Denizli’de 9 milyon öncesine tarihlenen karıncayiyen ve fil fosilleri bulundu

Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ahmet İhsan Aytek başkanlığında, Ege, Pamukkale ve Hitit üniversitelerinden paleoantropolog, paleontolog ve jeologlardan oluşan ekip, Denizli’de Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinesinde yüzey araştırması yaptı.

Bölgede gerçekleştirilen araştırmalarda 1,2 milyon ila 9 milyon yıl önce yaşadıkları tahmin edilen 8 farklı fosil memeli türü tespit edildi.

Tavas ve Beyağaç ilçelerinde miyosen dönem olarak 9 ila 7 milyon yıl öncesine tarihlendirilen döneme ait fil ve karıncayiyen fosillerinin yanı sıra domuz, sırtlan, zürafa, at ve ceylan fosilleri, Merkezefendi’de de pleyistosen dönem olarak 1,2 milyon yıl öncesine tarihlendirilen mamut fosili belirlendi.

Dr. Öğretim Üyesi Aytek, AA muhabirine, Denizli’de 2017’den beri multidisipliner bir ekiple yürüttükleri yüzey araştırmalarında birçok hayvana ait fosil bulduklarını, 2020 yılı yüzey araştırması ile 4. yüzey araştırması sezonunu geçirdiklerini belirtti.

MTA çalışmalarında tespit edilmiş, bilinen bölgelerde yeni alanları keşfederek bölgenin faunasını ortaya koymaya çalıştıklarını anlatan Aytek, şunları söyledi:

“2 yıl önce Tavas’ta yeni bir lokalite keşfetmiştik. Burada birçok fosil varlığını ilk kez duyurmuştuk. Bu sene de yine orada yaptığımız çalışmada daha önce bilinmeyen 4 yeni tür tespit ettik. Bunlar domuz, sırtlan, bölgede bulduğumuz zürafadan farklı olan son derece iri bir zürafa ile karıncayiyen. Özellikle karıncayiyen fosili, Türkiye’de çok az rastlanan bir hayvan olması bakımından çok büyük önem taşıyor.

Yine bu lokaliteye çok yakın olan Beyağaç ilçesindeki bir bölgede ise bu yıl çok önemli bir keşif yaparak Anadolu’da daha önce hiç tespit edilmemiş bir hortumlu memeli fosili keşfettik. Bu fil türü, Anadolu’da daha önce hiç tespit edilmemiş olması bakımından paleontolojik açıdan çok büyük önem taşıyor. Bu iki lokalite geç miyosen dönem diye tabir ettiğimiz döneme denk gelmekte ve 7,5 – 9 milyon yıl öncesine tarihlendiriliyor.” 

“Denizli’de bulduğumuz tür sayısını 30’a çıkarmış olduk”

Aytek, önceki yıllarda yaptıkları çalışmalarda 1,5-2 milyona kadar çıkan pleyistosen döneme ait önemli fosiller keşfettiklerini hatırlatarak, şu bilgileri verdi:

“Bu sene bununla ilgili de yeni bir keşfimiz oldu. Denizli’de pleyistosen dönem fosilleri traverten alanlarında çıkarken bu yıl ilk defa traverten harici bir alanda pleyistosen dönem varlığını tespit etmiş ve yeni bir lokalite keşfetmiş olduk. Burada biri mamut olmak üzere iki farklı türe ait fosiller tespit ettik. Bulunan mamutun 1-1,2 milyon yıl öncesinde yaşadığını söyleyebiliriz. Güney mamutu olarak adlandırdığımız bu fosil, bölgedeki traverten ocakları dışında çıkmış ilk makro memeli bulgusu olması açısından bir ilk. Bu seneki fosillerle beraber Denizli’de bulduğumuz tür sayısını 30’a çıkarmış olduk. Bu fosiller Denizli’de bir paleontolojik kazının da gerekliliğini ortaya koymuş durumda.”

Denizli’nin fosil bakımından zengin bir faunaya sahip olduğunun altını çizen Aytek, Tavas’taki kazı çalışması için yaptıkları planlamanın Kovid-19 nedeniyle ertelendiğini, salgın süreci geçtikten sonra en kısa zamanda bir kurtarma kazısı yapmayı hedeflediklerini dile getirdi. 

Mamuta ait diş de bulundu

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Serdar Mayda da ekip olarak heyecan verici sonuçlara ulaştıklarını, Anadolu’da çok az bilinen karıncayiyen fosilini ilk defa tespit ettiklerini, sırtlan, son derece iri bir zürafa, domuz ve ülkemizde daha önce kaydı bulunmayan bir fil fosiline rastladıklarını kaydetti.

Daha önce tespit edilenlere göre daha iyi korunmuş bir mamut fosili ve buna ait bir diş de bulduklarını aktaran Mayda, “Güney mamut olarak adlandırdığımız bu mamut son derece zengin fosil içeriği nedeniyle dünyaca tanınan bölgenin traverten ocaklarında geçtiğimiz senelerde çıkan örneklerde biliniyordu ama ilk defa böyle iyi şekilde korunmuş bir örneği bulmanın heyecanını yaşıyoruz.” diye konuştu.

HES kodu nasıl alınır?

Hayat Eve Sığar (HES) uygulaması ile yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) kontrol ve takibini vatandaşların hizmetine sunan Sağlık Bakanlığıkontrollü sosyal hayat için “HES” kodu uygulamasını başlatmıştı.

Şehir içi toplu ulaşımda, şehirler arası seyahatlerde, konaklama tesislerinde, iş yerlerinde ve bireysel iletişim gerektiren tüm kamusal mekanlar ve kamu kurumlarında kullanılacak HES kodu ile vatandaşların kontrollü sosyal hayatta güvenliği en üst düzeye çıkarıldı.

HES kodu nedir?

HES kodu, kontrollü sosyal hayat kapsamında, vatandaşların Kovid-19 açısından herhangi bir risk taşıyıp taşımadığını güvenli şekilde paylaşmasına ve salgının takibine yarayan bir uygulama.

HES kodu nasıl alınır?

Hayat Eve Sığar uygulamasında “Karekodlarım” sekmesine tıklanır. Açılan ekranda “Kategori, Alan Adı ve Adres Bilgileri” alanları doldurulur. Oluşturulan karekodun çıktısı ilgili alana asılabilir.

HES kodu, “Hayat Eve Sığar” mobil uygulaması üzerinden “HES kodu işlemleri” bölümüne girilerek alınabiliyor. Ardından “HES kodu oluştur” butonuna tıklanacak ve kod kullanım süresi seçilecek ve kod oluşturulabilir.

Uygulamada kod üretimi, üretilen kodun süre ile kısıtlanması, paylaşılması, silinmesi gibi tüm yönetim, vatandaşların kendi kontrolünde.

Vatandaşlar, Hayat Eve Sığar uygulaması üzerinden dilediği sayıda kod üretebiliyor. Hangi kodu, hangi kurumla paylaştığının listesini görüntüleyebiliyor, dilerse iptal edebiliyor ya da yetkilerini kaldırabiliyor.

HES kodu ayrıca SMS yöntemiyle de alınabiliyor. Kısa mesaj ile HES kodu almak için, HES yazıp aralarında boşluk bırakılarak sırasıyla, T.C. kimlik numarası, T.C. kimlik seri numarasının son 4 hanesi ve paylaşım süresi (gün sayısı olarak) yazılacak ve 2023’e SMS olarak atılabilir. Paylaşım süresinin belirtilmemesi halinde kodun süresi 1 yıl ile sınırlandırılacak. (Kısa mesaj örneği: HES 1234567890 1234 15. Bu şekilde mesaj atıldığında kod 15 gün geçerli)

HES koduna e-Devlet uygulaması üzerinden de ulaşmak mümkün. e-Devlet uygulaması üzerinden Sağlık Bakanlığının HES Kodu Üretme ve Listeleme sekmesine giriş yapılarak HES Koduna ait üretme, silme, sorgulama ve detaylarını görüntüleme işlemleri yapılabiliyor.

“Hayat Eve Sığar” uygulaması, Play Store ve App Store üzerinden cep telefonlarına ücretsiz indiriliyor.

HES kodunun güvenliği

HES kodları tamamen kişiye özel üretilmiş tekil kodlardan oluşuyor. T.C. kimlik numarası gibi değişmeyen bir numara yerine kimse tarafından bilinmeyen, her paylaşıma özel farklı kodlar oluşturulması kodu güvenli kılıyor. Ayrıca vatandaşlar, HES kodu sayesinde kimlik numarası gibi kişisel bir veriyi başkasıyla paylaşmak zorunda kalmıyor.

‘Bu kadar çok ölümün olduğu bir hastalıkla daha önce karşılaşmadık’

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Kliniği İdari Sorumlusu Uzm. Dr. Ayşe Duygu Kavas, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele sırasında yoğun bakım ünitesinde yaşadıklarını AA muhabirine anlattı. 

Sürecin başında birçok endişeleri olduğunu bir yandan yeni servisler yoğun bakımlar açarak, bir yandan da hasta kabulüne başladıklarını kaydeden Kavas, hamile bir hastasını unutamadığını aktardı.

Kavas, “O ilk günlerde benim aklımda kalan bir genç gebeydi. Bu genç gebe kalp hastasıydı ve buna rağmen bir gebelik gerçekleşmiş, sonrasında da maalesef Kovid-19 ile enfekte olmuş. Hepimiz çok üzüldük. Enfeksiyon nedeniyle destek tedavilerle gebeliğini tamamlayıp sağlıklı bir şekilde anne olacak bir hastamızı kaybettik.” diye konuştu.

“Bu kadar çok ölümün olduğu bir hastalıkla daha önce karşılaşmadık”

Anestezi uzmanları olarak ölüme bu kadar alışkın olmadıklarını ifade eden Kavas, “Bu kadar çok ölümün olduğu bir hastalıkla daha önce hiç karşılaşmadık. Bu bizi gerçekten çok üzdü, çok yıprattı. Buna rağmen herkes elinden geleni yapmaya çalıştı.” diye konuştu.

Dr. Ayşe Duygu Kavas, Kovid-19’un yayılmaya başladığı ilk dönemlerinde hastaneye gelen bir hastayı yaşatmak için verdikleri mücadeleyi şöyle anlattı:

“Unutamadığım bir diğer hastamız da pandeminin ilk dönemlerinde solunum cihazına bağlı olmadan bize gelen, iki gün burada izlenip daha sonra solunum sıkıntısı çok ilerlediği için yaklaşık 14 gün entübe kalan bir hastamızdı. O hastayı kaybedeceğimizi düşündüğümüz çok günler oldu. Saatlerce başından ayrılmadığımız günler oldu. Bu hastalıkta pozisyonlar çok önemliydi, pozisyonları verirken kalbi mi duracak diye endişe ettiğimiz zamanlar oldu. 15 günün sonunda o hastayı solunum cihazından ayırıp servise çıkartmak bizim için büyük bir moral kaynağı oldu.”

“Kızlarımın kolları açık bir gün boyunca bekledikleri günü unutamıyorum”

İki kızı olduğunu sözlerine ekleyen Kavas, ailesi içerisinde Kovid-19 nedeniyle ek önlemler almak zorunda kaldıklarını kaydetti.

Kavas, “Diğer sağlık çalışanları gibi biz de ailelerimizde önlemler aldık. Kimimiz evine gidemedi, kimisi farklı alanlarda yaşamaya devam etti. Benim öyle bir seçeneğim olmadı, ben evime gitmek durumundaydım. Eve girerken duş almanız, hijyeni sağlamanız gerekiyor. İlk başlarda kızlarım kapıyı koşarak açıyorlardı. Sarılmak istiyorlardı, siz sarılamıyorsunuz o sırada. Hemen babaları geliyor, müdahale ediyor. Kızlarımın kolları açık bir gün boyunca antrede beni bekledikleri günü unutamıyorum. Biz bunları yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Kızlarım şimdi alıştılar, koşup sarılmıyorlar.” diye konuştu.

Ayşe Duygu Kavas, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yeni normalimiz var artık. Herkes yaşamında değişiklikler yapmak zorunda. Sosyal mesafeyi nasıl koruyacağını, nasıl maske takacağını, nasıl hijyen sağlayacağını planlamak zorunda. Eğer biz bunu başarabilirsek, bununla daha kolay savaşabileceğiz. Bu bir savaş aslında ve bu savaş sadece sağlıkçılar arasında değil, bütün topluma yayılması gereken bir savaş.”

Galatasaray İskoçya’da tur arayacak

GalatasarayUEFA Avrupa Ligplay-off turu maçında yarın deplasmanda İskoçya’nın Rangers takımıyla karşı karşıya gelecek.

Glasgow kentindeki Ibrox Stadı’nda oynanacak maç TSİ 21.45’te başlayacak. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle seyircisiz oynanacak müsabaka, Teve2’den şifresiz olarak yayımlanacak.

Süper Lig‘de geçen sezonu 6. bitiren Galatasaray, ikinci Trabzonspor’un Avrupa kupalarından men edilmesiyle UEFA Avrupa Ligi’ne 2. Eleme Turu’ndan dahil oldu. Bu organizasyondaki ilk maçında Azerbaycan’ın Neftçi takımıyla eşleşen sarı-kırmızılı takım, aldığı 3-1’lik galibiyetle tur atlayan taraf oldu. Üçüncü eleme turunda Hırvatistan’ın Hajduk Split takımını ağırlayan Galatasaray, rakibini 2-0 yenerek organizasyon dışına itti.

Galatasaray gibi UEFA Avrupa Ligi’ne 2. eleme turundan dahil olan Rangers ise bu turda Cebelitarık temsilcisi Lincoln Red Imps’i 5-0, üçüncü eleme turunda ise Hollanda’nın Willem II ekibini 4-0 yenerek play-off turuna geldi.

Letonyalı hakem yönetecek

Karşılaşmada Letonya Futbol Federasyonundan hakem Andris Treimanis düdük çalacak.

Haralds Gudermanis ve Aleksejs Spasjonnikovs’ın yardımcı hakemlik görevini üstleneceği maçın dördüncü hakemi ise Aleksandrs Golubevs olacak.

Kazanan taraf gruplara kalacak

Rangers-Galatasaray maçını kazanan takım, adını gruplara yazdıracak.

Koronavirüs salgını nedeniyle UEFA’nın aldığı karar gereği bu sezon eleme turları tek maç üzerinden oynanıyor. Rövanş karşılaşması olmayacağı için yarınki müsabakayı alan ekip, 2020-2021 sezonunda gruplarda mücadele etme hakkı kazanacak.

Arda Turan forma giyemeyecek

Sarı-kırmızılı takımın kaptanı Arda Turan, Rangers karşısında sahaya çıkamayacak.

Karşılaşma öncesinde uygulanan standart Kovid-19 PCR testi negatif çıkan, çekilen akciğer tomografisi temiz olan Arda, gribal enfeksiyon ve yüksek ateş nedeniyle İskoçya’ya götürülmeyecek.

Sarı-kırmızılı takımda ayrıca sakatlıkları bulunan Fernando Muslera, Marcelo Saracchi, Emre Akbaba’nın yanı sıra Şener Özbayraklı, Kerem Aktürkoğlu, Valentine Ozornwafor ve Jesse Sekidika UEFA’ya bildirilen kadroda yer almıyor.

İki takım da sezona iyi başladı

Galatasaray ile Rangers, 2020-2021 sezonuna iyi bir başlangıç yaptı.

Geçen sezon koronavirüs salgını sonrasında devam eden Süper Lig’i istediği gibi bitiremeyen sarı-kırmızılı takım, bu sezon farklı bir görüntü çiziyor.

Teknik direktör Fatih Terim’in öğrencileri, bu sezon çıktığı 5 resmi maçta 4 galibiyet, 1 beraberlik aldı. Galatasaray, Süper Lig’de Gaziantep FK’yi 3-1, son şampiyon Medipol Başakşehir’i ise 2-0 mağlup ederken, derbide Fenerbahçe ile 0-0 berabere kaldı. Sarı-kırmızılılar, UEFA Avrupa Ligi 2. Eleme Turu’nda Azerbaycan temsilcisi Neftçi’yi 3-1, üçüncü eleme turunda de Hırvatistan takımı Hajduk Split’i 2-0 yendi.

Bu sezonki resmi maçlarda 10 gol atan Galatasaray, kalesinde ise sadece 2 gol gördü.

Ünlü eski İngiliz futbolcu Steven Gerrard’ın çalıştırdığı Rangers da sezona iyi bir giriş yaptı. Dokuzuncu haftası geride kalan İskoçya Ligi’nde 7 galibiyet, 2 beraberlik elde eden ve yenilgi yüzü görmeyen Glasgow temsilcisi, bu karşılaşmalarda 22 gol atarken kalesinde 3 gol gördü. UEFA Avrupa Ligi’nde ise çıktığı 2 maçı da kazanan Rangers, 9 gol atarken kalesini de gole kapattı.

Galatasaray’ın kadrosu belli oldu

Kulüpten yapılan açıklamaya göre, idman öncesinde teknik direktör Fatih Terim ile bir futbolcu, TSİ 20.00’de statta yer alan medya merkezinde on-line bir platform üzerinden düzenlenecek basın toplantısına katılacak.

Öte yandan Galatasaray’da UEFA’ya bildirilen kadroda yer almayan Jesse Sekidika, bu maç öncesinde listeye dahil edildi.

Sarı-kırmızılı takımın Rangers maçı kamp kadrosunda şu oyuncular yer alıyor:

Omar Elabdellaoui, Taylan Antalyalı, Ryan Babel, Radamel Falcao, Younes Belhanda, Peter Etebo, Martin Linnes, Ryan Donk, Ömer Bayram, Emre Taşdemir, Christian Luyindama, Okan Kocuk, Marcao Teixeira, Emre Kılınç, Jesse Sekidika, Sofiane Feghouli, Mbaye Diagne, Fatih Öztürk.

Galatasaray, İskoçya’ya gitti

Takım otobüsüyle İstanbul Havalimanı’na gelen Galatasaray kafilesi, VİP bölümünden pasaport kontrolüne geçti.

Teknik Direktör Fatih Terim ve takım oyuncularından oluşan kafile, daha sonra özel bir uçakla İskoçya’ya hareket etti.

Ermenistan saldırgan politikalarının bedelini ödüyor

Ermenistan ordusunun 27 Eylül sabahı gerçekleştirdiği provokasyon bu kez Azerbaycan’ın daha kapsamlı karşılık vermesine ve yıllardır Ermenistan işgali altında bulunan topraklarını kurtarmak için karşı saldırı başlatmasına neden oldu.

30 Eylül sabahı itibarıyla Azerbaycan çok yüksek ve stratejik öneme sahip dağlık bölgeler de dahil olmak üzere 1994 ateşkesine kadarki süreçte Ermenistan tarafından işgal edilmiş topraklarının önemli bir kısmını işgalden kurtardı. Resmi rakamlar gerçeği tam yansıtmasa da her iki tarafın ciddi askeri kayıplar verdiği ifade ediliyor ama özellikle Ermenistan’ın çok ciddi -devam ederse toplumsal infiale neden olacak kadar- askeri kayıplar verdiği bu ülkenin sosyal medyasındaki görüntülerden ve Azerbaycan Savunma Bakanlığı’nın paylaştığı resmi görüntülü haberlerden de belli oluyor. Bu arada Ermenistan Azerbaycan’ın ilerleyişini durdurmak için sivilleri hedef almayı deniyor. Ermenistan ordusunun sadece Azerbaycan’a ait sivil yerleşim yerlerine yönelik saldırıları sonucunda 12 sivil hayatını kaybetti, 35 sivil ise yaralandı.  

Savaşın yeniden başlaması üzerine Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev 27 Eylül’de önce ulusa sesleniş konuşması yaptı, ardından Güvenlik Konseyi’ni topladı. Çok sayıda yabancı ülke her iki tarafa ateşkes çağrısı yaptı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres başta olmak üzere uluslararası kurumlar ve yetkilileri, yabancı devlet ve hükümet başkanları her iki ülke liderleriyle yaptıkları görüşmelerde sorunu barışçıl yollarla çözme çağrısı yaptılar. Türkiye Azerbaycan’ı tam ve açık bir biçimde destekleyerek bunun hem kardeşlikten, bir millet-iki devlet olmaktan; hem de uluslararası hukukun temel ilkelerinin yerine getirilmesine yönelik beklentiden kaynaklandığını ifade etti.

29 Eylül’de toplanan BM Güvenlik Konseyi de tarafları acilen çatışmaları durdurmaya ve sorunu barışçıl yollarla çözmeye davet etti.

Savaşın yeniden başlaması sürpriz mi?

1994 yılında imzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen aradan geçen süre zarfında bölgede ateş hiç kesilmedi. Hatta gerilim, Eylül 2009’da, 2010 yazında ve Şubat 2017’de küçük çaplı çatışmalara, Nisan 2016’da ve Temmuz 2020’de 4 gün süren savaşlara kadar vardı. Ama hepsinde çatışmaların kapsamının ve süresinin artması sürpriz olarak görülmüştü. Belki ilk kez bu kadar geniş çaplı bir çatışmanın başlaması neredeyse kimse için sürpriz olmadı. Bunun da çok sayıda nedeni vardı.

Ermenistan 1980’lerin ikinci yarısından itibaren Azerbaycan’a yönelik toprak iddialarını artırmış, uluslararası hukuka, Sovyet yasalarına aykırı kararlar almıştı. 1990’ların başından itibaren dış destekle Azerbaycan topraklarını işgal etmeye başlamıştı. BM Güvenlik Konseyi’nin ve diğer uluslararası kuruluşların Ermenistan’ın Azerbaycan toprakları üzerindeki işgalini hemen ve koşulsuz olarak sona erdirmesi gerektiğini ifade eden kararlarını yıllardır uygulamıyordu. Tam aksine Ermenistan, Azerbaycan’a provokasyonlar yapmaya devam ediyordu. Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ulusa sesleniş konuşmasında, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’le görüşmesinde ve en son 29 Eylül akşamı Rus devlet televizyonuna yaptığı açıklamada savaşın başlamasının gerekçelerini ayrıntılı bir biçimde anlattı.  

Bilindiği üzere savaşın ilk aşamasında daha hazırlıklı olan (ASALA terör örgütünün deneyimli kadrolarına, ayrıca askeri, ekonomik ve diplomatik açından çok ciddi dış desteğe sahip olan) Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’lik kısmını işgal etmiş, Azerbaycan topraklarında katliamlar ve soykırım gerçekleştirmiş, yaklaşık 1 milyon kişiyi mülteci durumuna düşürmüştü. Ermenistan ayrıca BM Güvenlik Konseyi ve diğer uluslararası kuruluşların işgali kınayan, işgalin bir an evvel, kayıtsız şartsız sona erdirilmesini isteyen kararlarına hiçbir zaman uymadı. Ermenistan büyük kapsamlı işgal ve yeni saldırı ihtimaliyle Azerbaycan’ı baskı altında tutacağına, Azerbaycan’ın topraklarını kurtarma girişimlerini ise Rusya’nın askeri desteğiyle önleyebileceğine inanıyor. Nitekim Ermenistan yetkilileri son Temmuz 2020 çatışmaları dahil olmak üzere her vesileyle bunu ifade etmişlerdir.

Azerbaycan açısından topraklarının (eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi ve çevresindeki 7 rayonun) Ermenistan işgali altında kalması hem uluslararası hukuka aykırı hem de iki ülkenin mevcut askeri, diplomatik, ekonomik ve diğer kapasitelerine uygun değil. Yani, Azerbaycan uygun gördüğü zamanda BM Sözleşmesi’nin 51. maddesine dayanarak meşru müdafaa hakkı çerçevesinde topraklarını Ermenistan işgalinden kurtarma hakkına ve kapasitesine sahip. Ermenistan bu gidişatı kendisi açısından çok riskli görmüş ve Azerbaycan’ın artan kapasitesinin Rusya’nın da yer alacağı bir savaşla sınırlanmasını sağlamak için (Gürcistan ve Ukrayna örneklerinde olduğu gibi) Azerbaycan’ı sürekli olarak tahrik etmeye çalışmıştır.

İlham Aliyev’in 29 Eylül’de ısrarla vurguladığı üzere Ermenistan’ın yeni yönetimi de farklı davranmamış ilk başta dünyaya “barışçıl bir görüntü” vermeye çalışmasına rağmen provokasyonlarını artırmış, çatışmaların coğrafyasını değiştirmeye, sivilleri yeniden hedef almaya, işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarında yasadışı iskanı sürdürmeye başlamış, “Şuşa’da yemin töreni”, “Şuşa’yı başkent yapma” ve benzer kışkırtıcı adımlar atmıştır.

Sadece Temmuz 2020’deki çatışmaların ardından Rusya ve diğer bazı ülkelerden Ermenistan’a 500 bin tondan daha fazla askeri mühimmat, ayrıca Orta Doğu’dan yaklaşık 300 PKK/YPG üyesi terörist taşındığı resmi kaynaklarca açıklandı. Bu bilgiler askeri mühimmatın ve teröristlerin geçtiği ülkeler tarafından da onaylandı. En son 25 Eylül’de BM Genel Kurulu’na seslenirken İlham Aliyev, Ermenistan’ın dış askeri destekle büyük bir provokasyona daha hazırlandığı konusunda uyarıda bulunmuş, uluslararası kuruluşları bunu önlemeye davet etmişti. Fakat Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu Eşbaşkanları başta olmak üzere arabulucular ve uluslararası kuruluşlar etkili adımlar atmadı ve sonuç olarak savaşın başlaması sürpriz olmadı.

Ermenistan’ın iddiaları ve gerçekler

Yıllardır uluslararası hukukun temel ilkelerini çiğneyen, uluslararası kuruluşların kararlarını uygulamayan, AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanları başta olmak üzere arabulucuların çözüm önerilerini sürekli reddeden Ermenistan, Azerbaycan’ın kendi topraklarını işgalden kurtarma girişimleri karşısında tutunamayınca çeşitli iddialar ortaya atmaya başladı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 29 Eylül’de Rus devlet televizyonuna yaptığı açıklamasında “Türk savaş uçaklarının savaşa katıldığını Ermenistan uçaklarını düşürdüğünü” ve Azerbaycan’ın bölgeye güya “cihatçılar” taşıdığını iddia etti. Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev Türkiye’nin Azerbaycan’a desteğinin diplomatik ve manevi olduğunu, bundan memnuniyet duyduklarını ve Türkiye’ye müteşekkir olduklarını ifade ederek Ermenistan’ın iddialarını iki temel argümanla reddetti: 1. Azerbaycan’ın askeri kapasitesi (asker sayısı ve askeri altyapısı) Ermenistan ile kıyaslanamayacak kadar çok güçlüdür ve topraklarımızı Ermenistan işgalinden kurtarmak için herhangi dış desteğe ihtiyacımız yok; 2. Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde Ermenistan tarafının iddia ettiği hususları saklamak çok zor ve iddia tarafının iddiasının bu konularda ispat edilmesi kolaydır. Ama ortada herhangi bir delil yok; sadece temelsiz iddialar var.

Ermenistan’ın başvurduğu bir diğer yöntem ise işgalden önce 1 milyona yakın Azerbaycanlı mültecinin yaşadığı yerlerde mevzilenmiş Ermenistan ordusunun zorla bölgeye Ermeni sivil nüfus yerleştirmesi, ayrıca diğer bölgelerde askeri birliklerini sivil yerleşim birimlerinin içine mevzilendirmesi böylece Azerbaycan ordusunu operasyon yaparken zor durumda bırakmaya çalışmasıdır. Şu anda Azerbaycan birliklerinin toprakları Ermenistan işgalinden kurtarırken arzu edildiği kadar hızlı hareket edememesinin temel nedenlerinden biri de budur.

Kafkasya’da barış nasıl sağlanır?

Ermenistan daha Sovyetlerin dağılma sürecinde komşularına yönelik saldırgan politika izlemek yerine barış içinde bir arada yaşamayı tercih etmiş olsaydı, geride kalan zaman içerisinde Kafkasya’da savaşlar için kullanılan bu kadar büyük kaynak Kafkasya’nın refahı için fazlasıyla yeterli olacaktı. Azerbaycan ile savaşmayan, Türkiye’ye yönelik saldırgan dil kullanmayan, Gürcistan içerisindeki azınlığı tahrik etmeyen bir Ermenistan’dan bahsediyoruz. Ama daha SSCB dağılmadan önce, 1 Aralık 1989’da Ermenistan parlamentosu Azerbaycan topraklarının bir kısmının -eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin- Ermenistan’la birleştirilmesine ilişkin karar aldı. Bu karar hem Ermenistan ve Azerbaycan anayasalarına hem de dönemin Sovyet Anayasasına ve diğer yasalara aykırıydı. 1990’ların başında Güney Kafkasya ülkeleri bağımsızlıklarına kavuştuğunda bölgeyi ziyaret eden Türk diplomatlar yeni cumhuriyetlerin uluslararası hukuka bağlı kalarak geleceklerini daha olumlu şekilde inşa edebileceklerine ilişkin görüşlerini ve desteklerini ifade ettiler. Ama Ermenistan sürekli olarak komşularına yönelik saldırgan politikalar izledi. Azerbaycan topraklarına yönelik saldırılarına başladıktan sonra bölgede barışın tesis edilmesi için çok sayıda fırsat çıktı. 1991 yılında Boris Yeltsin ve Nursultan Nazarbayev’in ortak girişimi, 1992 yılındaki İran’ın arabuluculukları, Minsk süreci, 1997 yılında taraflara sunulan aşamalı çözüm, 1999 AGİT İstanbul Zirvesi ve benzer girişimler her defasında Ermenistan’daki sözde bir iç gerginlik ya da yeni Azerbaycan topraklarının işgal edilmesi dolayısıyla sonuçsuz kaldı. 2008 Ağustos (Rusya-Gürcistan) ve Nisan 2016 (Ermenistan-Azerbaycan) savaşlarından sonra eşbaşkanlar güya statükodan rahatsız olmaları ve sorunu bir an evvel çözmek istemeleri nedeniyle masaya Yenilenmiş Madrid İlkeleri, Lavrov Planı gibi yeni planlar sundu. Fakat Ermenistan her defasında süreci sürüncemede bırakmayı tercih etti.

Azerbaycan 1990’larda “Ermenistan barışa yanaşırsa uluslararası projeler Ermenistan üzerinden gerçekleştirilebilir” dedi. 2000’lerde Ermenistan enerji sıkıntısı çektiğinde, “İşgalden vazgeçsin, enerji sorununu çözmesine yardım” dedi, Ermenistan yine yanaşmadı. Hem Ermenistan hem arabulucular adeta Azerbaycan’a sorunun tek çözüm yolunun askeri olabileceğini söylediler.

Bundan sonra temel temenni sorunun bir an evvel ve en az kayıpla, ama mutlaka uluslararası hukukun temel ilkeleri çerçevesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararları başta olmak üzere uluslararası kuruluşların soruna ilişkin kararları doğrultusunda çözümünün sağlanmasıdır. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün kayıtsız şartsız sağlanması, 1 milyon mültecinin yurtlarına geri dönmesi, etnik kökeni fark etmeksizin bölgedeki tüm nüfusun güvenliğinin ve temel haklarının sağlanması gerekiyor. Tüm bunlar sadece Azerbaycan’ın değil, Ermenistan’ın ve tüm bölgenin lehine olacaktır. Ermenistan ya kendi çıkarlarını dikkate alarak komşularına yönelik saldırgan politikalarından vazgeçip normal devlet olmaya çalışacak; ya da dış güçlerin kendisi için belirlediği, fakat kendi imkanlarının çok ötesinde olan hedeflere saplanarak sürekli dış desteğe muhtaç halde yaşayacak. Ama bu bile Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlama yönündeki hedefini değiştirmez; sadece Kafkasya’nın barış, işbirliği ve refah bölgesine dönüşmesi yönündeki çabalara zarar verir.

[Azerbaycan Devlet Gümrük Akademisi Daire Başkanı olan Araz Aslanlı aynı zamanda Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM) Başkanıdır]

Evlat nöbetine katılan anne Rahime Taşçı: Çocuğumu HDP’den istiyorum, geri getirsinler

Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan çocuklarına kavuşma ümidiyle HDP İl Başkanlığı binası önünde sürdürdükleri evlat nöbetine bir aile daha katıldı.

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin 3 Eylül 2019’da başlattığı oturma eylemi 394’üncü gününde sürüyor.

Kars’tan oğlu Faruk için gelen anne Rahime Taşçı da oturma eylemine dahil oldu.

Taşçı, 15 yaşındaki oğlu Faruk’un 7 yıl önce sabah evden çıktığını ve bir daha geri dönmediğini söyledi.

Oğlunun evin tek erkek çocuğu olduğunu ifade eden Taşçı, evladının sağ olup olmadığını dahi bilmediğini belirtti.

Taşçı, televizyonda HDP binası önünde eylem yapan anneleri gördükten sonra çocuğuna sesini duyurmak için eyleme katılmaya karar verdiğini dile getirerek, “Çocuğumu HDP’den istiyorum. Çocuğumu geri getirsinler.” dedi.

Oğluna seslenerek teslim olması çağrısında bulunan Taşçı, “Oğlum neredeysen geri gel. Babanı ve bizleri tek bırakma. Nerede olursan ol ben peşinden gelirim ve seni geri getiririm. Sadece bir telefon aç oğlum. 7 yıldır yoksun.” diye konuştu.

Hatay’dan gelerek oğlu İbrahim için eylem yapan anne Hatice Temur ise 18 çocuğun ailesine kavuştuğunu hatırlatarak, oğluna güvenlik güçlerine teslim olması çağrısı yaptı.

Ülke genelinde Kovid-19 tedbirleri denetlenecek

İçişleri Bakanlığı, yarın ülke genelinde tüm yaşam alanlarında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerinin denetleneceğini bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, 81 il valiliğine gönderilen “Kovid-19 tedbirleri denetimi” konulu genelgede, kontrollü sosyal hayat döneminde temizlik, maske ve mesafe kurallarının yanı sıra tüm iş kolları ve yaşam alanları için belirlenen tedbirlere/kurallara uyulması ve vali/kaymakamların koordinasyonunda sürdürülen denetim faaliyetlerinin salgınla mücadelede büyük önem taşıdığı ifade edildi.

Genelgede, farklı tarihlerde illere gönderilen genelgelerle “Sağlık Bakanlığı Salgın Çalışma ve Yönetim Rehberi” doğrultusunda hazırlanan formlar kullanılarak, süreklilik taşıyacak şekilde denetimler yapılması hususunda valiliklerin talimatlandırıldığı anımsatıldı.

Bu kapsamda, yarın tüm il ve ilçelerde bizzat vali, kaymakam, belediye başkanı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri ve personeli, köy/mahalle muhtarı, meslek odaları, genel kolluk birimleri (polis, jandarma, sahil güvenlik) ve özel kolluk görevlilerinin (zabıta, özel güvenlik gibi) katılımıyla oluşturulan ekipler tarafından “Sağlık İçin Hepimiz İçin” sloganıyla yaşamın tüm alanlarını kapsayacak şekilde genel denetim yapılacak.

Denetimler, vatandaşların yoğun bulunduğu başta şehiriçi ve şehirlerarası toplu ulaşım araçları, lokanta, kafe, restoran olmak üzere konaklama tesisi, alışveriş merkezi, pazar yeri, sosyete pazarı, kahvehane, kıraathane, çay bahçesi, nikah merasimi şeklinde yapılan düğün töreni, berber/kuaför/güzellik merkezi, internet kafe/salonu, elektronik oyun yeri, otogar, taksi ve taksi durağı, park/piknik alanı, lunapark/tematik park ve bilumum yaşam alanlarını (cadde, sokak ve plaj gibi) kapsayacak şekilde planlanacak.

Vatandaşların gün içerisinde toplu olarak bulundukları ana cadde, alışveriş yeri, park, bahçe, otogar gibi kalabalık yerlerde denetimler yoğunlaştırılacak.

Gece kulübü, pavyon, bar, birahane gibi daha önceki genelgelerle faaliyetlerine izin verilmeyen iş yerlerinin fiilen açık tutulup tutulmadıkları, 24.00’ten sonra müzik yayını yapılıp yapılmadığı ve şehirlerarası toplu ulaşımda Hayat Eve Sığar (HES) kodu zorunluluğuna uyulup uyulmadığı hususlarına ağırlık verilecek.

Denetim ekipleri, her bir iş kolu ya da mekanın uzmanlık bilgisini göz önünde bulundurarak ilgili kamu kurum ve kuruluşları (kolluk, yerel yönetimler, il/ilçe müdürlükleri gibi) köy/mahalle muhtarları ile meslek odalarının temsilcilerinden oluşacak şekilde belirlenecek.

Denetimlerde vatandaşların kalabalıklar halinde bir araya gelebildikleri etkinlik (nikah merasimi şeklindeki düğün, nikah, cenaze, taziye gibi) ve yerlerde (plaj, cadde, sokak, park alanı gibi) temizlik, maske ve fiziki mesafe kurallarına uyulup uyulmadığına özellikle dikkat edilecek.

Denetim faaliyetlerinin etkinliği ve görünürlüğü en üst seviyede tutulacak.

Denetimler sırasında, vatandaşları salgın konusunda bilinçlendirmeye yönelik faaliyetlere ağırlık verilecek.

Hemen giderilebilir nitelikte anlık uygulamalardan kaynaklı süreklilik taşımayan aykırılıklar için 1’inci ihlalde uyarı, 2’nci ihlalde idari para cezası, iş yeri, taksi ve toplu ulaşım araçları için 3’üncü ihlalde 1 gün, 4’üncü ihlalde 3 gün faaliyet durdurma cezası teklifleri mülki idare amirine iletilecek.

Halk sağlığı açısından ciddi anlamda risk oluşturan ve süreklilik oluşturan ya da kurallara/önlemlere aykırı davranışlarda ısrar edilen aykırılıklar için ise il ya da ilçe umumi hıfzıssıhha kurullarınca belirlenecek cezalar mülki idare amirlerince uygulanacak.

Vali ve kaymakamlar tarafından yerel yönetimler, genel kolluk kuvvetleri, kamu kurum ve kuruluşları, köy/mahalle muhtarları ile meslek odaları arasındaki koordinasyonun sağlanarak gerekli planlamalar yapılacak.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev: Ermenistan ordusu geri çekilirse çatışmalar durur

Aliyev, Ermenistan tarafından yapılan saldılar neticesinde yaralanan Azerbaycanlı askerleri hastanede ziyaret etti.

Ziyarette açıklamalarda bulunan Aliyev, “Ermenistan askerlerinin Azerbaycan topraklarında ne işi var? Ermenistan halkı evlatlarını Azerbaycan topraklarına göndermesin. Biz topraklarımızda savaşıyoruz. Bizim askerlerimiz kendi topraklarında şehit oluyorlar. Öz topraklarımızı kurtarıyoruz.” dedi.

Karabağ’da devam eden çatışmalarda, Azerbaycan ordusunun başarılı bir operasyon yürüttüğüne işaret eden Aliyev, “Stratejik tepeleri işgalcilerden kurtarıp, bir takım yerleşim birimlerini işgalden kurtarıp, uzun bir dönemden sonra bu topraklara girdik. Bu topraklarda bayrağımızı açtık. Artık bu topraklardan bizi kimse çıkaramaz.” diye konuştu.

Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tekrar sağlayacağını vurgulayan Aliyev, “Ermeni halkı bunu anlamalıdır. 30 yıla yakın başka bir ülkenin toprağını işgal etmek, oradaki bütün binaları, tarihi yerleri tahrip etmek, 1 milyondan fazla insanı kendi topraklarından kovmak, Azerbaycan halkına karşı soykırım yapmak, suç işlemek demektir. ” ifadelerini kullandı.

Aliyev, Karabağ’ın Azerbaycan’ın tarihi toprakları olduğunu anlatarak, “Azerbaycan halkı asırlar boyunca bu topraklarda yaşamıştır. Bugün işgal altında olan topraklar, bizim tarihi topraklarımızdır. Bizim işimiz hak işidir. Biz toprak bütünlüğümüzü tekrar sağlamak istiyoruz. Bu hakkımızdır, bunu gerçekleştirdik ve gerçekleştireceğiz.” dedi.

“Türkiye Azerbaycan’ın, Azerbaycan da Türkiye’nin yanındadır”

Ermenistan halkının, kendi yönetiminden hesap sorması gerektiğini vurgulayan Aliyev, “Ermenistan yönetimi sadece şahsi çıkarlarını gütmek için Azerbaycanlılara karşı soykırım yaptı ve topraklarını işgal altında tutuyor. Eminim ki Ermeni halkı benim bu sözlerimi düzgün anlayacak. Bizim Ermenistan halkıyla sorunumuz yoktur.” diye konuştu.

Aliyev, Ermenistan’ın işgal politikasını sonlandırması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Bizim davamız hak davasıdır. Biz haklıyız. Tarihsel açıdan, uluslararası hukuk açısından biz haklıyız. Azerbaycan’ın tek koşulu Ermenistan ordusunun geri çekilmesidir. Eğer geri çekilirlerse çatışmalar durur. Ancak ben, eğer müzakereler yoluyla bu iş çözülmezse, askeri yolla bu sorunu çözmek için Azerbaycan’ın tüm haklarının bulunduğunu söylemiştim. Bu hakkı bize Azerbaycan halkı ve uluslararası hukuk vermektedir.”

Aliyev, Türkiye’ye de bu süreçte verdiği destek nedeniyle minnettar olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Türkiye’den de çok sayıda destek mesajı alıyoruz. Türk kardeşlerimiz, mesajlarında bizimle beraber olduklarını söylüyorlar. Bu haklı davada, bizimle birlikte savaşmak hakkında isteklerini ifade ediyorlar. Buna teşekkür ediyorum ancak buna ihtiyacımız yok. Azerbaycan güçlü bir orduya sahiptir. Kardeş Türkiye’ye ve kardeşim Recep Tayyip Erdoğan’a, onun ısrarlı ve kardeşlik duruşu için Azerbaycan halkı adına derin teşekkürlerimi iletiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın net duruşu gösteriyor ki Azerbaycan yalnız değildir. Türkiye, Azerbaycan’ın yanındadır ve Azerbaycan da Türkiye’nin yanındadır.”

Ermenistan’ın yeni saldırılar hazırlığında olduğunun altını çizen Aliyev, “Bizim yerleşim bölgelerimizi yeniden ateş altına almak istiyorlar ve buna devam ediyorlar. Her gün sivil kayıplarımız artıyor. Biz sivil halka hiç saldırmadık. Karşı saldırı başlar başlamaz, Ermenistan’ın sivil halkına yönelik hiçbir adım atılmaması emrini verdim.” dedi.

Askeri öğrencileri ‘şok mangasıyla’ okuldan attıran FETÖ’cü üsteğmene işkenceden hapis

Fetullahçı Terör Örgütü’nden (FETÖ) olmayan askeri öğrencilerin “şok mangası” yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden olan eski üsteğmen Ayhan Yeşilkaya’nın yargılandığı davada hüküm açıklandı. 

Eski Kara Harp Okulu takım komutanı Yeşilkaya, Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasına, tutuklu bulunduğu Kahramanmaraş’tan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.

Taraf avukatları ve müştekiler ise duruşma salonunda hazır bulundu.

Mahkeme Başkanı, önceki celsede savcının sunduğu esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapması için Yeşilkaya’ya söz verdi.

Mütalaada, “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “işkence” suçlarından cezalandırılmasının talep edildiğini aktaran Yeşilkaya, söz konusu suçları işlediğine dair dosyada somut delil olmadığını, işkence yaptığına yönelik müşteki beyanlarının ise gerçeği yansıtmadığını iddia etti.

Suçsuz olduğunu savunan Yeşilkaya beraatini istedi. 

Sanık avukatının da beyanının alınmasının ardından mahkeme kararını açıkladı. 

Buna göre sanık Yeşilkaya, “silahlı terör örgütüne üyelikten” 10 yıl, 8 müştekiye yönelik “işkence” suçundan ise 32 yıl 16 ay hapis cezasına mahkum edildi. 

Toplam 42 yıl 16 ay hapis cezası verilen Yeşilkaya’nın hükümle birlikte tutukluluğunun devamı kararlaştırıldı.

MSB, Ermenistan resmi hesaplarındaki ‘Türk uçakları ve SİHA’ iddialarını yalanladı

Milli Savunma Bakanlığınca (MSB), Ermenistan resmi hesaplarından Türk uçak ve SİHA’larının kendilerine karşı kullanıldığına dair kanıta dayanmayan yalan iddialarda bulunulduğu belirtilerek, “Bunlar Ermenistan’ın karşısında Türkiye’nin olduğu algısı yaratarak, arkasındaki desteği arttırma maksatlı kara propagandasından başka bir şey değildir.” ifadesi kullanıldı.

MSB’den yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Ermenistan resmi hesaplarından kendisine karşı Türk uçaklarının ve İHA/SİHA’larının kullanıldığına dair hiçbir kanıta dayanmayan yalan iddialarda bulunulmaktadır. Bunlar Ermenistan’ın karşısında Türkiye’nin olduğu algısı yaratarak, arkasındaki desteği arttırma maksatlı kara propagandasından başka bir şey değildir.”

Bu iddiaların kendi destekçileri hariç kimse tarafından ciddiye alınmadığı vurgulanan açıklamada, “Diğer taraftan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, kendi başına zaferi elde edebilecek imkan ve kabiliyete, işgal altındaki öz topraklarını kurtaracak azim ve kararlılığa sahip olduğunu geçtiğimiz birkaç günde tüm dünyaya göstermiştir.” değerlendirmesi yapıldı.