Libya’daki masum insanlara yönelik saldırılarını anımsatan Akar, Harp Okulu öğrencilerinin katledildiğini ve yüzlerce insanın toplu mezarlara gömüldüğünü aktardı.

Bunu dünyanın unutmaması gerektiğini vurgulayan Akar, “Darbeci Hafter’in yaptığı eza, cefanın herkes tarafından hatırlanması lazım. Toplu mezarlardan çıkan cenazelerin sahibi aileler büyük üzüntü, ızdırap içinde. Dolayısıyla biz de elimizden geldiğince onlarla görüşerek acılarını biraz da olsa dindirmeye çalışıyoruz. Bunlarla ilgili Türkiye’ye düşen ne varsa yapacağımız çalışmalarla gereken tedbirleri alacağız.” görüşünü paylaştı.

Hafter grubu tarafından döşenen ve oyuncakların içine dahi yerleştirilen patlayıcıların, aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda sivilin ölümüne neden olduğunu belirten Akar, şunları kaydetti:

“Bu patlayıcılar ve mayınlardan dolayı uzuvlarını kaybeden, şehit olan çok sayıda Libyalı kardeşimiz var. Bunların bir kısmı burada, bir kısmı Türkiye’de tedavi altında. Yaşanan bu olaylar Libya toplumu için önemli. Bu kardeşlerimiz için bize ne görev düşüyorsa yerine getirmemiz, onlara rehber olmamız, yardımcı olmamız, yol göstermemiz lazım. Bu acıyı, sıkıntıyı Libyalı kardeşlerimizle paylaşıyor ve bunu dindirmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.” 

“Haklı davalarında Libya ile beraberiz”

Bu konuda gerekli talimatları veren Akar, “Burada önemli görevler yapıyorsunuz. Buradaki misyonunuz çok önemli. Libyalı kardeşlerimizle berabersiniz. Libyalı kardeşlerimiz epey sıkıntı çektiler, onların sıkıntılarını azaltmak, onlara yardımcı olabilmek, haklı davalarında onlara destek olmak için buradasınız. Bugüne kadar başarılı bir şekilde bu faaliyetleri yürüttünüz, bundan sonra da aynı şekilde yapmaya devam edeceksiniz.” değerlendirmesinde bulundu.

Libyalıların ülkeleri için büyük mücadele verdiğini, büyük kahramanlık ve fedakarlık gösterdiğini dile getiren Akar, “Bugünlere gelinmesinde çok önemli roller oynadılar.” dedi.

Salondakilerle beraber bu mücadelelerinden dolayı Libyalıları alkışlayan Akar, “Kardeş olarak, tek yumruk, tek vücut olarak haklı davalarında Libya ile beraberiz.” ifadesini kullandı.