Ermenistan Başbakanı Paşinyan kendini istifaya çağıran Genelkurmay Başkanını görevden aldı

Ermenistan Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan ve üst düzey komutanlar, Başbakan Nikol Paşinyan’ı istifaya çağıran bir bildiri yayımladı.

Ermenistan’daki yerel medyada çıkan haberlere göre, Genelkurmay Başkanı dahil bütün üst düzey komutanlar, Paşinyan’ın istifası için bildiri imzaladı.

Ermenistan Başbakanı Paşinyan, ordu komutanlarının kendisine yönelik istifa çağrılarını “darbe girişimi” olarak nitelendirerek destekçilerini sokağa çağırdı.

Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan’ı görevden aldığını duyurdu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu motorlu kuryelerle görüştü

CHP’den yapılan açıklamaya göre, Kemal Kılıçdaroğlu, sorunlarını ve taleplerini dile getirmek üzere Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile parti genel merkezi önünde basın toplantısı düzenleyen motorlu kuryelerle görüştü.

Bütün vatandaşların sesi olmanın görevleri arasında bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, motorlu kuryelerin alın teri dökerek, haklarıyla evlerine ekmek götürmek istediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Siz açıktan, havadan para kazanmak istemiyorsunuz. Çalışarak, üreterek kazanmak ve evinize helal ekmek götürmek istiyorsunuz. Bizim görevimiz de sizi sonuna kadar desteklemektir. Size ve bütün arkadaşlarınıza başarı diliyorum. Bir sorununuz olduğunda bana da arkadaşlarıma da her zaman gelebilirsiniz, kapımızı çalabilirsiniz. Unutmayın biz her zaman sizin yanınızdayız.”

Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Genel Başkanı Çağdaş Yavuz da Kılıçdaroğlu’na motorlu kuryelerin talepleri duyurulduğu için teşekkür etti.

Sağlık Bakanı Koca: Bu dönemde vatandaşımızın zihnini bulandırmak isteyen ve siyasi arenaya çekmek isteyenler var

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Mecliste gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun, “Çin’den gelen 1 milyon doz ücretsiz aşının Devlet Malzeme Ofisine her bir dozu 12 dolardan fatura edildiği” iddiasına ilişkin soru üzerine Koca, “Ben özellikle pandemi sürecinde merkezde durarak 83 milyon vatandaşımıza eşit şekilde hizmet etme gayreti içinde oldum. Maalesef bu dönemde vatandaşımızın zihnini bulandırmak ve siyasi arenaya çekmek isteyenler oluyor.” diye konuştu.

Koca, “Vatandaşımıza bu anlamda veremeyecek hiçbir hesabımız yok. Ben bu yaklaşımı, davranışı, birlik ve beraberliği bozma noktasındaki bu yaklaşımı ahlaki bulmuyorum. Veremeyecek hiçbir hesabımız da yok. Özellikle 83 milyon vatandaşımızla birlikte, beraber olarak mücadeleyi devam ettirmekten yanayım. Başarı da 83 milyon vatandaşımızın olmuş olacak. Bununla ilgili detaylı bilgiyi de vatandaşımızın zihnini bulandırmak isteyenlere cevaben, vatandaşımıza yönelik yarın basın toplantısında detaylı açıklamada bulunacağım.” ifadelerini kullandı.

“CHP tarafından TBMM Genel Kurulu‘nu, Kovid-19‘la mücadele konusunda bilgilendirmeniz istenmişti. Genel Kurula gelecek misiniz?” sorusuna Koca, “İstenirse her zaman, her yere gelirim.” karşılığını verdi.

“Merhum Muhammed Emin Saraç’ın cenazesinde sosyal mesafe kurallarına uyulmadığına ilişkin bir eleştiri de var. Nasıl cevap verirsiniz?” sorusu üzerine Koca, şunları kaydetti:

“Özellikle pandemide, salgının nasıl seyrettiğini ve bulaşın nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz. Kalabalık ortamlarda ve kapalı ortamlarda bu bulaşın daha da fazla olduğunu biliyoruz ve hep bunu bugüne kadar ifade etmeye çalıştık. Ben cenazede o tarz mesafenin ortadan kalkabileceği bir görüntünün olabileceğini öngörmedim. Öngörmem gerekiyor muydu? Evet, gerekiyordu. Bu benim kusurum. Vatandaşımızdan bu anlamda özür diliyorum. 83 milyon olarak herkes eşit fedakarlık göstererek pandemi döneminde mücadeleye katkı sağlamalı yani kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durmaya gayret göstermeliyiz.”

TBMM’ye iletilen 33 fezlekeden 28’i HDP milletvekilleri hakkında

Dokunulmazlıklarının kaldırılması” istemiyle 25 milletvekili hakkında hazırlanan 33 fezlekede “terör örgütü propagandası yapma”, “suçu ve suçluyu övme”, “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” gibi suçlamalar yer alıyor.

AA muhabiri, TBMM‘ye gönderilen 33 fezlekenin ayrıntılarına ulaştı.

Buna göre, CHP Milletvekilleri Ali Mahir Başarır’ın fezlekesi “hakaret”, Candan Yüceer’in fezlekesi “ses ve görüntülerin kayda alınması”, Ömer Fethi Gürer’in dosyası ise “basit yaralama” suçunu içeriyor.

Demokrat Parti Milletvekili Cemal Enginyurt’un fezlekesinde ise “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma”, “silahlı yağma” suçlamaları yöneltiliyor.

HDP milletvekillerinin dosyaları

Diğer 29 fezleke ise 20’si HDP, biri Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) milletvekilinin işlediği belirtilen suçları kapsıyor.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ile milletvekilleri Ayşe Sürücü, Garo Paylan, Ayşe Acar Başaran, Pero Dundar, Berdan Öztürk ve Sezai Temelli’nin ikişer fezlekesi bulunuyor.

Buldan, Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Hakkı Saruhan Oluç ile Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Van Milletvekili Sezai Temelli, Mardin Milletvekili Pero Dundar, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü hakkında “Kobani soruşturması” kapsamında hazırlanan fezlekede “devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma”, “adam öldürme”, “adam öldürmeye teşebbüs”, “yağma”, “bayrak yakma” gibi suçlamalar yer alıyor.

Ayrıca fezlekelerde, HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün “terör örgütü propagandası yapma” ve “2911 sayılı kanuna muhalefet”, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın “suçu ve suçluyu övme”, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın “terör örgütü propagandası yapma”, “suçu ve suçluyu övme” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlarını işledikleri belirtiliyor.

Batman Milletvekili Feleknas Uca’nın fezlekesinde “2911 sayılı kanuna muhalefet”, “terör örgütü propagandası yapma”, Mardin Milletvekili Pero Dundar’ın dosyasında “terör örgütü propagandası yapma”, “suçu ve suçluyu övme”, Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy’un fezlekesinde ise “terör örgütü propagandası yapma”, “suçu ve suçluyu övme”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçları yer alıyor.

HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk’ün fezlekesi “terör örgütü propagandası yapma”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün fezlekesi “terör örgütü propagandası yapma”, Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ’ın fezlekesi “terör örgütü propagandası yapma” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlarını içeriyor.

Siirt Milletvekili Sıdık Taş’ın fezlekesi “suçu ve suçluyu övme”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, Hakkari Milletvekili Sait Dede’nin fezlekesi “terör örgütü propagandası yapma”, “suçu ve suçluyu övme”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir’in fezlekesi “terör örgütü propagandası yapma”, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy’un dosyası ise “2911 sayılı kanuna muhalefet” suçunu kapsıyor.

Buldan’ın ikinci fezlekesinde “terör örgütü propagandası yapma”, “suçu ve suçluyu övme”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, Beştaş’ın ikinci fezlekesinde “suçu ve suçluyu övme”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, Temelli’nin ikinci dosyasında “terör örgütü propagandası yapma”, “suçu ve suçluyu övme”, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamaları yöneltiliyor.

DBP Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz hakkındaki fezleke ise “terör örgütü propagandası yapma” suçunu içeriyor.

Türkiye’de son 24 saatte 9 bin 561 kişinin testi pozitif çıktı, 72 kişi hayatını kaybetti

Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu, “covid19.saglik.gov.tr” adresinden paylaşıldı.

Buna göre, son 24 saatte 124 bin 15 Kovid-19 testi yapıldı, 9 bin 561 kişinin testi pozitif çıktı, 72 kişi yaşamını yitirdi, hasta sayısı 660 oldu.

Son 24 saatte 5 bin 297 kişinin Kovid-19 tedavisi ya da karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 2 milyon 540 bin 293’e yükseldi.

Test sayısı 32 milyon 684 bin 747’ye ulaştı. Vaka sayısı 2 milyon 665 bin 194, vefat sayısı 28 bin 285, ağır hasta sayısı 1200 oldu.

Haftalık verilere göre, bu hafta hastalarda zatürre oranı yüzde 4,2, yatak doluluk oranı yüzde 48,5, erişkin yoğun bakım doluluk oranı yüzde 60,3, ventilatör doluluk oranı yüzde 30,4, ortalama temaslı tespit süresi 8 saat, filyasyon oranı yüzde 99,9 olarak kayda geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Önümüzdeki salı İnsan Hakları Eylem Planı’nı paylaşacağız

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti İstanbul 7. Olağan İl Kongresi’nde kürsüye geldiğinde görme engelli Tuana Şahin, “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” şarkısını seslendirdi. Erdoğan da zaman zaman kendisine eşlik etti.

Konuşmasının başında Erdoğan, kongrede görev üstlenenleri ve il yönetimini tebrik etti. Erdoğan, kuruluşundan bu yana AK Parti İstanbul il teşkilatlarında ana kademede, kadın kollarında, gençlik kollarında vazife üstlenen, partiye katkı verenlere şükranlarını sundu ve dar-ı bekaya irtihal edenlere rahmet diledi.

Erdoğan, kurulduğu günden bu yana AK Parti’nin her kongre döneminde bir değişim rüzgarı estiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Esasen değişim dediğimiz hayatın gerçeğidir. Bazen de herhangi bir sebep aranmaksızın gelir kendini dayatır. Mesela bugün de burada bizim adımıza İstanbul’un her ilçesini, her mahallesini, her caddesini, her sokağını, her hanesini muhabbetle kucaklayacağına inandığımız bir dava arkadaşımıza il başkanlığı görevini tevdi edeceğiz. 1994 ruhuyla 2023 hedeflerimizi gerçekleştirecek bir arkadaşımızı, Osman Nuri Kabaktepe kardeşimizi İstanbul’a il başkanı yapıyoruz. Osman Nuri Kabaktepe çok uzun yıllardır şahsen tanıdığımız, gayretine, samimiyetine, davamıza olan sadakatine bizzat şahitlik ettiğimiz bir kardeşimizdir. Kendisinin Bayram Şenocak kardeşimizden devraldığı sancağı İstanbul’umuzda çok daha yukarılara taşıyacağına inanıyorum. Bu vesileyle geçtiğimiz dönem il başkanlığı görevini yürüten Bayram Şenocak kardeşime ve ekibine de şu ana kadar hizmetleri sebebiyle şahsım, bütün yol arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Bu iş tabii burada bitmiyor, sadece bir virgül. Kendileriyle bundan sonra farklı platformlarda birlikte çalışmayı sürdüreceğiz.”https://www.youtube.com/embed/_dR_hMYMCXI

Alternatifsiz konumda

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 7. olağan kongre sürecini Türkiye’nin her yerinde bir değişimin vesilesi haline dönüştürmeye çalıştıklarını ifade ederek, şunları söyledi:

“Bu süreçte ilçe teşkilatlarımızda yüzde 70’i, il teşkilatlarımızda yüzde 65’i bulan oranlarda yeni isimler bayrak yarışında nöbeti devraldı. Bu gece saat 03.00’e kadar beraber çalıştık, başkan vekilim, teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcım, Fatma Betül Sayan Kaya, birlikte çalıştık. Şu anda mevcut yönetimimizin yaş ortalaması 39. Genç, dinamik bir yapıyla inşallah yola devam. Yönetimimizde en son bildiğim kadarıyla 15 hanım kardeşimiz vardı. Bu da AK Parti’nin diğerlerinden farklı yanını ortaya koyuyor. Aynı şekilde bir o kadar da genç var. Bunlar da 30 yaş grubu altında. Bu bir şeyi gösteriyor. AK Parti, dinamik bir parti. AK Parti, bugünü değil, geleceği kuşatan bir parti. Kuruluşunun üzerinden 20 yıla yakın süre geçtiği halde hala Türkiye’nin en büyük partisi olmamızı, hala Türkiye’nin yönetiminde alternatifsiz konumda bulunmamızı işte bu değişim gerçeğine borçluyuz.”

“İstanbul 7 iklim ve 3 kıtanın merkezi demektir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençler ‘Yaş önemli değil’ demeyin, Fatih’in yaşı kaçtı ona bakacaksın. Fatih, unutmayın gençler 21 yaşında bir çağı kapadı, bir çağı açtı. Yaş da gençti, ruh da. İşte şimdi aynısını bizler de gençlerimizle beraber inşallah bütün ülkeye değil, dünyaya haykırıyoruz ve dünyada da bunun uygulamasını yapacağız.” ifadelerini kullandı.

Esasen niyetlerinin il kongrelerinin tamamına yakınına bizzat katılmak olduğunu aktaran Erdoğan, salgın şartları sebebiyle birkaç il dışında bunu gerçekleştiremediklerini, buna rağmen kongrelere canlı bağlantıyla iştirak ettiğini belirtti.

Erdoğan, 24 Mart Çarşamba günü 7. Olağan Büyük Kongreyi Ankara’da toplayarak bu süreci taçlandıracaklarını dile getirerek, 81 ildeki kongrelerde görevlerine devam eden veya yeni görev alanları tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul için “merkezi büldan” yani “dünyanın merkezi” denildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“İstanbul Fatih’in olduğu kadar Ebu Eyyüb el-Ensari’nin, Akşemseddin’in ve daha nice gönül sultanlarının şehridir. Böyle bir şehre hangi unvanla olursa olsun hizmet etmek şereflerin en büyüğüdür. İstanbul’u anlamadan Türkiye’yi anlayamazsınız, aynı şekilde İstanbul’u büyük bir aşkla sevmeyen hiç kimsenin de bu ülkeye, bu şehre ve bu partiye hizmet edebilmesi mümkün değildir. İstanbul’u kavramanın en güzel yolu ona şairlerin gözüyle bakmaktır. Bu İstanbul ki sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Bu İstanbul ki gözleri kapalı bile dinlenir. Bu İstanbul ki adını göklere yazarsanız düşlerinizden mehtabının kaybolacağından korkarsınız. Bu İstanbul ki zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilimizdir, vatanımızdır. Bu İstanbul ki güleni şöyle dursun ağlayanı bahtiyardır. Bu İstanbul ki iki kıtadaki insanlar gibi sarmaş dolaş olacak semtleri vardır. Bu İstanbul ki rahmetli Aşık Veysel gibi insana ‘Seversen olayım yarin’ dedirtir. Ama İstanbul’u sevmek ne kolaydır, ne de bedelsizdir. Bu şehri seviyorsanız önce onun hakkını vereceksiniz. Bu şehri seviyorsanız önce bedelini kendisine hizmet ederek ödeyeceksiniz. Eğer hakkını verip, bedelini öderseniz bu şehir sizi sırtında da taşır, bağrına da basar, zirveye de yükseltir. İstanbul bir başka sevgilidir. Eğer İstanbul’u küstürürseniz, eğer bu şehri kendinize sırt çevirtirseniz vay halinize. Böyle bir durumda değil Türkiye’ye, dünyaya sığamazsınız. Çünkü İstanbul Türkiye’nin 80 vilayetinin remzi demektir. Çünkü İstanbul 7 iklim ve 3 kıtanın merkezi demektir. Çünkü İstanbul dünyadaki 200’e yakın ülkenin hemen tamamından insanları bağrında yaşatabilen bir küresel zenginlik demektir.”

“Biz İstanbul’a ömrümüzü adadık”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında kongre salonunda bulunan gençlere, yaptıkları tezahürat için teşekkür ederek, “İşte AK Parti gençliği bu. Bayrağıyla beraber yaşıyor. Cumhur gençliği bu, bayrağıyla beraber yaşıyor.” ifadelerini kullandı.

İstanbul’un insanlık tarihinin de İslam medeniyetinin de Türk tarihinin de sembolü olduğunu vurgulayan Erdoğan, çünkü İstanbul’un eşsiz konumu, tarihi mirası, tabii güzellikleri, her alandaki engin birikimi ve en önemlisi insani değerleriyle kainatın en kıymetli hazinesi olduğunu, işte bunun için kendilerinin İstanbul’a ram olduklarını söyledi.

Erdoğan, “İşte bunun için biz İstanbul’a aşkla hizmet ettik. İşte bunun için biz İstanbul’a ömrümüzü adadık. İşte bunun için hep Boğaz’ın dört muhafızı olarak gördüğümüz Telli Baba’ya, Yuşa Hazretlerine, Yahya Efendi Hazretlerine ve Hüdayi Hazretlerine layık olmaya çalıştık. İşte bunun için hepsi de İstanbul’da meftun olan rahmetli Menderes’in, rahmetli Özal’ın, rahmetli Erbakan Hocamızın miraslarını yaşatmanın gayreti içinde olduk. Şair, ‘Davası olmayanın sevdası olmaz. Sevdası olmayanın öfkesi olmaz.’ diyor. Eğer zaman zaman öfkeli gözükmüşsek işte bu sevdamızdandır. Karşımıza kim dikilirse dikilsin, önümüze hangi engeller çıkartılırsa çıkartılsın, geride hangi oyunlar oynanırsa oynansın, ülkemize, milletimize ve İstanbul’a hizmet davamızdan asla vazgeçmedik.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Onlar Yeni Zelanda’daki katilin ağzından ‘Ayasofya’yı minarelerden kurtaracağız.’ dediler. Biz cevabımızı Ayasofya’yı 86 yıl sonra tekrar ibadete açarak verdik. Onlar mesajlarını bu aziz şehrin duvarlarına ‘Zulüm 1453’te başladı.’ yazarak verdiler. Biz cevabımızı ‘büyük ve güçlü Türkiye diyerek’ verdik. Onlar şimdi artık adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan Boğaziçi Köprümüzde başlattıkları darbeyle istiklalimize el uzattılar. Biz cevabımızı 7’den 70’e şehadete yürüyerek verdik. Onlar ezanları susturmak için camilerin kapılarına dayandılar. Onlar değil mi Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi’ni işgal etmek suretiyle bira kutularıyla beraber o camimize girenler bunlar değil mi? Bu ahlaksızlar, bu edepsizler değil mi? Bu teröristler değil mi? İşte o Gezi olaylarında da bunların hesabını onlara sorduk. Bundan sonra da bilsinler ki ola ki böyle bir yola tevessül edecek olurlarsa bu millet bunun bedelini çok ağır ödetir. Biz cevabımızı geceler boyunca hiç dinmeden süren selalarımızla verdik. Onlar milletimizi birbirine karşı kışkırtmak için her yolu denediler. Biz cevabımızı Rabiamızla verdik.”

“Son 18 yılda İstanbul’a eski rakamla 275 katrilyon lira tutarında yatırım yaptık”

Salondakilere “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” diye seslenen Erdoğan, “Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, her birlikte Türkiye olacağız. İşte bizim yolumuz bu. Onlar gençlerimizi değerlerimizden uzaklaştırarak mankurtlaştırmaya çalıştılar. Biz cevabımızı gençlerimize 2053 vizyonunu emanet ederek verdik.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, İstanbul’u yanlarına aldıklarında, içerdeki hainlerden dışarıdaki düşmanlara kadar yedi düvele meydan okuyacak güce sahip olduklarını, hiç kimsenin bu şehre, bu ülkeye, bu millete kem gözle bakmasına müsaade etmediklerini ve etmeyeceklerini belirterek, şunları söyledi:

“Hizmet mücadelesinde elbette eksiklerimiz olmuştur. Belki hatalarımız da olmuştur. Hiç kimse merak etmesin, hepsi de giderilir hepsi de tamamlanır. Önemli olan ülkeye ve millete hizmet heyecanını ve iradesini güçlendirerek sürdürmektir. İşte bu azim ve kararlılıkla bir kez daha milletimizin huzurundayız.”

“İstanbul’u aşkla seviyoruz” ifadelerinin sadece bir iyi niyet beyanından ibaret olmadığını dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu sözün gerisinde çok büyük bir müktesebat var. Mesela sadece son 18 yılda İstanbul’a ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Sadece son 18 yılda İstanbul’a eski rakamla 275 katrilyon lira tutarında yatırım yaptık. Eğitimde 38 bin 361 adet yeni derslik kazandırdık. 1 milyonun üzerinde yüksek öğrenim öğrencisinin öğrenim gördüğü, 37 bin 500 akademik personelin çalıştığı İstanbul’a toplam 38 adet yeni üniversite kurduk. Toplamda 13 bin 677 kişi kapasiteli yüksek öğrenim yurt binaları açtık. Bir kaç yıl içinde de yüksek öğrenim yurt kapasitesini 2 katından fazla arttıracak yatırımlarımız şu anda sürüyor. İstanbul’a 46 adet yeni spor tesisi kazandırdık.

Sosyal yardımlarda son 18 yılda toplam 17 katrilyon, yeni rakamla 17 milyar lira tutarında kaynak aktararak ihtiyaç sahibi İstanbullu kardeşlerimizin yanında olduk. Sağlıkta 17 bin 534 yatak kapasiteli 66 hastaneden oluşan 163 adet sağlık tesisi inşa ettik. Toplamda 950 yatak kapasiteli 3 hastanemizle birlikte 17 sağlık tesisimizin yapımı devam ediyor. Bunların dışında İstanbul’a kazandıracağımız plan, proje ve ihalesi devam eden toplamda 9 bin 582 yatak kapasiteli 60 sağlık tesisimiz var. Böylece İstanbul’u sadece ülkemizin değil dünyanın en önemli sağlık merkezlerinden biri haline getiriyoruz.”

“Toplu konutta 173 bin konut projesini hayata geçirdik”

Toplu konutta 173 bin konut projesini hayata geçirdiklerini aktaran Erdoğan, İstanbul’da toplamda 16 milyon 101 bin metrekare yüzölçümünde 38 adet millet bahçesi projesinin bulunduğunu, bunların 10 tanesini tamamladıklarını söyledi.

Yıldız Teknik Üniversitesi ve Zeytinburnu Beştelsiz Milet bahçelerinin inşaatlarının, diğerlerinin de proje ve ihalesinin sürdüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“Atatürk Kültür Merkezi’nin inşasında sona geliyoruz. Taksim Meydanı’nda biliyorsunuz muhteşem bir opera binasını İstanbul’umuza kazandırıyoruz. O malum zatlar var ya onlara rağmen. Yaparsak biz yaparız, AK Parti yapar. Çok farklı bir projeyi oraya inşa ettik ve kısa zamanda bitiyor. Bir diğer tarafta da sağ olsun özel sektör muhteşem bir camiyi de yine Taksim Meydanı’na inşa ediyor. O da 10 yılların hayali.”

“İstanbul’un bölünmüş yol uzunluğunu 782 kilometreye çıkardık”

Ulaştırmada İstanbul’un bölünmüş yol uzunluğunu 500 kilometre ilave ile 782 kilometreye çıkardıklarını vurgulayan Erdoğan, İstanbul- İzmir otoyolunu tamamlayarak 8-9 saat süren İstanbul-İzmir yolculuğunu 3,5 saate, Bursa’yı bir saate, Balıkesir’i 2 saate, Eskişehir’i 2-2,5 saate düşürdüklerini söyledi.

Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan Kuzey Marmara Otoyolu’nu tamamlamak üzere olduklarını ifade eden Erdoğan, Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni sadece milletin değil insanlığın hizmetine sunduklarını belirtti.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü, Osman Gazi Köprüsü’nü, İstanbul Havalimanı’nın yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli 1. etabını hizmete aldıklarını anımsatan Erdoğan, İstanbul’un Ankara, Eskişehir, Konya, Bilecik, Kocaeli ve Sakarya ile olan bağlantılarını yüksek hızlı trenle sağladıklarını ifade etti.

İnşası devam eden hatlar tamamlandığında İstanbul’u ülkenin dört bir tarafına hızlı tren kolaylığı ile bağlamış olacaklarını anlatan Erdoğan, Levent-Hisarüstü metro hattını tamamladıklarını, açıldığı günden bugüne toplam 202 milyon yolcunun seyahat ettiği Gebze-Halkalı banliyö hattını işletmeye açtıklarını söyledi.

Halkalı Lojistik Merkezi’ni bitirdiklerini, demiryollarının çoğunu yenilediklerini, Marmaray ve Avrasya Tüneli’nden sonra boğazın altından geçecek olan yeni tünel olan Büyük İstanbul Tüneli’nin etüt, proje çalışmalarını tamamladıklarını, ihale hazırlıklarının devam ettiğini belirten Erdoğan, Sabiha Gökçen Havalimanı’nı Marmaray’a, Kadıköy’e, Tuzla’ya, Yüksek Hızlı Tren Garı’na, Üsküdar’a, Çekmeköy’e bağlayacak demiryolu proje çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.

“Bu CHP’lilerden bu tür şeyleri dinlediniz mi?”

Erdoğan, yapımı süren Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Hattı ve Bakırköy-Bahçelievler Kirazlı Metro Hattı’nı bu yıl sonuna kadar tamamlayacaklarını belirterek, “Halkalı-İstanbul Havalimanı raylı sistem bağlantısını ve İstanbul-Başakşehir-Kayaşehir Metro Hattı’nı önümüzdeki yıl bitiriyoruz. Yenikapı-İncirli-Sefaköy metrolarını ise 2023 sonuna kadar hizmete sunuyoruz.” dedi.

İstanbul’un turizmine, kültürel zenginliğine, ekonomisine ciddi katkısı olacağına inandıkları Haliç Yat Limanı ve Kompleksi projesini de seneye bitirmeyi planladıklarını aktaran Erdoğan, “Ben ne anlatıyorum? İstanbul’a yapılan hizmetleri anlatıyorum. Peki bu CHP’lilerden bu tür şeyleri dinlediniz mi? Böyle bir şey dinlediniz mi? Bunların kitabında hizmet var mı? Ekranları başında bizi izleyen milletime de sesleniyorum biz bu millete hizmetkar olmaya geldik efendi olmaya değil.” diye konuştu.

Millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldiklerini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

“Şimdi beğenmiyorlar ya engellemeye çalışıyorlar ya Kanal İstanbul Projemizin etüt kapsamında yer alan tüm teknik çalışmalar tamamlandı. Diğer adımları için gerekli çalışmaları da başlatıyoruz. Onlara rağmen Kanal İstanbul’u da yapacağız. İnadına yapacağız. Kanal İstanbul ile İstanbul nasıl güzelleşecek, İstanbul nasıl bir başka şehir olacak, bunu da görecekler. Alıştıracağız. Buna da alışacaklar.

Çamlıca tepelerinde biliyorsunuz, Büyük Çamlıca Camisi’nin çevresinde bir görüntü kirliliği vardı. O antenler, filan falan…Hepsini kaldırdık çünkü biz çevreciyiz. Çevreciliğimizin alametifarikası olarak onları kaldırdık ve bunun yanında televizyon ve radyo kulesini de hizmete açarak bir başka görüntüyü oraya verdik. Onu da Binali Bey ile birlikte çalıştığımız zaman, yalnız Binali Bey o mimari bana ait, hakikaten farklı bir mimari var ve bu mimariyle o eseri de İstanbul’umuza kazandırdık. Şimdi bütün o antenlerin hepsinin vericileri orada. Çevre adına hamdolsun bu güzel adımı attık. İnşallah önümüzdeki dönemde bu şehre nice güzel hizmetleri çok daha büyük aşkla kazandırmaya devam edeceğiz. Artık o kuleden de tüm İstanbul’u izlemek, orada yemeklerinizi yeme fırsatına sahipsiniz.”

“Türk milletinin kaderiyle partimizin kaderi adeta iç içe geçmiştir”

AK Parti’nin partilerden bir parti olmanın ötesinde sorumluluklara sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Türkiye’nin ve Türk milletinin kaderiyle partimizin kaderi adeta iç içe geçmiştir. Biz sizi seviyoruz, biz bu millete aşığız. Biz dertliyiz dertli. Ülkemize saldıranların birinci hedefi hep AK Parti ve onun temsilcisi olan şahsımız ile tüm kadrolarımızdır. AK Parti’ye saldıranların da asıl gayesi Türkiye’nin kazanımlarıdır. Bu gerçeği bilmeden atacağımız her adım bizi yanlış yollara çıkartır.” dedi.

AK Parti’nin gündem takip etmediğini, gündemi belirlediğini de vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Farkımız bu. Gündem belirleme konusunda en büyük görev de İstanbul İl Teşkilatımıza düşüyor. Çünkü ülkemizin siyasetinden ekonomisine, sporundan sanatına kadar her önemli gelişme bu şehirde yaşanır. Şayet İstanbul’un gündemine iyi hakim olursak, Türkiye’nin nabzını da tutmuş oluruz. Biz bugüne kadar milletimize verdiğimiz hiçbir sözü unutmadık, kulak arkası etmedik. Ne dediysek, ne taahhüt ettiysek önünde sonunda hepsini de yaptık. Şimdi hep birlikte İstanbul’a bir söz vereceğiz. Bu aziz şehri 1994 yılında teslim aldığımızda nasıl kısa sürede sorunlarını çözüme kavuşturduysak, inşallah bir sonraki seçimde de aynısını yapmaya hazır mıyız? Çöp dağlarını nasıl temizlediysek, o hava kirliliğini nasıl ortadan kaldırdıysak, şairin ‘Bu şehr-i Sitanbul ki bi-misl-ü bahadır. Bir sengine yek-pare acem mülkü fedadır’ dediği İstanbul’u 25 yıl geriye götürenlerin yol açtığı tahribatı hızla gidereceğiz.”

“Ümraniye çöplüğü hadisesini unutmuyoruz”

Erdoğan, Ümraniye çöplüğü hadisesini de unutmadıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

“CHP o Ümraniye çöplüğünde bizim vatandaşlarımızın ölümüne neden olmadı mı? O çöplük patladı ve orada 40’a yakın vatandaşımız maalesef öldü. Ama ne oldu? Biz geldik o çöplüğü kaldırdık, oraya spor tesisleri yaptık. Farkımız bu. Kim çevreci? Biz çevreciyiz. Çünkü CHP deyince akla şu gelir, çöp, çukur, çamur. İşte İzmir’de şu son yağmurlarda ne oldu? Hatta bir hanımefendi ne dedi Bay Kemal’e, ‘Ya 35 yıldır şu İzmir’i siz yönetiyorsunuz, 35 yıldır biz her yağmurda, her karda kışta maalesef evlerimiz, dükkanlarımız bu hale geliyor.’ O da kuzu kuzu dinliyor ha. Yok. Bu iş öyle lafla olmuyor. İşte İzmir’deydik geçen hafta, İzmir kongresini yaptık. Ama ben bu defa İzmirlileri çok farklı gördüm. Hesabı sorulacak öyle anladım. Bu şehri yeniden çöp dağlarına İstanbul’u kastediyorum, kokuya, yokluğa, ihmale maruz bırakanlarla tüm İstanbul önünde sandıkta hesaplaşacağız 2023’te. Kardeşlerim Batı için Türk, yani İslam. Doğu için de Türk, yani Kızıl Elma olan İstanbul’un bu kutlu kimliğini elinden almak isteyenleri sandığa gömeceğiz. Hazırız değil mi? İstanbul’a tuğla üstüne tuğla koyan herkese ‘Allah razı olsun’ diyecek, bu aziz şehre acı çektiren herkesten de bunun hesabını sandıkta soracağız. Dünyada sahip olduğu 16 milyonluk nüfusa nazaran hayat standardı en yüksek, yaşaması en kolay şehirlerden olan İstanbul’a bu özelliğini zehir etmeye çalışanları sandıkta sigaya çekeceğiz. İstanbul’u karanlık ve sapkın ajandalarına aparat yapmaya kalkanları, bu uğurda gerekiyorsa şeytanla bile iş birliğine girenleri sandıkta muhakkak ifşa edeceğiz. Bunlar teröristlerle beraber değil mi? Bunlar şeytanla iş birliği halinde değil mi? Ama ne oldu? Biz bunlara Cudi’yi, Gabar’ı, Tendürek’i, Bestler Deresi’ni, buraları mezar yaptık, yapmaya devam ediyoruz, edeceğiz.”

“Kale içeriden fethedilir”

İl ve İlçe teşkilatlarıyla belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarıyla hep birlikte çok çalışacaklarını, kadın kolları üyelerinin kapı kapı dolaşacağını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

“Unutmayın, kale içeriden fethedilir. Kaleyi içeriden inşallah hanım kardeşlerim fethedecekler. Gençler siz de gönülleri fethedeceksiniz. Ben gençlerimize çok güveniyorum. Bizim gençlerimiz tinerci gençlik değil. Bizim gençlerimiz eli bıçaklı, silahlı gençler değil. Bizim gençlerimiz, bilgisayarıyla kitabıyla okuyan, düşünen ve buna inanan bir gençlik. Gençler kendimizi parti binalarına, ofislere, lobilere, çok konuşulan az iş yapılan mekanlara hapsetmeyeceğiz. Sokaklarda olacağız, çarşıda, pazarda, fabrikada, evde, iş yerinde her yerde olacağız. Hanımlara, gençlere ulaşacağız, çalışanlara, emeklilere ulaşacağız. İnsanımızı sevincinde de hüznünde de yalnız bırakmayacak, hep yanında olacağız. Derdine derman olabildiğimize derman, olamadığımıza ise dert ortağı olacağız. İstanbul’da ahvalinden haberdar olmadığımız, sokağına, hanesine, iş yerine girmediğimiz, gönlüne dokunmadığımız tek bir vatandaşımızı bırakmayacağız.”

Erdoğan, konuşmasında salonda ve ekranlardan kendisini izleyenlere seslenerek, “Makam, mevki bunların hepsi gelip geçici. Ne olur tevazu ehli olalım, mütevazı olalım. Kimseye gurur, kibir satmayalım.” ricasında bulundu.

Tevazu ile insanlara yaklaşılması, darda kalanlara ulaşılması, yardım elinin uzatılması gerektiğini söyleyen Erdoğan, ramazan ayının da çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, mübarek ramazanı şerifin feyzinden hep birlikte istifade edilmesi gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Seçim tarihine kadar geçen her günü seçim günüymüş gibi kabul ederek çalışacağız. Seçim günü de sandıklara iyi sahip çıkacağız. Çok değil daha iki yıl önce 2019 seçimlerinde sandıklarda ve birleştirme tutanaklarında çekilen, çekilmeye çalışılan numaraları unutmadık. İl ve ilçe teşkilatlarımız ile geçmişteki seçimlerde görev yapmış tecrübeli kadrolarımızın yanında kadın ve gençlik kollarımızın da sandıklara sahip çıkacak ilave organizasyonlar yapmasını istiyorum. Güçlü bir yönetim oluştu. Bu güçlü yönetimle inşallah İstanbul gerek ana kademede, gerek kadın kollarında, gerek gençlik kollarında inşallah bu hazırlık sürecini başarıyla yürütecek. Özellikle hanımlara sesleniyorum. Sizin sahip çıktığınız bir sandıkta Allah’ın izniyle hiçbir yanlışın olmayacağına inanıyorum. Bugünden itibaren seçim tarihine kadar boşa geçirecek tek bir günümüz yoktur. Unutmayın insan için ancak çalıştığı kadarı vardır, emri ilahisini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayacağız. Bize düşen unutmayın, kader gayrete aşıktır inancıyla var gücümüzle çalışmaktır. Tüm bunları yaptıktan sonra gerisini rabbimizin takdirine bırakacağız.”

Erdoğan, merhum Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın “Hak şerleri hayreyler zannetme ki hayreyler/ Zannetme ki gayreyler/Arif anı seyreyler/Mevla görelim neyler/Neylerse güzel eyler” dizelerini seslendirdi.

Kur’an-ı Kerim’de defalarca “Hiç akletmez misiniz?” sorusunun yöneltildiğini dile getiren Erdoğan, başka bir yerin de de “Hiç düşünmez misiniz?” denildiğini kaydetti.

“Samimi bir muhasebe yapılması gerekiyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin yıllara sari siyasi birikimine, partinin 20 yıla yaklaşan geçmişine, hükümetlerin 18 yılı geride bırakan iktidarlarına bakarak samimi bir muhasebe yapılması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Nereden geldiğimizi, nerede durduğumuzu ve nereye gittiğimizi bilmezsek esen rüzgarların önünde hazan yaprakları gibi savrulur gideriz. Gençlik kolları başkanlığı, il başkanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, milletvekilliği, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kardeşiniz olarak bu muhasebeyi yaptığımda ilk çıkardığım ders, Allah’ın rızasını ve milletin desteğini gözetmeyen hiçbir işin hayırla neticelenmeyeceğidir. Buradan altını çizerek söylüyorum. Millete küsülmez, milletle inatlaşılmaz, millete husumet beslenmez, millete rağmen iş yapılmaz. Bu temel hakikatleri kabul etmeden siyaset yapmaya kalkanın sonu hüsran olur. Bu ilkeleri kendine rehber edinmeden yola çıkanın akıbeti felaket olur. Bunun ikin hep AK Parti’yi milletin kurduğunu, AK Parti’nin sahibinin millet olduğunu, AK Parti’nin istikametini milletin gösterdiğini tekrarlıyoruz. Girdiğimiz 15 genel seçim, mahalli seçim, halk oylaması ve cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamında partimizi birinci yapan milletimiz bunun karşılığında bizden sadece ne bekliyor, hizmet. AK Parti olarak bugüne kadarki tüm başarılarımızı milletimize borçlu olduğumuzu biliyoruz. Eksikliklerimizin sebebini de kendimizde arıyoruz. Yaptığımız muhasebe bizi reform gündemimize daha sıkı sahip çıkmaya yöneltti. Siyaseti ve ekonomisi 2013 yılından itibaren sürekli saldırı altında olan ülkemizin çıkış yolunu hep bu şekilde bulduk. Şimdi de aynı istikamette ilerleyeceğiz. Cumhur İttifakıyla birlikte başlattığımız büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını sürdüreceğiz.”

“Yeni reformlarla bu süreci hızlandıracağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukukta ve ekonomide hayata geçirecekleri yeni reformlarla bu süreci hızlandıracaklarını anlatarak, “Yeni sivil bir anayasayı milletimizle birlikte hazırlayarak hem bu ülkeyi darbe dönemi anayasasıyla yönetilme ayıbından kurtaracak hem de 2053 vizyonumuzun rehberine kavuşmuş olacağız. Önümüzdeki salı günü uzun süredir üzerinde çalıştığımız ve tüm kesimlerin beklentileri doğrultusunda hazırlanan İnsan Hakları Eylem Planını milletimizle paylaşacağız.” dedi.

Sonraki hafta da ekonomik reform paketini kamuoyuna açıklayarak ülkeyi istikrar ve güven temelinde büyütme kararlılığını bir kez daha ortaya koyacaklarını vurgulayan Erdoğan, milletin salgınla birlikte hızlanan küresel, siyasi ve ekonomik düzendeki yeniden yapılanma arayışlarından azami karla çıkması için gayret göstereceklerini kaydetti.

Erdoğan, sınırların içinde ve dışında tek bir terörist bırakmayarak ülkenin güvenliğine, milletin huzuruna, insanların refahına yönelik en önemli tehdidi ortadan kaldıracaklarını belirterek, “Doğu Akdeniz’den Karadeniz’e ve eskilerin Adalar Denizi dediği Ege’ye kadar çevremizdeki tüm sulardaki haklarımızı sağlama alacağız. Hani bir şeyler söylüyorlar. Hiç kafanızı takmayın. Ege’de Akdeniz’de evelallah bizler bütün gücümüzle, bütün imkanlarımızla varız, bundan sonra da var olacağız. Kim ne derse desin. Bunların hepsi maalesef provokasyon.” ifadelerini kullandı.

“Bu yolda daha çok yapacağımız işler var”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Orta Asya’dan Afrika’ya kadar tüm medeniyet ve kültür coğrafyamızdaki kardeşlerimizle her alanda bağlarımızı güçlendireceğiz. Hasılı milletimizle birlikte ve milletimiz için daha nice yıllar çalışmayı sürdüreceğiz. Bu vizyonun ilhamını da nereden alıyoruz? İstanbul’dan alıyoruz. Şairin ‘Yeridir dünyanın güneşiyle tartılsa’ diyerek eşsizliğini dile getirdiği İstanbul ne kadar çalışırsa, ne kadar üretirse ne kadar kazanırsa Türkiye de o kadar büyük mesafe kat edecek.” değerlendirmesini yaptı.

Yeni il başkanı ve yönetiminin büyük misyona sahip şehrin lokomotifi olarak görev yapacağını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yola çıkarken unutmayalım, yola çıktık yanımızda kimler vardı ama bugün maalesef kimler var. Ölümlü bir hayatı yaşıyoruz ve bu ölümlü hayat içerisinde birçok dostlarımız, birçok büyüklerimiz bugün yanımızda yok. Onlar hakka yürüdüler, ebedi alemdeler. Büyük bir hadis alimi, aynı zamanda tefsir alimi, fıkıh noktasında Emin Saraç Hocamızı 92 yaşında daha yeni hakka uğurladık. Ondan birkaç gün önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızı, Beyoğlu Belediye Başkanlığımızı uzun süre yapmış olan Kadir Topbaş ağabeyimizi yine aynı şekilde, kabristanları da birbirine yakın, hakka uğurladık. Buna benzer birçok kardeşimizi, büyüklerimizi hakka uğurladık, uğurluyoruz. Eninde sonunda tabii bizim de gideceğimiz yer orası. Temennimiz odur ki Rabbim bizleri sevgili Habibinin Liva-ül hamd ismiyle müsemma sancağı altında da haşru cem eylesin. Şunu da unutmayalım ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş meğer’ diyorsak, bu hizmetlerimiz çok önemli. Emin Saraç Hocamız yetiştirdiği öğrencileriyle anılacak. Kadir Topbaş ağabeyimiz İstanbul’daki yaptığı eserleriyle anılacak. Bir yerden geçerken ‘Şunu da Kadir ağabeyimiz yapmıştı.’ dedirtmek çok önemli. Boğaz’ın sularını Haliç’e bağlarken verilen emek. Orada emeği var. Peki şu andaki İstanbul Belediye Başkanı bu işlerden anlar mı? Bunlar tam aksine İstanbul batak içerisinde onlar da Bodrum’da fantezide, seyahatte. Biz dertliyiz derli. Onların böyle bir derdi yok.”

Erdoğan, “Bu yolda daha çok yapacağımız işler var. Bizim davamız çok farklı bir dava, bu kutlu yolculuk. İnşallah bu kongreyle birlikte İstanbul’umuzu çok daha farklı bir şekilde tırmandıracağız.” dedi.

Notlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan kongre sonunda yeni AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanı Rabia İlhan, İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Uğur Osman Tomakin ile fotoğraf çektirdi.

Kongreye Erdoğan’ın yanı sıra, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı, Erkan Kandemir, Mahir Ünal, Fatma Betül Sayan Kaya, Nurettin Canikli, Vedat Demiröz, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı ve Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, İstanbul milletvekilleri, eski AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ve yeni AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe katıldı.

Bakan Karaismailoğlu: 5G sistemine yerli ve milli imkanlarla geçeceğiz

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nda (BTK) gerçekleştirilen Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi Toplantısı‘nda yaptığı konuşmada, Türkiye’de bilişim ve iletişim sektörünün altyapı çalışmalarında yerli ve milli donanım ve yazılıma geçiş adı verilen tarihi bir dönüşüm süreci yaşandığını söyledi.

Son 19 yılda ülkenin çok büyük işler başardığını ve artık geleceğe daha emin adımlarla yürüdüğünü dile getiren Karaismailoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Hayallerimiz daha geniş, hedeflerimiz daha büyük. Hayata geçirdiğimiz projeler teknolojik ve mühendislik açıdan takip ediliyor. Kendi teknolojilerimizi üretmek konusunda attığımız kararlı adımlar her geçen gün bir başka alanda meyvesini veriyor. Bakanlığımızın sorumluluk alanında pek çok ulaştırma aracını ve çözümünü yüksek bir yerlilik oranıyla üretiyoruz, dünyaya ihraç ediyoruz. İnşallah her geçen gün ülkemizde ürettiğimiz teknolojilere bir yenisi eklenecek. Ülkemiz takip eden değil, takip edilen olacak. Devlet olarak açtığımız bu yolda tüm iş dünyamız, üniversitelerimiz, gençlerimiz bizimle yürüyerek Türkiye’yi layık olduğu geleceğe taşıyacak.”

Karaismailoğlu, düzenleyici ve denetleyici konumları gereği ülkenin yararına olacak tüm adımları zamanında ve etkili bir şekilde atmaya çalıştıklarına dikkati çekti.

Türkiye’de yerli teknolojik üretimin teşvik edilmesinin öncelikleri arasında olduğunu anlatan Karaismailoğlu, 2015’teki 4.5G ihalesinde işletmecilere verdikleri yetki belgelerinde şebekeye ve haberleşme hizmetlerine ilişkin donanım ve yazılım yatırımlarının en az yüzde 10’unun ürün ve sistem geliştirmek üzere kurulan KOBİ’lerden karşılanmasını şart koştuklarını hatırlattı.

Aynı yetkilendirmelerde ilk 3 yılda kademeli olarak yüzde 30, yüzde 40 ve yüzde 45 yerli malı belgeli ürünlere yönelmeyi de kayıt altına aldıklarını belirten Karaismailoğlu, dörder yıllık periyotların sonunda yazılım ve donanım ürünlerinin yüzde 45’inin yerli malı olmasını istediklerini söyledi.

Karaismailoğlu, 2015-2016 döneminde, mobil işletmecilerin yerli malı belgeli donanım ve yazılım yatırımlarının toplam yatırım içindeki oranının ancak yüzde 0,98 olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

“Bizce kabul edilemez bu sorun karşısında yetkili kurumlarımız, sektördeki arz ile talep birimlerini bir araya getirerek üretim ekosistemini harekete geçirdi. Nitekim bu çabamız ve çalışmalarımız meyvesini verdi. 4. yatırım döneminde donanım ve yazılımdaki yerlilik oranı yüzde 23’leri geçti. 5. dönemdeki yerli malı belgeli ürün yatırım tutarı 662 milyon liraya çıktı. Yani bir önceki döneme göre yüzde 44’lük bir yerlilik artışı kaydettik. 66 farklı üreticiden yaklaşık 153 farklı ürün temin edildi ancak önümüzdeki dönemde bu ürün çeşitliliğini daha da artıracağız.”

Yerli ve milli 5G çalışmaları devam ediyor

Karaismailoğlu, elektronik haberleşme sektöründe yerli ve milli üretim ekosistemini geliştirerek 2017’de Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi’ni (HTK) kurduklarını ifade etti.

Kümelenme üyesi 14 firma ve 3 mobil işletmecisinin katılımıyla ülkenin 5G teknolojisine giden yolda donanım ve yazılım ihtiyaçlarına yerli ve milli imkanlarla cevap verilmesi gerektiğini vurgulayan Karaismailoğlu, bu amaçla geliştirdikleri “Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi”ni, TÜBİTAK’ın da destekleriyle sürdürdüklerini anlattı.

Karaismailoğlu, 5G altyapıları için kritik önemdeki 5G çekirdek şebeke, 5G baz istasyonu, 5G’ye özel yönetim, servis ile operasyon yazılım ürünlerinin, yerli ve milli imkanlarla geliştirildiğinin altını çizerek, “Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı gibi, 5G sistemine yerli ve milli imkanlarla geçeceğiz ve bundan gurur duyuyoruz. Projemizin ilk fazı mart ayında tamamlanacak. Diğer fazlara ilişkin çalışmalarımız da devam ediyor. Tüm fazları tamamladığımızda alnımızın akı ile 5G’ye geçeceğiz.” diye konuştu.

Dünyada, 2020-2025 döneminde operatörlerce mobil şebekelere yapılacak 1,1 trilyon dolarlık yatırımın yüzde 80’inin, 5G teknolojilerine yönelik olduğunu kaydeden Karaismailoğlu, 5G teknolojilerinde iç ve dış pazarda ciddi potansiyel bulunduğunu, yerli ve milli ürünlerin marka ve patentlerinin alınması ve geliştirilmesiyle ülkenin cari açığının kapatılmasında öncü sektörün bilişim olacağını söyledi.

Karaismailoğlu, 5G projesinde önemli görevler üstlenen 10 firmanın bir araya gelerek kurdukları Global Telekom ve Entegre Teknolojileri AŞ’nin (GTENT), geliştirilen ürünlerin ticarileştirilmesi ve markalaşma faaliyetlerinin tek elden yürütülmesi ve iş birliği imkanlarının artırılmasında büyük görev üstlendiğini belirtti.

Ticari kaygıların ötesinde, yerli ve milli üretimin kullanılması konusunda hassasiyet göstermeye yönelik çalışmaların hızlandırılması gerektiğine işaret eden Bakan Karaismailoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek yerli ve milli ürünlerin geliştirilmesine ve üretilmesine ilişkin çalışmalarda Bakanlığımızın Ar-Ge fonunun kullanılması konusunda desteklerimiz devam edecektir. Yerli ve milli ürünlerin 5G teknolojilerinde kullanılmasını takip eden süreçte, uluslararası düzeyde markalaşma ve ihracat imkanları da doğacaktır. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, Ar-Ge’ye önem veren, yeniliği yakalamaya çalışan, tasarlayan, çığır açan firmalar daha şimdiden sürecin kazananı olmaktadır.”

Türkiye’deki PKK unsurlarına orman yakma talimatı veren terörist, MİT operasyonuyla etkisiz hale getirildi

Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, geçen yıl 9 Ekim’de Hatay‘ın Belen ilçesinde 9’u ormanlık, 6’sı kırsal alanda olmak üzere 15 ayrı noktada meydana gelen, rüzgarın etkisiyle İskenderun ve Arsuz ilçelerine sıçrayan, yerleşim birimlerinde de etkili olan ve PKK‘ya bağlı “ateşin çocukları inisiyatifi” tarafından çıkarıldığı öne sürülen yangınların ardından geniş çaplı soruşturmalar yürütüldü.https://www.youtube.com/embed/wHhwnn6LkBs

Ülke içinde ve sınır ötesinde çalışmalarını yoğunlaştıran MİT, Türkiye’deki PKK unsurlarına orman yakma talimatı veren teröristin “Demhat Sperti” kod adlı Mesut Taşkın olduğunu belirledi.

Terör örgütünce çukur operasyonları sırasında gerçekleştirilen bombalı saldırılarda kullanılan patlayıcıların yurt içine aktarımını sağlayan Taşkın, Türkiye’de gerçekleştirilmesi planlanan bir eylemde kullanılmak üzere Suriye’den patlayıcı aktarmaya çalışırken MİT tarafından tespit edildi. Geçen yıl 20 Ekim’de terör örgütünce oluşturulan toprak tahkimatta, yanındaki teröristle patlayıcı aktarımı sırasında SİHA ile görüntülenen terörist, etkisiz hale getirildi. Taşkın’ın yanında örgüt mensubu da operasyonda vuruldu. İki teröristin etkisiz hale getirildiği operasyon, SİHA tarafından saniye saniye kaydedildi.

PKK’nın yurt içine yönelik patlayıcı ve kadro aktarımına darbe

2015 yılından beri Suriye’de bulunan Taşkın, önce örgüt yöneticilerinden “Hakkı Gabar” kod adlı İskan Akyüz’e daha sonra da Murat Karayılan’a bağlı olarak Türkiye-Suriye ve Irak-Suriye arasında gerçekleştirilen patlayıcı aktarımlarının sorumlusu olarak faaliyet gösterdi.

Taşkın, 2015 yılında Silopi’de 3 polisin şehit edildiği, 2016 yılında ise Cizre’de Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne düzenlenen ve 12 polis memurunun şehit olduğu, 75’i polis olmak üzere 78 kişinin yaralandığı eylemleri planladı ve bu saldırıda kullanılan patlayıcıları Türkiye’ye aktardı.

Silopi’de Gümrük Müdürlüğüne ait servis aracına yönelik 15 Ağustos 2016’daki bombalı saldırı ile 11 Nisan 2017’de Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan emniyet binasına yönelik bombalı eylemde kullanılan patlayıcının da aynı terörist tarafından Türkiye’ye getirildiği belirlendi.

Sınır bölgesini iyi tanıması ve bölgedeki teröristler üzerindeki etkisi nedeniyle Taşkın’ın etkisiz hale getirilmesi, PKK’nın yurt içine yönelik patlayıcı ve kadro aktarımına büyük darbe vurdu.

Binlerce hektar alan yandı

Hatay’da 300-400 bin hektar alanın yandığı geçen yıl 9 Ekim’de başlayan yangınlar 11 Ekim 2020’de kontrol altına alınmıştı.

Yangında 7 daire, 11 müstakil ev, 14 iş yeri, 8 fabrika, 4 araç, 3 depo, 35 arı kovanı yanmış, 70 vatandaş yangından etkilenmişti. Ormanlık alandaki yangında çok sayıda hayvan telef olmuştu.

İhbarlar ve bazı görgü tanıklarının ifadeleri sonucu yangında sabotaj ve kasıt ihtimalini değerlendiren adli ve idari birimler, bölgede çalışma başlatarak bazı kişileri gözaltına almıştı.

Terör örgütü PKK/YPG propagandası yapan sosyal medya hesaplarının yangınların “Ateşin çocukları inisiyatifi” adlı örgüt tarafından çıkarıldığını iddia etmesi ve daha önce çıkan bazı yangınları da bu örgütün üstlenmesi üzerine istihbarat birimleri harekete geçmiş, terör örgütü PKK’nın Amanos Dağları’ndaki örgütlenmesine yönelik operasyonlara hız verilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Önümüzdeki aylarda 20 bin öğretmenimizin daha atamasını yapacağız

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde Ankara Valiliği Eğitim Tesisleri Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.https://www.youtube.com/embed/DBwbYmZtIjI?rel=0

Erdoğan, yaptığı konuşmada, buluşmalarının iki ana ekseni bulunduğunu, bunlardan birincisinin muallim, ikincisinin talebe olduğunu belirtti.

Öğrencilik yıllarında bir talebenin hocasına yazdığı mektubun eline geçtiğini, mektubun girişinin çok çok enteresan olduğunu ifade eden Erdoğan, “Hocasına mektubunda ‘Membaı, feyzü, ilmü bereketlü hocam’ diye sesleniyordu. Ondan sonra saygı ifadeleriyle devam ediyordu. Tabii öğrenci o zaman talebe olarak yerini alıyor. Çünkü talep eden. Hoca da muallim, ilmi bizzat veren. Kime? Talebelere. Okullarımızın, mekteplerimizin açılış törenini anlamlı buluyorum.” diye konuştu.

Erdoğan; hocaları, muallimleri, öğretmenleri, talebeleri tören vesilesiyle gazi mekanda, milletin evinde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getirerek açılışı yapılan eğitim-öğretim tesislerinin hayırlı olmasını diledi. Erdoğan, “Bugün tek bir açılış töreniyle 326 eğitim öğretim tesisini Ankaralı kardeşlerimizin hizmetine sunuyoruz. Dikkat ederseniz sadece eğitim demiyorum. Çünkü bu işin içinde bir de öğretim var. Laboratuvar deyince akla eğitim gelir ama şöyle kitabi olarak baktığımız zaman da öğretim.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, eğitim-öğretim tesisleri arasında anaokulundan ilk ve ortaokula, güzel sanatlar lisesinden imam hatip lisesine, halk eğitim merkezinden bilim ve sanat merkezine kadar her türlü kurumun mevcut olduğunu aktardı. Bu okulların bir kısmının yeni ihtiyaçlara göre sıfırdan inşa edilirken bir kısmının da ömrünü tamamladığı için yıkılarak yeniden yapıldığını söyleyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Mesela depreme dayanıksız olduğu tespit edilen toplam 1116 derslikli 88 okulumuzu yıkarak yerlerine 2 bin 593 derslikli yeni okullar yaptık. Bugünkü hizmete aldığımız 7 bin 541 yeni derslikle Ankara’daki toplam derslik sayımızı 49 bin 700’e ulaştırmış buluyoruz. Açılışını yaptığımız yatırımlarla birlikte 184 okulumuz Ankara’da tekli eğitime geçecektir. Böylece şehrimizde tekli eğitim-öğretim yapan okullarımızın oranı yüzde 95’e yükselecektir. Halihazırda yatırım süreçleri süren okullarımızın da hizmete girmesiyle inşallah bu oranı yüzde 100’e çıkaracağız. İnşallah bu şekilde başkentimizde ikili eğitim-öğretim meselesini tamamen kaldırarak eğitim-öğretimle ilgili hedeflerimizde bir eşiği daha aşmış olacağız.”

“Derslik sayısını 343 binden 600 bine taşıdık”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin iradesiyle Türkiye’yi yönetme vazifesini üstlendiklerinde ülkeyi dört temel sütun üzerinde yükselteceklerinin sözünü verdiklerini anımsattı. Bu dört sütunun adalet, sağlık, eğitim ve emniyet olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:

“Şöyle geriye dönüp bir muhasebe yaptığımızda sadece bu 4 alanda değil, savunmadan ulaştırmaya, ticaretten dış politikaya, enerjiye her alanda milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirdiğimizin hamdolsun iftiharı içerisindeyiz. Son 18 yılda hazırladığımız tüm bütçelerde aslan payını eğitim öğretime ayırdık. 2002 yılında milli eğitim bütçesi sadece 7,5 milyar lirayken 2021 yılında bu rakam 147 milyar liraya yükseldi. Yükseköğrenimi dahil ettiğimizde, eğitim-öğretim bütçemiz 211 milyar lirayı aşıyor. Yine 18 yıl önce resmi, özel dahil okul ve kurum sayımız 50 bin 877 iken bugün bu sayı 87 bin 640’a çıktı. Ülkemiz genelindeki derslik sayısını da 343 binden 600 bine taşıdık.”

Kadro tahsislerinde de en büyük payı eğitim-öğretime ayırdıklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“2002 yılından bugüne kadar toplam 693 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Bu vesileyle öğretmen adaylarımızla bir müjdeyi paylaşmak istiyorum. Önümüzdeki aylarda 20 bin öğretmenimizin daha atamasını yapacağız. Bu öğretmenlerimizin de katılımıyla yolumuza çok daha güçlü bir şekilde devam edeceğiz. Yeni yapacağımız 20 bin öğretmen atamasının şimdiden eğitim öğretim camiamıza, milletimize ve öğrencilerimize hayırlı olmasını diliyorum.”

“Eğitimde bakış açısını da yeniledik”

Erdoğan, eğitimde sadece altyapıyı geliştirmekle kalmadıklarını bakış açısını da yenilediklerini söyledi.

Tacik asıllı Afganistanlı yazar Halit Hüseyni’nin “Çocuklar boyama kitabı değildir, onları en sevdiğin renge boyayamazsın.” ifadelerini aktaran Erdoğan, “Bizden önce maalesef Türk eğitim öğretim sistemi öğrencilerin yeteneklerini keşfetmekten ziyade onları formatlamak üzerine kuruluydu. Kılık kıyafetten müfredata kadar hemen her alanda vesayetçi, tek tipçi zihniyetin renkleri hakimdi. Yeni öğretmenlerle kadrolarımızı yenilerken eğitim öğretim sistemimizi de bu jakoben bakış açısının tasallutundan kurtarmaya çalıştık.” diye konuştu.

Erdoğan, 28 Şubat ürünü 8 yıllık kesintisiz eğitim öğretim dayatmasına son verdiklerini, 4+4+4 ile eğitim öğretimi kademelere bölerek, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardıklarını söyledi.

Ortaokullarda lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçmeli dersler oluşturduklarını hatırlatan Erdoğan, öğrencilerin oldukça geniş bir yelpazede ilgi alanları ve kabiliyetlerine göre seçmeli dersler alabildiğini bildirdi. Erdoğan, “Ülkemizde bir dönem gizli saklı yürütülen Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi eğitimini tüm öğrencilerimiz için erişilebilir hale getirdik. Üniversiteye girişteki okul katkı puanlarını, katsayı farklılıklarını, yıllarca marjinal örgütler tarafından istismar edilen üniversite harçlarını biz kaldırdık. Böylece eğitim öğretim sistemimizin tüm gücünü ve enerjisini başka şeyler yerine sadece çocuklarımızın gelişimine odaklamasını temin etmenin gayreti içinde olduk.” dedi.

“Gençlik yıllarımızda Türkiye yasakların, yoklukların, korkuların, kuyrukların ülkesiydi.” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Eskilerin deyimiyle bu ülke delikli kuruşa muhtaç olduğu kötü günler yaşadı.” diye konuştu.

Gençlerin birçoğunun delikli kuruşları tanımadığını, kendilerinin ise onlarla büyüdüğünü anımsatan Erdoğan, eğitim hayatların 80-90 kişilik sınıflarda devam ettiğini, bazı okullarda ise 100-120 kişilik sınıfların bulunduğunu söyledi.

Boyası, badanası olmayan derme çatma okul binalarında hayatlarını geçirdiklerini, aynı sırada en az 3 öğrencinin oturduğu sınıflarda, kara tahta önünde, tebeşir tozları içinde ders işlemeye çalıştıklarını anlatan Erdoğan, öğrencilerin çoğunun abisinin, ablasının kitaplarıyla veya komşudan ödünç alınan kitaplarla okulunu bitirdiğini belirtti.

Teksir kağıtlarından yapılan kitapların satıldığını anlatan Erdoğan, kitap almak için kırtasiye önlerinde bir hafta nöbet beklendiğini anımsattı. Teksir notlarını bile elde etmekte güçlük çekildiğini dile getiren Erdoğan, “Şimdi ise biz kuşe kağıtta kitapları sıraların üzerine koyuyor ve öğrencilerimize teslim ediyoruz, eğitim öğretim sezonu başlarken.” dedi.

Erdoğan, taşradaki okulların durumunun o zamanlar çok daha vahim olduğunu, çoğu zaman birkaç sınıfın bir arada eğitim öğretim gördüğü köy okullarında öğrencilerin ısınmak için yanlarında çantalarıyla beraber yakacak getirdiklerini söyledi.

Servis hizmeti olmadığı için öğrencilerin okullarına saatlerce yürümek zorunda kaldığını anlatan Erdoğan, kendisinin de yarım saatlik mesafeyi yürüdüğünü söyledi.

Kütüphane, laboratuvar, spor salonu gibi imkanların ise büyük şehirlerdeki okullarda bile lüks kabul edildiğine dikkati çeken Erdoğan, şimdi artık yeni okul inşa ederken spor salonlarının yapılmasını özellikle istediklerini ifade etti.

“Eğitim öğretim altyapımızı tamamen yeniledik”

Erdoğan, “Bunlar şimdi birçok okullarımızda hamdolsun yapılıyor. Anlatıldığı zaman evlatlarımızın zihninde canlandırmakta bile zorlandığı bu tablo İstanbul, Ankara dahil ülkemizin birçok şehrinde maalesef olumsuzu yaşanıyordu ama biz bunları şimdi olumluya çevirdik. 18 yılda eğitim öğretime yaptığımız devasa yatırımlarla ülkemize ve milletimize yakışmayan o utanç tablolarına biz son verdik. Lider ülke Türkiye idealimize uygun şekilde eğitim öğretim altyapımızı tamamen yeniledik.” dedi.

Bugün artık öğrencilerin ders kitaplarını bulma konusunda bir endişe yaşamadıklarını belirten Erdoğan, ilk ders zilinin çalmasıyla tüm okul kitaplarının sıralarında öğrencileri beklediğini dile getirdi.

Erdoğan, “Köylerdeki 667 bin evladımız okullarına saatlerce yürüyerek değil, kapısının önüne kadar gelen servis araçlarına, istisnalar dışında, binerek okuluna gidiyor. Okula gidemeyen öğrencilerimize verdiğimiz desteklerle, burslarla, kredilerle onların eğitim öğretim özlemlerini, okul hasretlerini sona erdirdik.” diye konuştu.

Büyükşehirlerden ilçelere kadar okullara kütüphane ve laboratuvar kazandırmak için var güçleriyle çalıştıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Ülke genelindeki toplam 29 bin adet kütüphanemizle, 2 bin 750 dijital kütüphanemizle öğrencilerimize hizmet sunuyoruz. Spor salonundan mescidine, laboratuvarından atölyelerine kadar ihtiyaç duyulan her şeyin olduğu okullarımızın sayısı giderek artıyor. Kara tahtalar yerini etkileşimli tahtalara, 90 kişilik sınıflar yerini en fazla 25-30 kişinin olduğu sınıflara bırakıyor. Aynı anda birkaç sınıfın birden eğitim gördüğü okul manzaraları hamdolsun artık tamamen tarihe kavuşmuştur. Türkiye son 18 yılda eğitim öğretim altyapısını dünyada en hızlı geliştiren, en hızlı yenileyen ülkelerin başında geliyor. Daha önce biz başka ülkelerin eğitim öğretim şartlarına gıptayla bakarken şimdi birçok ülke bizim eğitim öğretim imkanlarını örnek alıyor.”

“Buraya nereden, hangi şartlardan geldiğimizi elbette unutmayacağız”

Erdoğan, hayatın her alanında olduğu gibi eğitimde de ihtiyaç, talep, beklenti ve yönelimlerin zamanla değiştiğini söyledi. Türkiye’nin bugün 20 yıl öncesinden farklı olduğu gibi 20 yıl sonrasında da bugünden farklı olacağını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

“Zamana karşı durmak ve değişime direnmek, yel değirmenlerine meydan okumaktan farksızdır. Buraya nereden, hangi şartlardan geldiğimizi elbette unutmayacağız. Anne ve babalarımızın bugün bize gayet tabii gelen imkanlar için neler çektiğini, ne tür bedelleri ödediğini de aklımızdan çıkartmayacağız. Nereden geldiğimizi bilmek, bize sunulan imkanların kıymetini takdir etmek bakımından önemlidir ama hedeflerimiz açısından yeterli değildir. Geçmişten ders alarak ama geçmişe de takılıp kalmadan kararlı adımlarla geleceğe yürümemiz gerekiyor. Nasıl dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurumazsa geçmişin zihniyetiyle de yarının Türkiye’sini inşa edemeyiz.”

“Rehavet çökerse bedelini ödeyemeyiz”

Eğitim başta olmak üzere her alanda politikalar belirlerken maziden atiye uzanan geniş bir vizyonla hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Koronavirüs salgınıyla beraber eğitim ve öğretimde dijitalleşme hiç olmadığı kadar öne çıktı. Bir tarafta kaybederken öbür tarafta da bana göre dijitalleşmeyle çok farklı bir mesafeyi aldık.” dedi.

Zamanında teknolojiye ve iletişim alt yapısına yatırım yapan ülkelerin salgın sürecini diğer ülkelere nazaran daha kolay atlattığına dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Dünya Sağlık Örgütü, koronavirüsün 2022’nin başında sona ereceği yönünde açıklama yaptı. İnşallah dedikleri gibi olur. Bizim buna da hazırlığımızı yapmamız lazım ama rehavete kapılamayız. Şu anda dünyada aşılamayı en başarılı şekilde yürüten ülke Türkiye. Dün itibarıyla hamdolsun 7,5 milyonu bulduk. Bu süreci kararlı ve ciddi bir şekilde sürdürüyoruz. Gevşeme yok. Yeni yeni takviyeler yine alıyoruz. Çünkü herhangi bir rehavet bize çökerse Allah göstermesin, bir aksilik altından kalkamayız, bedelini de ödeyemeyiz.”

“2 milyon tablet bilgisayarı öğrencilerimize ulaştırdık”

Erdoğan, Türkiye’nin sağlık gibi eğitim öğretime yaptığı yatırımların meyvelerini de bu süreçte toplama imkanı bulduğunu belirterek şu bilgileri verdi:

“Salgının sebep olduğu sıkıntılara rağmen eğitim öğretim faaliyetlerini ülke çapında kesintisiz sürdürebilen birkaç devletten biriyiz. 657 bini salgın döneminde olmak üzere bugüne kadar toplam 2 milyon tablet bilgisayarı öğrencilerimize ulaştırdık. Yine bu dönemde, Eğitim Bilişim Ağı, yani kısa adıyla EBA televizyon ve internet platformlarıyla da uzaktan eğitimi başarıyla yürüttük. TRT EBA Ortaokul ve TRT EBA Lise kanallarında eğitimin devamını sağladık. 13 ayrı stüdyoda binin üzerindeki öğretmenimizle yaptığımız çekimlerle 10 binden fazla televizyon ders içeriği oluşturduk. 12 bin 500 saat yayın yaptık. Uzak eğitimde çocuklarımızın kendi öğretmeleriyle aynı sınıftaymış gibi ders yapabilmesi için EBA canlı dersleri devreye aldık. EBA Canlı Sınıf uygulamamızda günlük 3 milyon canlı ders kapasitesini yakaladık. Uzaktan eğitime başladığımız 23 Mart 2020’den bugüne kadar 180 milyona yakın canlı ders yapılmıştır. EBA internet platformumuzda öğrenci ve öğretmenlerimize 1900’den fazla ders ve yüz binlerce içerik sunuyoruz. Bu platform 2020 yılında dünyada en çok ziyaret edilen eğitim sitesi olmuştur. Türkiye’deki tüm cep telefonu abonelerine aylık 8 GB’ye kadar EBA’ya ücretsiz erişim sağlandık. EBA’ya erişimi olmayan öğrencilerimiz için 14 bin 700 EBA destek noktası ve 176 EBA mobil destek aracı oluşturduk.”

“Önümüzdeki dönemde yeni adımlar atmaya devam edeceğiz”

Hiçbir şeyin yüz yüze eğitimin yerini tutmayacağını gayet iyi bildiklerini, vaka ve hasta sayılarının azalmasına bağlı olarak peyderpey okullarda yüz yüze eğitimi başlattıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Köy okullarımızda ve bağımsız anaokullarında 15 Şubat itibarıyla yüz yüze eğitime başladık. İnşallah 1 Mart’tan itibaren de ilkokullarda haftada iki gün, özel eğitim okul ve sınıflarında ise hafta beş gün yüz yüze eğitime geçiyoruz. Yine 1 Mart’tan itibaren 8. ve 12. sınıflarda seyreltilmiş sınıf uygulamasıyla yüz yüze eğitime başlıyoruz. Vaka sayılarındaki düşüşle orantılı bir şekilde, önümüzdeki dönemde yeni adımlar atmaya devam edeceğiz. Hem öğretmenlerimizin öğrencilerini hem de öğrencilerimizin öğretmen ve arkadaşlarını özlediğinin farkındayız. İnşallah en kısa zamanda öğretmen ile öğrencilerimizi buluşturmak için yoğun gayret sarf ediyoruz. O güne kadar sizden temizlik, maske ve mesafe kurallarına riayet etmenizi özellikle bekliyorum.”

Notlar

Program “Çanakkale Türküsü”, “Beraber Yürüdük” ve “Nazende Sevgilim” eserlerinin icra edildiği müzik dinletisiyle başladı.

Ankara Valisi Vasip Şahin ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un hitaplarının ardından açılışı yapılan eğitim tesislerine ilişkin bilgilerin yer aldığı film gösterildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk açılışı yapmak üzere Kahramankazan Atatürk İlkokuluna bağlanarak orada eğitim görecek tüm öğrencilere başarılar diledi.

Buradaki açılışın ardından, Gölbaşı Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesindeki açılışa bağlanan Erdoğan, Vali Yardımcısı Abdullah Dölek’e okulun çevre düzenlemesinin de hemen bitirilmesi gerektiğini söyleyerek “Çevre düzenlemesi çok çok önemli. Öğrencilerimiz bu ara gidip gelmiyorsa bile şimdi bütün o güzellikleri inşallah dört dörtlük görelim istiyoruz.” dedi.

Erdoğan, daha sonra Keçiören Bağlum Eğitim Kampüsünün açılışına bağlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağlantıların ardından, okulların yapımını katkıda bulunan hayırseverlerle kurdele keserek 326 eğitim tesisinin açılışını gerçekleştirdi.

Yunanistan’a ait savaş uçaklarından uluslararası sularda araştırma yapan ‘TCG Çeşme’ gemisine taciz

TCG Çeşme araştırma gemisi, kuzey Ege’nin uluslararası sularında hidrografik alandaki bilimsel ve teknik araştırmalarına başladı.

Yıllık planlı faaliyet programı kapsamında 2 Mart’a kadar kuzey Ege’de bilimsel ve teknik araştırmalarını yapacak gemi Yunanistan’a bağlı savaş uçakları tarafından taciz edildi.

Yunanistan Hava Kuvvetlerine bağlı 4 F-16 uçağı Limni Adası batısında TCG Çeşme’ye yaklaştı. Savaş uçaklarından biri TCG Çeşme’ye 2 deniz mili mesafede bir chaff fişeği atarak tacizde bulundu.

Milli Savunma Bakanı Akar: Gerekli karşılık verildi

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar,  Meclis’e gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yunan jetlerinin kuzey Ege’nin uluslararası sularında hidrografik alandaki bilimsel ve teknik araştırmalar yapan TCG Çeşme’ye yönelik tacizi sorulan Akar, şunları söyledi:

“Maalesef Yunan komşularımızın sık sık yaptığı taciz hareketlerinden biri. Dün meydana geldi. Bizim de kendimize göre kurallarımız var, kurallar çerçevesinde gerekli karşılık verildi. Orada yaptığımız çalışma tamamıyla hidrografik bir çalışma, depremle alakalı bilimsel, teknik bir çalışma. Daha önce Yunan komşularımızın kendilerinin de yaptığı bir çalışma. Kendi alanımızda kendimizle alakalı bilimsel, teknik çalışmamızı yaparken bu şekilde bir tacizin uygun olmadığını, iyi komşuluk ilişkilerine yakışmadığını hep birlikte görüyoruz. Biz her zaman söylediğimiz gibi diyalogdan yanayız, iyi komşuluk ilişkilerinden yanayız, uluslararası hukuka uyulmasından yanayız fakat maalesef zaman zaman bu tür hareketler oluyor. Bu konuda bizim tavrımız, kararımız, yapacağımız işler belli. Bundan kimsenin şüphesi, endişesi olmasın.”

Pençe Kartal-2 Harekatı

Gara’daki terör hedeflerine yönelik harekata ilişkin eleştiriler hatırlatılarak değerlendirmesi sorulması üzerine Akar, şöyle konuştu:

“Öncelikle herkesin görmesi gereken bir hadise, PKK’nın alçak yüzünün görüldüğüdür. PKK, büyük bir gaddarlıkla, alçaklıkla masum 13 kardeşimizi, evladımızı şehit etti. Bunun görülmesi lazım. PKK’nın bu hain yüzü görülmeden olayları başka yere taşımak, götürmek tartışmayı çok yanlış yerlere götürür. Silahlı Kuvvetlerimizin personeli, verilen görevleri başarılı şekilde yerine getirdiler. Burada asıl görülmesi gereken husus, işin özü, PKK’nın alçak yüzü. PKK’nın kaçacak yeri kalmadığını, büyük bir panik içinde olduğunu, özellikle PKK’nın sözde başlarının bunu çok iyi anladığını, iki gece aynı yerde yatmadıklarını hepimiz biliyoruz. Bu mücadele devam edecek. En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar bizler, Türk Silahlı Kuvvetleri azimle, kararlılıkla bu mücadelemizi sürdüreceğiz ve inşallah asil milletimizi bu terör belasından kurtaracağız.”

Mavi Vatan tatbikatı

Bir gazetecinin, Mavi Vatan Tatbikatı’na ilişkin sorusu üzerine Akar, tatbikatın Deniz Kuvvetleri Komutanlığının planlı bir faaliyeti olduğunu vurguladı.

Ege Denizi ve Akdeniz’de icra edilecek tatbikatta gemiler, deniz karakol uçakları, deniz helikopterleri, F-16, F-4 ve HİK (Havadan İhbar ve Kontrol) uçaklarının yanı sıra SAT/SAS timlerinin de görev alacağını belirten Akar, bilgilerinin daha önceden paylaşılmış bir faaliyet olduğunu vurguladı.

Bakan Akar, Batı Trakya’da gerçekleştirilecek Defender Europe-2021 adlı tatbikata yönelik ise söz konusu tatbikatın ABD Avrupa Komutanlığının Avrupa savunmasına destek için yaptığı bir faaliyet olduğunu söyledi. Tatbikatın 1995’ten beri her yıl yapıldığını aktaran Akar, Türkiye’nin de VJTF’in bir kısmı ile tatbikata katılacağını kaydetti.

Yunanistan’dan provokatif eylemler

Türkiye Ege ve Doğu Akdeniz’de sorunların uluslararası hukuk, diyalog ve iyi komşuluk ilişkileri içinde çözümüne yönelik duruşunu korurken, Yunanistan bölgede gerginliği tırmandıracak her türlü faaliyeti sürdürüyor.

İstişari görüşmelerin başladığı 25 Ocak’tan bu yana Yunanistan, İskiri Adası kuzeybatısındaki uluslararası suları da kapsayan alanda 20 gemi ve çok sayıda hava unsuru ile Şimşek-21 Tatbikatı’nı gerçekleştirdi.

Bunun yanı sıra 10-17 Şubat 2021 tarihlerindeki denizaltı faaliyetlerine ilişkin yayınladığı denizaltı ilanlarında (SUBDANGER-Denizaltı Tehlike Sahası) gayri askeri statüdeki Bozbaba, Semadirek, Limni, Taşoz, Midilli, Sakız, İpsara, Ahikerya ve Sisam adalarının karasularını kapsayan sahaları ilan etti.

Aynı şekilde Ege Denizi ve Akdeniz’de 17 Mart-27 Nisan 2021’de atışlı eğitim yapılacağına yönelik denizaltı ilanında gayrı askeri statüdeki Limni, Bozbaba, Midilli, Meis, İpsara, Sakız, Semadirek adalarının karasularını kapsayan sahalara yer verdi.

Güvenlik uzmanları söz konusu faaliyetleri, Yunanistan’ın sorunların görüşmeler ve diyalog yoluyla çözülmesini arzulamayan, gerginlikten yana ve uzlaşmaz tavrının açık bir göstergesi olarak nitelendirmişti.