Trump’ın hastanede ilaç tedavisine başlandı

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testi pozitif çıkan ABD Başkanı Donald Trump‘ın doktoru Sean Conley, ABD Başkanı’na ilaç tedavisine başlandığını bildirdi.

Doktor Conley’in, Trump’ın sağlık durumuna ilişkin yaptığı açıklamada, Walter Reed Askeri Hastanesi ile Johns Hopkins Üniversitesinde görevli uzmanlarla yaptığı görüşmelerden sonra Trump’ın Walter Reed Askeri Hastanesine kaldırılmasını tavsiye ettiğini belirtti.

Conley, “Başkan’ın çok iyi olduğunu bildirmekten dolayı mutluyum.” ifadesini kullandı.

Trump’ın oksijen takviyesine ihtiyaç duymadığını vurgulayan Conley, ancak uzmanlarla yaptığı görüşmeler neticesinde ilaç tedavisine başlanmasını uygun gördüklerini aktardı.

Conley, “Remdesivir“in ilk dozu uygulanan Trump’ın rahatça dinlendiği bilgisini paylaştı.

“İyiye gidiyorum”

Kovid-19’a yakalanan Trump, iyiye gittiğini bildirdi.

Trump, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Sanırım iyiye gidiyorum. Herkese teşekkür ederim. Sevgiler.” ifadelerini kullandı.

Trump ve eşi Melania Trump Kovid-19’a yakalanmıştı

ABD Başkanı Trump, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Bu gece First Lady ve benim Kovid-19 testimiz pozitif çıktı. Karantina ve iyileşme sürecine hemen başlayacağız. Bu süreci beraberce atlatacağız.” ifadelerini kullanmıştı.

Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada da Trump’ın doktoru Sean Conley’nin söz konusu testlerle ilgili resmi açıklaması paylaşılmıştı.

Açıklamada, Trump ile eşi Melania Trump’ın son yapılan Kovid-19 testlerinin pozitif çıktığı bilgisine yer verilirken, “Şu anda hem Başkan hem de First Lady iyi durumdalar ve iyileşme sürecinde her ikisi de Beyaz Saray’ın içinde evde kalacaklar.” ifadelerine yer verilmişti.

Trump, kısa süre önce danışmanlarından Hope Hicks’in Kovid-19 testinin pozitif çıkmasının ardından kendisi ile eşinin karantina sürecine başlayacağını açıklamıştı.

Trump’ın yakın danışmanlarından Hicks, son dönemde ABD Başkanı’nın birçok seçim gezisinde yanında yer alan isimlerden biriydi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev: 30 yıl daha bekleyecek vaktimiz yok

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, El Cezire kanalına, Azerbaycan ordusunun topraklarını işgalden kurtarmak için başlattığı operasyonu değerlendirdi. 

Dağlık Karabağ sorununun çözülmemesinin başlıca nedeninin Ermenistan’ın barıştan yana olmaması olduğuna işaret eden Aliyev, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin işgale kayıtsız şartsız son verilmesi gerektiği yönündeki 4 kararının Erivan yönetimince hiçe sayıldığını hatırlattı.

Aliyev, çözüm sürecini yürüten AGİT Minsk Grubunun 28 yıldır hiçbir sonuç elde edemediğini ifade ederek “Biz, ‘durun, çalışacağız, müzakere yürüteceğiz, yardım edeceğiz” gibi beyanları dinleyecek durumda değiliz. Bunları defalarca duyduk. 30 yıl daha bekleyecek vaktimiz yok. Sorun şimdi çözülmelidir.” diye konuştu.

Muhammed Bin Selman İsrail’le normalleşmenin alt yapısını mı hazırlıyor?

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Kralı Selman ve Mısır’ın darbeci Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’yi etrafında toplayan ve adeta bir korku sinemasını andıran o meşhur kristal küre pozundan İsrail’le normalleşme ve yeni Orta Doğu vizyonu çıktı. Riyad’dan Kral’la yaptığı kılıç dansı ve imzaladığı devasa silah anlaşmalarıyla dönen Trump, bu normalleşme adımlarını Suudi Arabistan’la taçlandırarak seçimlerde elini güçlendirmek istiyor.

Tarih tekerrür ediyor, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın halihazırdaki yöneticileri maalesef geçmişten ders almıyor. Dün “Büyük Arap Krallığı” vaadiyle Osmanlı Devleti’ne karşı İngilizlerle hareket edip “Arabistanlı Lawrence” olarak bilinen Thomas Edward Lawrance isimli bir İngiliz istihbarat subayının peşinden gidiyorlardı, bugün ise Türkiye, İran ve Katar gibi bölge ülkelerine sırt çevirip ABD ve İsrail’le birlikte hareket ediyor, Trump’ın damadı Jared Kushner’le iş tutuyorlar. Bu yöneticiler Osmanlı’nın Hicaz Seferi Kuvvetleri Komutanı Fahreddin Paşa’yı “kutsal emanetleri çalmakla” suçlarken Lawrence’ın evini onarıp restore etme kararı alıyorlar.

Eski ittifakların ve örgütlerin sonu

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’ın NATO için kullandığı “beyin ölümü gerçekleşti” ifadesini Birleşmiş Milletler (BM), Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) gibi örgütler, eski paktlar ve ittifaklar için de kullanırsak abartmış olmayız. Güvenlik Konseyi’ndeki 5 daimî üyenin güdümündeki BM dünyadaki kritik sorunlara çözüm bulmakta ne kadar acizse, Suudi Arabistan ve BAE güdümündeki Arap Birliği ve İİT de (başta Filistin olmak üzere) bölgesel sorunların çözümünde o kadar acizler. Bu kurumların ve özellikle de Arap Birliği’nin beyin ölümü zaten gerçekleşmişti.

Bölgede yeni ittifaklar kuruluyor. Başta Suudi Arabistan olmak üzere BAE ve Mısır (Türkiye ve İran’ı karşılarına alarak) bölgede İsrail’le yeni ittifaklar kurma peşindeler. Dolayısıyla Filistin ve Keşmir sorununun çözümü için kurulan İİT ya yeniden yapılandırılıp BAE-Suudi Arabistan’ın güdümünden kurtarılmalı ya da geçen yıl Malezya’da Türkiye, Malezya, İran ve Katar arasında ilki yapılan “mini zirve” gibi etkili yeni alternatif çözümlere gidilmelidir.

BAE ve Bahreyn’in kararları malumun ilamı

İsrail’le hiçbir zaman savaşmamış ve Filistin davasına yarardan çok zararları dokunmuş olan BAE ve Bahreyn’in Tel Aviv’le masaya oturmaları bir nevi malumun ilamıdır. Bu iki ülke yıllardır kendi iç kamuoylarını bu anlaşmaya hazırladılar, karşı çıkan sesleri susturdular ve kapalı kapılar ardında İsrailli ve Amerikalı yetkililerle sürecin planlamasını yaptılar.

Fakat gerek Trump gerekse de Netanyahu, iki küçük devletçik olan BAE ve Bahreyn’den ziyade, Suudi Arabistan’la yapılacak benzer bir anlaşmayı diplomatik zafer olarak görmekteler. Körfez’in ağırlık merkezi ve “Sünni dünyanın lideri” Suudi Arabistan içinde olmazsa bu “zafer” eksik kalır. Trump’ın BAE ve Bahreyn’in ardından Suudi Arabistan’ın da “doğru zamanda” İsrail’le ilişkilerini normalleştireceği yönündeki açıklamasının ardından gözler Riyad yönetiminden gelecek açıklamalara çevrildi. Hatta İsrail medyası Riyad’ın Amerikan başkanlık seçimleri öncesi İsrail’le normalleşmeyi ilan edeceğini yazdı.

Kral Faysal ve Kaşıkçı’nın Kudüs hassasiyeti

Peki Suudi Arabistan bu zor kararı vermeye hazır mı? Bu soruyu cevaplamadan önce Suudi Arabistan’ın sıra dışı kralı Faysal bin Abdulaziz’in İsrail’le normalleşmeye karşı çıktığını, tüm adımlarını Kudüs’ü kurtarmak için attığını ve bunun bedelini de bir saray suikastı sonucu hayatıyla ödediğini hatırlatmak uygun düşer. Arapların İsrail’le savaşlarında hep Tel Aviv’in yanında yer alan Batılı ülkelere karşı petrol ambargosu başlatan Faysal’ın tek amacı Kudüs’ü işgalden kurtarmaktı. Yaptığı tarihi Kudüs konuşmasında dünyanın vicdanına seslenen Faysal, Kudüs ve oradaki mukaddesatın işgal altında olduğunu ve aşağılandığını belirterek Kudüs için canını vermeye hazır olduğunu ifade ediyordu.

Yine iki yıl önce bu zamanlar ülkesinin İstanbul’daki Başkonsolosluğunda hunharca katledilen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı da Kudüs konusunda benzer bir hassasiyet ortaya koyuyordu. Katıldığı bir televizyon programında “Kudüs’ten ödün veren Harameyn’den ödün verir. Çünkü Kudüs Harameyn’in tamamlayıcısıdır. Biz Suudlular demeliyiz ki Kudüs’ten asla ödün vermeyiz. Zira Kudüs bizim indimizde Harameyn gibidir. Prens Muhammed ‘Kudüs Harameyn’den daha az önemde değildir ve benim projem ancak Kudüs’le tamamlanabilir’ diyebilir” şeklinde konuşuyordu.

Veliaht İsrail’le anlaşmanın altyapısını hazırlıyor

Maalesef Veliaht Prens Muhammed bin Selman kendi projesinin Kudüs’le değil, İsrail’le normalleşmeyle tamamlayacağı görüşünde. Nasıl ki Kral Faysal Filistin ve Kudüs tutumuyla tarihe geçtiyse, Veliaht Prens Bin Selman da aksi yönde, İsrail’le ilişkileri normalleştirerek tarihe geçme arzusunda. Fakat genç veliaht şu süreçte böyle bir kararın çok riskli olacağının farkında ve iktidar dizginlerini eline aldığından bu yana, tıpkı BAE ve Bahreyn’in yaptığı gibi normalleşmenin alt yapısını oluşturmaya çalışıyor.

Veliaht başından beri “normalleşme” adımları atıyor

Genç veliaht göreve geldiği ilk günden itibaren, Suud toplumu üzerinde bir toplum mühendisliğine soyundu. İsrail’le normalleşmeye karşı çıkan hukukçu aktivist, alim ve gazetecilere karşı geniş kapsamlı tutuklama operasyonları gerçekleştirdi. Bu tutuklamalardaki temel amaç aykırı sesleri susturarak Arap ve Müslüman kamuoyunu İsrail’le normalleşmeye alıştırmak ve dini yapıyı zayıflatmaktı. Buna karşın, şu süreçte İsrail’le normalleşmenin geçici alternatifi olarak, Yahudilere yakınlaşma seçeneğine yatırım yaptı.

Suudi Arabistan’ın “Rabıta” olarak bilinen teşkilatı Dünya İslam Birliği’nin Genel Sekreteri Muhammed el İsa -ki kendisi veliahda yakın isimlerdendir- geçen Ocak ayında Polonya’daki eski Nazi toplama kampı Auschwitz’i ziyaret ederek İsrail’in övgüsünü aldı. Bu bağlamda, Kabe imamlarından Abdurrahman es-Sudeys, 2-3 hafta önceki cuma hutbesinde, Hz. Peygamber’in Yahudilerle çok sıcak ilişkiler içinde olduğundan bahsederek Yahudilere güzellemeler yaptı. Hutbesinde Müslüman olmayan kesimlerle ve özellikle de Yahudilerle uluslararası diyalog ve işbirliğinin önemini vurguladı.

Suudi Arabistan’da normalleşmeyi destekleyen “Ümmü Harun” (Harun’un annesi) ve “Mahreç 7” (Çıkış 7) dizilerine destek verildi. Filistin davası sulandırıldı ve Filistinliler topraklarını satmakla suçlandı. Yine Suudi Arabistan bu yılın başlarında ilk defa film festivalinde Holokostu anlatan bir filmin gösterime gireceğini açıklamıştı; ancak yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle festival iptal edilmişti.

Medyanın Arap Yahudileri tarihine ilgisi

Yahudilere yakınlaşma adımları içinde medyanın da çok sık kullanıldığını görüyoruz. Arap News gazetesi geçtiğimiz günlerde Twitter ve Facebook hesaplarında, kısa süreliğine de olsa, logosunu ve arka plan resmini İbranice “Şana Tufa” yazısıyla değiştirerek yeni Yahudi yılını kutladı. Yine aynı gazete Lübnan Yahudileriyle ilgili uzun bir yazı dizisi yayımladı. Benzeri bir çalışmayı Suudi Arabistan topraklarında yaşamış eski Yahudi kuşakları için de yapmayı planlayan gazetenin yayın yönetmeni Faysal Abbas, tüm dünyadaki Arap Yahudilere ulaşmayı hedeflediklerini dile getirdi. Yine Suudi Arabistan’ın görece prestijli gazetesi Şarkul Avsat 7 Eylül tarihli nüshasında “Irak’ta Yahudi mirası: Terk edilmiş evler ve anılar” başlığıyla yayımladığı haberiyle benzer bir çalışmaya imza attı.

Suud medyası anlaşmayı kutlayarak verdi

Veliaht Prens Bin Selman öncelikle BAE ve Bahreyn’in İsrail’le normalleşme anlaşması imzalamasını bekleyerek ilk uluslararası tepkilerin dozunu görmüş oldu. Trump’ın damadı ve danışmanı Kushner’le görüşmesinden bir gün sonra İsrail’e hava sahasını açmak gibi bazı kolaylıklar sağlayarak bu niyetini açık etti. Bu minvalde medyayı devreye soktu. Suud medyası BAE ve Bahreyn’in İsrail’le normalleşme anlaşmasını adeta kutlayarak verdi. İngilizce yayın yapan Arab News barışın üç dildeki karşılığını “Salam, Shalom, Peace” sürmanşet verirken “Arap-İsrail ilişkilerinde yeni sayfa” başlığı altında gelecek döneme işaret ediyordu. Türkiye karşıtı haberlerin yoğun şekilde yer aldığı Ukaz gazetesi “Tarihe not düşüldü” manşetini vererek Trump’ın “Orta Doğu’nun yeni şafağı” açıklamasını ön plana çıkarırken Riyad gazetesi “BAE, Bahreyn ve İsrail arasında tarihi barış anlaşması” manşetini attı, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid’in “Barış Filistinlilere destek olacak” açıklamasını gördü.

“Normalleşme” önündeki engeller

Yalnız Amerikan medyasında Kral Selman ile oğlu Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasında görüş ayrılıklarına dikkat çeken iddialar dolaşırken Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Arap Birliği’nin “Arap Barış Girişimi” adıyla benimsediği Kral Abdullah’ın 2002’deki Beyrut inisiyatifinde yer aldığı üzere, başkenti Kudüs olan Filistin devleti kurulana kadar İsrail’le normalleşmeye karşı çıktıklarını açıkladı.

Gerçi Kral Faysal’ın oğlu ve istihbaratın başında uzun yıllar görev yapmış olan Prens Türki el Faysal, Kral ile oğlu arasında anlaşmazlık olduğu iddialarını doğrulamadı; fakat Riyad’ın normalleşme yarışında geride kalmasının önemli sebepleri arasında Kral Selman’ın geri adım atmamasının olması kuvvetle muhtemel. Bu da Kral Selman hayattayken bir normalleşme kararının alınamayacağı anlamına geliyor. Zaten Prens Türki de İsrail’le normalleşmenin bedelinin, bu ülkenin Kral Abdullah’ın Beyrut inisiyatifini kabul etmesi olarak açıklıyor. Ayrıca sarayda Kral Selman yalnız değil. Bazı prensler Riyad yönetiminin klasik Filistin politikasının sürmesinden yana.

Kral Selman’ın tavrı ve önceki Kral Abdullah’ın Beyrut inisiyatifi dışında, normalleşmenin önündeki bir diğer engel de Suudi Arabistan’ın dini konumu ve kendisine atfettiği Sünni Müslümanları birleştirici pozisyonu. Modern tarihi boyunca dış politikasında Filistin sorununu önceleyen Riyad, Filistin devletinin kurulmasını resmi politikası olarak belirlemişti. Kutsal topraklar Mekke ve Medine üzerinde vesayet hakkına sahip olan bir ülkenin İsrail’le normalleşme sürecine dahil olması, hem Filistin sorununun çözümünde elini zayıflatacak hem de Sünni dünyanın tepkisini alacağı için dini konumuna zarar verecek. Filistin kozunu İran’a kaptıracak olması da cabası. İslam dünyasının liderliğine soyunan bir ülkenin Filistin davasından vazgeçmesi adeta bir intihar olacak.

Suudluların sadece yüzde 9’u anlaşmayı destekliyor

Suud toplumu da böyle bir normalleşmeye karşı çıkıyor. Washington Uzak Doğu Politikaları Enstitüsü yaptığı bir ankette Suud toplumunun büyük çoğunluğunun normalleşme anlaşmasını desteklemediğine işaret ediyor. Suud medyasının İsraillilere ve Yahudilere yakınlaşma girişimlerine rağmen Suudluların sadece yüzde 9’u İsraillilerle anlaşmayı, ticari ve sportif faaliyetleri destekliyor.

İsrail’le normalleşmenin sebepleri

Peki, Veliaht Prens Bin Selman neden İsrail’le ilişkileri normalleştirmek istiyor? Esasında Veliaht Prens Nisan 2018’de The Atlantic dergisine verdiği röportajda, İsrail’in büyük bir ekonomi olduğunu söylüyor, birlikte birçok ekonomik projede beraber çalışma arzusunda olduklarını dile getiriyordu.

Suud ekonomisini ıslah etmenin İsrailsiz olamayacağı kanaati taşıyan Muhammed Bin Selman’ın 2030 vizyonunun en önemli ayağı olan Neom projesi, ilan edildiği tarihten bu yana hep bir İsrail projesi ve Tel Aviv yönetimiyle ilişkileri normalleştirme yolunda atılan bir adım olarak görüldü. Zaten projenin İsrail’in Eilat tatil beldesinin hemen karşısındaki Suudi topraklarında başlatılması da bu amaca işaret ediyor.

İsrail merkezli Globes gazetesi de geçenlerde Tel Aviv yönetiminin Suudi petrolünün İsrail üzerinden Akdeniz’e, oradan da Avrupa ve Güney Amerika’ya ulaştırılması için, İsrail ile Suudi Arabistan arasında petrol boru hattı inşa edilmesini öngören bir projeyi Riyad’a sunacağını yazmıştı. Ayrıca genç veliaht, tıpkı BAE ve Bahreyn gibi, İsrail’in güvenlik ve teknoloji sektörlerindeki tecrübesinden yararlanmak istiyor.

Bir diğer sebep ise İsrail’le birlikte hareket ederek İran’ı frenlemek. BAE İran’la daha dengeli bir ilişki kurarken Suudi Arabistan İsrail’in kendisini İran’dan koruyabileceğini düşünüyor. Ayrıca ABD’nin inişli çıkışlı politikaları bu ülkelere güven vermiyor ve İsrail’e yakınlaştırıyor.

Trump’ın havuç-sopa politikası

Burada Trump’ın izlediği havuç-sopa politikasının da normalleşme adımlarında etkili olduğu söylenebilir. Trump Körfez ülkelerini sürekli İran’la ve güvenliklerini sağlamamakla tehdit ederek sopa gösterdi. Birçok kez alaycı ifadelerle, ABD’nin koruması olmasa Suudi Arabistan’ın iki haftadan fazla dayanamayacağını dillendirdi. İsrail’le ticari, teknolojik ve güvenlik işbirliği ilişkilerini müjdeleyerek ise havuç uzattı. Beyaz Saray “Yüzyılın Anlaşması” planı üzerinden, ekonomik refah vaadiyle, Filistin sorununu bitirmeyi amaçladı. Tabii ki burada Prens Muhammed’in tahta çıkmasına onay verilmesi karşılığında bu normalleşmeye onay verebileceği tahmini de dile getiriliyor.

Sonuç olarak, tarih bir kez daha tekerrür ediyor. 16 Mayıs 1916’da Britanya İmparatorluğu ile Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot anlaşmasının gizli sonuçlarının bedelini ağır şekilde ödeyen bazı Arap rejimleri, umarız ki ABD ile İsrail’in dayattığı “Yüzyılın Anlaşması” planıyla bir kez daha hayal kırıklığına uğramazlar. Tarihî bir kararın eşliğinde bulunan Suudi Arabistan’ın BAE ve Bahreyn’in yaptığı gibi bir normalleşme kararı alması, siyasî ve ahlakî bir intihar ve geçmişin inkârı olur. Aklıselimin ve ferasetin hâkim olması hepimizin dileği. Bekleyip göreceğiz.

ABD Başkanı Trump ‘hafif’ Kovid-19 belirtileri gösteriyor

Amerikan basınının, konuya yakın kaynaklara dayandırdığı haberlere göre, ABD Başkanı Donald Trump‘ın sağlık durumunda şu ana kadar ciddi bir sıkıntı yok. 

Trump’ın soğuk algınlığına benzer belirtiler gösterdiğini belirten bir kaynak, başkanın çarşamba akşamı Minnesota mitingi dönüşü yorgun düşerek, uçakta uyuyakaldığını aktardı.

Beyaz Saray’dan başka bir kaynak ise, perşembe akşamından bu yana Trump’ın tedavi planının tartışıldığını aktardı. Yetkili, Trump’ın bir ulusa sesleniş konuşması yaparak, kendisinin hükümetin işleyişini aksatacak bir halde olmadığını gösterebileceğini bildirdi.

Başkan Yardımcısı Mike Pence’in testi “negatif”

Öte yandan Trump çiftinin Kovid-19‘a yakalanmasının ardından, Başkanın iş yapamayacak duruma gelmesi halinde görevi devralacak Başkan Yardımcısı Mike Pence‘in sağlık durumu da sorgulanmaya başlandı.

Pence’in Sözcüsü Devin O’Malley, Twitter’dan yaptığı açıklamada, uzun süredir Pence’in günlük olarak test yaptırdığını belirterek, “Bu sabah Başkan Yardımcısı Pence ve eşinin yaptırdığı Kovid-19 testi ‘negatif’ çıktı.” bilgisini paylaştı.

O’Malley, Pence’in sağlık durumunun gayet iyi olduğunu vurgulayarak, “Pence, Trump’a acil şifalar diliyor.” ifadesini kullandı.

Ayrıca Trump’ın danışmanlığını da üstlenen kızı Ivanka Trump ve eşi Jared Kushner’in de yaptırdığı Kovid-19 testinin “negatif” çıktığı bildirildi.

Trump’a Demokrat rakibi Biden’dan “geçmiş olsun” mesajı

Trump’ın 3 Kasım seçimlerindeki rakibi Demokrat Joe Biden ise Twitter üzerinden yaptığı açıklamada Cumhuriyetçi rakibine geçmiş olsun mesajı gönderdi.

Biden, mesajında, “Eşim Jill ve ben Başkan Trump ve eşi Melania Trump’a acil şifalar diliyoruz. Başkan ve ailesinin sağlığı ve güvenliği için dua etmeyi sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.

Salı günkü canlı yayın tartışmasında Trump ile karşı karşıya gelen Biden’ın da bugün Kovid-19 testi yaptırması bekleniyor.

Trump ve eşi Melania Trump Kovid-19’a yakalanmıştı

ABD Başkanı Trump, gece saatlerinde Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Bu gece First Lady ve benim Kovid-19 testimiz pozitif çıktı. Karantina ve iyileşme sürecine hemen başlayacağız. Bu süreci beraberce atlatacağız.” ifadelerini kullanmıştı.

Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada da Trump’ın doktoru Sean Conley’nin söz konusu testlerle ilgili resmi açıklaması paylaşılmıştı.

Açıklamada, Trump ile eşi Melania Trump’ın son yapılan Kovid-19 testlerinin pozitif çıktığı bilgisine yer verilirken, “Şu anda hem Başkan hem de First Lady iyi durumdalar ve iyileşme sürecinde her ikisi de Beyaz Saray’ın içinde evde kalacaklar.” ifadelerine yer verilmişti.

Trump, kısa süre önce danışmanlarından Hope Hicks’in Kovid-19 testinin pozitif çıkmasının ardından kendisi ile eşinin karantina sürecine başlayacağını açıklamıştı.

Trump’ın yakın danışmanlarından Hicks, son dönemde ABD Başkanı’nın birçok seçim gezisinde yanında yer alan isimlerden biriydi.

A Milli Futbol Takımı’nın aday kadrosu açıklandı

A Milli Futbol Takımı‘nın UEFA Uluslar Ligi‘nde Rusya ve Sırbistan maçlarının yanı sıra Almanya ile oynayacağı hazırlık karşılaşmasının aday kadrosu belli oldu.

Türkiye Futbol Federasyonundan yapılan açıklamaya göre milli takımın 7 Ekim’de Almanya, 11 Ekim’de Rusya ve 14 Ekim’de Sırbistan ile oynayacağı maçlar için aday kadroda şu oyuncular yer aldı:

Kaleci: Mert Günok (Medipol Başakşehir), Gökhan Akkan (Çaykur Rizespor), Uğurcan Çakır (Trabzonspor)

Savunma: Zeki Çelik (Lille), Mert Müldür, Kaan Ayhan (Sassuolo), Nazım Sangare (Fenerbahçe), Çağlar Söyüncü (Leicester City), Merih Demiral (Juventus), Ozan Kabak (Schalke 04), Umut Meraş (Le Havre), Hasan Ali Kaldırım (Medipol Başakşehir)

Orta saha: Cengiz Ünder (Leicester City), Efecan Karaca (Aytemiz Alanyaspor), Dorukhan Toköz (Beşiktaş), Hakan Çalhanoğlu (Milan), İrfan Can Kahveci, Mahmut Tekdemir (Medipol Başakşehir), Okay Yokuşlu (Celta Vigo), Orkun Kökçü (Feyenoord), Ozan Tufan (Fenerbahçe), Yusuf Yazıcı (Lille), Abdülkadir Ömür (Trabzonspor), Emre Kılınç (Galatasaray)

Forvet: Ahmed Kutucu (Schalke 04), Burak Yılmaz (Lille), Enes Ünal (Getafe), Kenan Karaman (Fortuna Düsseldorf)

Aday kadro 4 Ekim’de toplanacak

Aday kadroya davet edilen oyuncular, 4 Ekim Pazar gününden itibaren TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde toplanmaya başlayacak.

Milliler, Almanya ile oynayacağı karşılaşma için 6 Ekim’de Türk Hava Yolları’na (THY) ait uçakla Köln kentine gidecek. A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş ve aday kadrodan bir futbolcu, aynı gün TSİ 20.30’da Köln Stadı’nda basın toplantısı düzenleyecek. Ay-yıldızlılar, Almanya maçı öncesindeki son çalışmasını TSİ 21.00’de bu statta gerçekleştirecek.

Almanya-Türkiye karşılaşması, 7 Ekim Çarşamba günü TSİ 21.45’te Köln Stadı’nda oynanacak.

Özel maçın ardından iki gün süreyle Almanya’da kalmaya devam edecek milliler, Rusya maçının hazırlıklarını bu ülkede sürdürecek. Milli takım kafilesi, Rusya ile deplasmanda oynayacağı müsabaka için 10 Ekim’de Moskova’ya geçecek. Şenol Güneş, bir futbolcusuyla birlikte aynı gün TSİ 19.30’da maçın oynanacağı Dinamo Merkez Stadı’nda bir basın toplantısı düzenleyecek. A Milli Takım, Rusya maçının son provasını da TSİ 20.00’de bu statta gerçekleştirecek.

Türkiye, 11 Ekim Pazar günü TSİ 21.45’te Rusya’ya konuk olacak.

Rusya karşılaşmasının ardından İstanbul’a dönecek milliler, TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde kampa girecek.

Güneş, bir milli futbolcuyla birlikte Sırbistan maçı öncesinde 13 Ekim Salı günü saat 18.00’de tesislerde basın toplantısı düzenleyecek. Milli takım, son antrenmanını da bu tesiste saat 18.30’da yapacak.

A Milli Takım, 14 Ekim Çarşamba günü saat 21.45’te Sırbistan’ı Türk Telekom Stadı’nda konuk edecek.

Türkiye’de son 24 saatte 1442 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 63 kişi hayatını kaybetti

Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu, “covid19.saglik.gov.tr” adresinden paylaşıldı. Güncel verilere göre, son 24 saatte 114 bin 857 Kovid-19 testi yapıldı, 1442 kişiye hastalık tanısı konuldu.

Son 24 saatte 63 kişi Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi, 1506 kişi ise iyileşti. Kovid-19 tedavisi tamamlananların sayısı 282 bin 657’ye çıktı.

Toplam test sayısı 10 milyon 608 bin 664, hasta sayısı 321 bin 512, vefat sayısı 8 bin 325, ağır hasta sayısı 1455, aktif hasta sayısı 30 bin 530 oldu.

Bugün iyileşen sayısı yeni hasta sayısından fazla

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı değerlendirmede, “Ağır hasta sayısında ve zatürre oranında düşüş devam ediyor. Bugün toplam ağır hasta sayımız 1455. Bugün iyileşen hasta sayımız yeni hasta sayımızdan fazla. Tedbirlere birlikte uyarak bu gerilemeyi sağladık. Birlikten kuvvet doğar. Birlik olalım.” değerlendirmesinde bulundu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank: Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi programında yeni çağrılara çıkılacak

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, , yıl sonuna kadar Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi programının mobilite, kimya ve tıbbi cihaz çağrılarına çıkacaklarını bildirdi.

Bakan Varank, Bilişim Vadisi’nden videokonferans yöntemiyle katıldığı TOBB İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda, özel sektör öncülüğünde büyümenin önemine işaret ederek, Kovid-19 ile mücadele döneminde iş dünyasıyla istişare halinde olmaya gayret gösterdiklerini söyledi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank: “Yatırım talebi salgına rağmen arttı”

Salgının etkisiyle yılın ikinci çeyreğinin zorlu geçtiğini ifade eden Varank, bu dönemi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde kararlı bir mücadeleyle yönettiklerini dile getirdi.

Varank, izlenilen bütüncül yaklaşım sayesinde hazirandan itibaren ekonominin tekrar canlanmaya başladığını belirterek şöyle devam etti:

“İmalat sanayinde, siparişler, üretim ve kapasite kullanım oranları yükseldi. Tüketicilerin ve üreticilerin ekonomiye güveni artmaya başladı. Dün açıklanan İSO İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), üst üste 4 aydır eşik değerin üzerinde gerçekleşiyor. Eylülde üretim 10 sektörün 8’inde arttı. PMI verisinin en dikkat çekici yanı, istihdam oluşturma hızının güçlenmiş olması. Firmalar, artan siparişlerle birlikte, Şubat 2018’den beri en yüksek istihdam artışını gerçekleştirdi.”

“Yatırım talebi salgına rağmen arttı” 

Sanayinin elektrik tüketimi verilerinin de salgın dönemindeki kayıpların giderildiğini gösterdiğini söyleyen Varank, OSB’lerde eylül ayında son 6 ayın elektrik tüketimi rekorunun kırıldığını ifade etti.

Varank, otomotiv ve tekstil ağırlıklı OSB’lerin bulunduğu Sakarya, Bursa ve Kocaeli üçgeninde elektrik tüketiminin bir önceki aya göre yüzde 15, salgın öncesi dönem olan marta göre yüzde 7 arttığını bildirdi.

Gözlemlenen ivmelenme ve dinamizmin sevindirici olduğunu vurgulayan Varank, şu ifadeleri kullandı:

“Yatırım talebi cephesinde de güzel haberler var. Reel sektörün 8 aydaki yatırım talebi, salgın koşullarına rağmen geçen seneye göre yüzde 30 daha fazla. Biz bu dönemde özel sektörün 127 milyar liralık sabit yatırımını 6 bin 296 teşvik belgesiyle destekledik. Bu yatırımlar tamamlandığında 191 bin vatandaşımıza yeni iş imkanları doğacak. Yatırımlar ve üretim artıyor, dolayısıyla üçüncü çeyrekte Türkiye’yi güçlü bir büyüme oranı bekliyor. Son çeyrekte de iyi bir performans göstererek bu zorlu seneyi minimum hasarla atlatacağız.”

“OSB’leri daha yatırımcı dostu hale getirdik”

Varank, salgın döneminde yoğun bakım solunum cihazı üretiminden Türkiye’nin Otomobili fabrikasının temel atımına kadar Bakanlıkça yaptıkları çalışmalara değinerek, “KOBİ’lerimize bu yıl 9 ayda KOSGEB aracılığıyla 1 milyar liranın üzerinde destek ödemesi yaptık. Sanayi altyapımızı güçlendirmek üzere 33 farklı OSB’ye kamulaştırma ve altyapı harcamaları için 154 milyon lira destek verdik.” diye konuştu.

Kovid-19’a karşı aşı ve ilaç geliştirme konusunda da yenilikçi işlere imza attıklarını dile getiren Varank, “Bu çalışmaların Ar-Ge’den ürüne dönüşümü ve ticarileşmesini de destekledik. Örneğin, Japonya ve Çin’den ithal ettiğimiz favipiravir etken maddesini sıfırdan yerli olarak sentezledik. Böylece dış bağımlılığı ortadan kaldırmış olduk.” dedi.

Varank, OSB’leri daha yatırımcı dostu hale getirmek için yaptıkları çalışmalara ilişkin bilgi verirken de “Dış pazarlara açılabilmek için yurt dışında OSB kurmayı mümkün hale getirdik. Bugün de Sırbistan Maliye Bakanı Kocaeli’deydi. Ortak bir OSB kurmayla ilgili görüşmelerimizi gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.

“İlçe bazlı teşvik sitemini hayata geçirdik”

Varank, yatırım teşviklerinde ilçe bazlı teşvik sistemini hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, düzenlemeye ilişkin şu bilgileri verdi:

“Sahadan bu yönde yoğun talepler alıyorduk. Tüm il ve ilçelerimizin sosyo ekonomik gelişmişlik endekslerini güncelledik. Şehirler için 52 göstergeyi, ilçeler içinse 32 göstergeyi dikkate alarak bir sıralama yaptık. Daha az gelişmiş 263 ilçemiz, bulunduğu ile göre daha fazla destek almaya hak kazandı. Yeni sistemle birlikte şehirlerin az gelişmiş ilçelerinde yapılacak yatırımlar, bir alt bölge desteklerinden faydalanacak. Bu yatırımlar, o ilçenin OSB’lerinde yapılıyorsa, doğrudan 2 alt bölge teşviğinden yararlanacak. Böylece görece dezavantajlı ilçelere daha fazla yatırım gitmesi teşvik edilecek, istihdam artacak ve ekonomik hayat canlanacak.”

Bölgesel yatırımları özendirmek için emek yoğun sektörlerde yatırımcılara vergi indirimi desteği yerine ilave SGK istihdam desteği talep etme hakkı verdiklerini anımsatan Varank, bölgesel teşvik kapsamına da ilave yatırım konuları eklediklerini dile getirdi.

Varank, genç girişimleri desteklemek için yeni fonlar kurduklarını belirterek, “Bunlardan en yenisini eylül başında hayata geçirdik. Bilişim Vadisi, Albaraka Katılım ve Vakıf Katılım ortaklığında 100 milyon liralık bir Girişim Sermayesi Fonu kurduk. Bu fon aracılığıyla erken aşama girişimleri desteklemek ve onlara ölçek kazandırmak istiyoruz. Odalarımız, sektör meclislerimiz bu fona yatırım yapabilirler. Böylece gencecik firmaların ileride kaydedeceği başarılara onlar da ortak olabilir.” dedi.

“Çağrıları yakından takip edin”

Özel sektöre, Bakanlığın gelecek dönemde açacağı çağrıları yakından izlemelerini tavsiye eden Varank, şunları kaydetti:

“Yıl sonuna kadar Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi programının mobilite, kimya ve tıbbi cihaz çağrılarına çıkacağız. Bu program kanalıyla Bakanlığımızın tüm desteklerini tek bir pencere üzerinden sunuyoruz. Ar-Ge’den ticarileşmeye kadar her aşamadaki desteklere bütüncül olarak erişebilirsiniz. TÜBİTAK aracılığıyla, kasım ayı gibi Sanayi-Doktora Programının yeni çağrısına çıkacağız. Nitelikli iş gücünü sanayiye kazandırmayı hedeflediğimiz bu program, inovasyonla büyüme için kritik öneme sahip.”

Varank, yalın üretim ve dijital dönüşüme yönelik Ankara ve Bursa’da açılan model fabrikalara da değinerek, “Yıl sonuna kadar Konya, Kayseri, İzmir, Mersin ve Gaziantep’te de yeni model fabrikalar açılacak. Buralarda sunulan eğitimler, firmalara çok ciddi verimlilik ve maliyet kazancı olarak geri dönüyor. Ayrıca firmaların eğitim masraflarının bir bölümünü de KOSGEB karşılıyor. Üyeleriniz bu imkanlardan en iyi şekilde faydalanabilir.” diye konuştu.

Toplantıda, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından oda başkanları Bakan Varank’a sorularını iletti.

Bakan Koca: Birçok ilimizde hızla başarı sağlayıp salgının seyrini kontrol altına aldık

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Yataklarımızın Türkiye genelinde yüzde 44’ü, yoğun bakımlarımızın yüzde 65’i dolu. Sağlığa yapılan yatırımlar, güçlü altyapımız ve fedakarca çalışan sağlıkçılarımız sayesinde, salgınla mücadeleyi birçok ülkeden daha etkin yürüttüğümüze inanıyorum.” dedi.

Koca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen Konya Şehir Hastanesi ve Toplu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, sağlık sistemi güçlü olan bir ülkenin geleceğinin de teminat altında olduğunu söyledi.

Yapılan yatırımla sağlık zincirine bir halka daha eklediklerini anlatan Koca, “Bugün ülkemizin gıpta edilen sağlık sisteminin arkasında, sizin (Cumhurbaşkanı Erdoğan) ‘en büyük hayalim’ diye tarif edip hedef gösterdiğiniz şehir hastanelerimizden ve memleketim Konya’da inşa edilen şehir hastanemizin açılışına teşrifleriniz için başta zat-ı alinize, haklı gurur ve mutluluğumuza iştirak eden hemşerilerim ve misafirlerimize şükranlarımı arz ediyorum.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde sağlıkta da Türkiye’nin çağ atladığı bir dönemin yaşandığına işaret eden Koca, Konya Şehir Hastanesi’nin, şehir hastaneleri zincirinin 16’ncı halkası olarak halkın hizmetine sunulduğunu vurguladı.

Koca, hastanenin Anadolu’nun merkezinde sağlık hizmetinin, eğitiminin ve araştırmalarının önemli bir merkezi olacağına işaret ederek, şöyle konuştu:

“Konya ve civarına yönelik olarak önemli bir ihtiyaca cevap vermesini beklediğimiz 421 bin metrekare kapalı alana sahip 1250 yataklı hastanemiz, yüksek teknolojiyle donatılmış 49 ameliyathane, 240 yoğun bakım yatağı ile hizmet verecektir. Aynı anda 334 poliklinikte hasta muayene edilebilecektir. Şehir hastanemizin devreye girmesiyle diğer hastanemiz pandemiye ayrılmış ve şehrimizde hızlı bir rahatlama olmuştur.”

“Hasta sayılarımız kısa sürede azalıyor”

Salgın nedeniyle ülke genelinde farklılıklar olsa da hastanelerin yükünün kısmen arttığına dikkati çeken Koca, şöyle devam etti:

“Yitirmekten korktuğumuz ağır hasta sayılarımız zaman zaman artıyor. Bütün bunlar, gerekli kaynak ve altyapıların yanında, titiz bir bakım, kesintisiz bir hizmet gerektiriyor. Bu yükü omuzlamış yetkin sağlık personelimizle iftihar ediyorum. Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz ay içinde başta Ankara ve Konya olmak üzere Anadolu’nun birçok yerinde hasta sayılarında önemli artışlar oldu. Son bir aydır Anadolu’muzun çeşitli illerinde bölge değerlendirmeleri yaptık. Bütün sağlık teşkilatımız özveriyle uğraş verip bu gidişi durdurmayı başardı. Gördük ki alınan tedbirlerle hasta sayılarımız kısa sürede azalıyor. Bu da gösteriyor ki salgının üstesinden gelmek bizim elimizde. Bunu milletçe hep birlikte mücadele vererek başarabiliriz. Her bir vatandaşımız tedbirlere uyarak bu mücadeleye katkı verdi, vermeye de devam etmeli.”

“Şu anda şehrimizde yatak doluluk oranımız yüzde 46”

Koca, ülke genelinde yoğun bir uğraş verdiklerini, giderek artırdıklarını, filyasyon ekiplerinin sahada olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Son haftalarda yapılan bölgesel müdahalelerin sonuçlarını gördük. Konya dahil yüksek artışlardan söz ettiğimiz birçok ilimizde hızla başarı sağlayıp salgının seyrini kontrol altına aldık. Son bir ayda oluşturduğumuz, doktor ekipleri evlere giderek hasta takibi yapıyor. Konya’da hasta sayısı son 3 hafta içinde yarıdan fazla azaldı. Bunu, hastanelerimizdeki yoğunluğun azalışından da anlamak mümkündür. Şu anda şehrimizde yatak doluluk oranımız yüzde 46, yoğun bakım yataklarımızın doluluk oranı yüzde 69, ventilatör doluluk oranımız yüzde 25. Türkiye genelinde düşüşlerimiz devam ediyor. Yataklarımızın Türkiye genelinde yüzde 44’ü, yoğun bakımlarımızın yüzde 65’i dolu. Sağlığa yapılan yatırımlar, güçlü altyapımız ve fedakarca çalışan sağlıkçılarımız sayesinde, salgınla mücadeleyi birçok ülkeden daha etkin yürüttüğümüze inanıyorum.”

Ermenistan ordusunun konuşlandığı bölgelerden dumanlar yükseliyor

Sabah saatlerinde işgal altındaki Ağdere ilininin Madagiz bölgesindeki bazı stratejik tepelerde kontrolü sağlayan Azerbaycan ordusu operasyonlarını yine o bölgede yoğunlaştırmış durumda.

Ermenistan ordusunun Ağdere ilindeki mevzileri Azerbaycan ordusunca yoğun top atışına tutuldu.

Azerbaycan topçularının Ermenistan güçlerinin bulunduğu bölgelere yaptığı atışlar etraf bölgelerden gözle izlenebiliyor.

AA muhabirlerinin çektiği görüntülerde Ermenistan ordusunun kontrolündeki dağlık alanlardan dumanların yükseldiği görülüyor.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg pazartesi Türkiye’yi ziyaret edecek

NATO’dan yapılan açıklamaya göre, Stoltenberg pazartesi Ankara’da, salı Atina’da olacak.

Stoltenberg, Ankara’daki temasları sırasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve diğer üst düzey yetkililerle görüşmeler yapacak.

Daha sonra Atina’ya geçecek olan Stoltenberg, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve Savunma Bakanı Nikos Panagiotopulos ile görüşecek.

NATO, Türkiye ile Yunanistan arasında bir süredir devam eden görüşmelerin ardından Doğu Akdeniz konusunda ayrıştırma usullerine ilişkin mekanizmanın kurulduğunu dün duyurmuştu.