CAS, Trabzonspor’un itirazını reddetti

Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) Trabzonspor Kulübünün, Avrupa kupalarından 1 yıl men edilmesi kararına ilişkin itirazını reddetti.

CAS’tan yapılan açıklamada, Trabzonspor’un UEFA’nın verdiği 1 yıl Avrupa’dan men cezasına yaptığı itirazın reddedildiği duyuruldu.

Açıklamada, Trabzonspor’un 2019 mali yılında gerekliliklerini yerine getiremediği belirtildi. 

UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu, finansal yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle 2020-2021 veya 2021-2022 sezonlarının birinde bordo-mavili kulübün, UEFA kupalarına katılmaya hak kazanması durumunda 1 yıl men edileceğini açıklamış, Trabzonspor Kulübü ise CAS’a itiraz etmişti.

CAS’ın bu kararının ardından Trabzonspor gelecek sezon Avrupa kupalarında yer alamayacak.

MİT’ten PKK’ya darbe

Milli İstihbarat Teşkilatı‘nın (MİT) yürüttüğü istihbari faaliyetler neticesinde, 4 PKK/KCK terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi.

Alınan bilgiye göre, MİT, yürüttüğü istihbari faaliyetler neticesinde bugün öğleden sonra Gabar kırsalında terör örgütü PKK/KCK mensubu 4 teröristi etkisiz hale getirdi.

Türkiye’den, Avrupa kupalarına katılacak takımlar belli oldu

Süper Lig’den 2020-2021 sezonunda Türkiye adına Avrupa’da boy gösterecek ekipler belli oldu.
Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesinin (CAS) Trabzonspor’un, Avrupa kupalarından 1 yıl men edilmesi kararına ilişkin itirazını reddetmesinin ardından, Türkiye adına Avrupa’da yarışacak takımlar netlik kazandı.
Alınan karara göre Süper Lig’de sezonu 2. sırada bitiren ve Ziraat Türkiye Kupası’nı kazanan Trabzonspor, Avrupa’da önümüzdeki sezon yer alamayacak.
Bu durumda, Süper Lig’de sezonu şampiyon tamamlayarak UEFA Şampiyonlar Ligi gruplarına doğrudan katılma hakkı elde eden Medipol Başakşehir’in yanı sıra ligi 3. sırada tamamlayan Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde mücadele edecek.
Demir Grup Sivaspor, UEFA gruplarındaTrabzonspor’un Avrupa kupalarından 1 sezon men cezası almasının ardından Demir Grup Sivasspor’un UEFA Avrupa Ligi’ne direkt katılması kesinleşti.
Ligde sezonu Beşiktaş’ın ardından 4. sırada tamamlayan ve normal şartlarda UEFA Avrupa Ligi’nde ön eleme oynayacak olan Sivas ekibi, kararın ardından gruplara kalma hakkı kazandı.
Aytemiz Alanyaspor’un yanı sıra Galatasaray da Avrupa’ya gidecek
Süper Lig’de sezonu 5. ve 6. sıradan bitiren Aytemiz Alanyaspor ile Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi’nde ön eleme oynayacak.
Trabzonspor’un Avrupa’dan men cezası alması üzerine ligden UEFA Avrupa Ligi’ne 3 takım gidecek.
Bu durumda ligi 6. sırada bitiren Galatasaray, Avrupa kupalarına katılma hakkı kazandı.

Bakan Akar: Türk ve İslami değerlere karşı saldırıları nefretle kınıyoruz

Bakan Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Bakan Yardımcılarının yanı sıra şehit yakınları ve gazilerin de katıldığı törende sözlerine, tüm personelin Kurban Bayramı’nı kutlayarak başladı. 

Karada, denizde, havada başta FETÖ, PKK/YPG, DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadelenin kararlılıkla sürdürdüğünü vurgulayan Akar, her türlü tehdit ve tehlikeye karşı gece-gündüz demeden yapılması gereken ne varsa yerine getirdiklerini bildirdi.

Ülkenin ve milletin egemenlik, bağımsızlık ve güvenliği için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda mücadelenin, ‘Ölürsem şehit, kalırsam gazi’ anlayışıyla kararlılıkla devam ettiğini söyleyen Akar, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki faaliyetlerin büyük bir fedakarlık ve kahramanlıkla yerine getirildiğini belirtti. Akar, şöyle devam etti:

“Suriye’nin, Irak’ın kuzeyindeki yaptığımız operasyonel faaliyetlerimizin yanı sıra oradaki arkadaşlarımız aynı zamanda büyük insanlık faaliyetlerini de yerine getiriyor. Yüzlerce okulda binlerce öğrenci orada eğitimlerine devam ediyor. Silahlı Kuvvetlerimiz elinden gelen desteği, ilgili kurum ve kuruluşlar ve bakanlıklarla koordineli şekilde sağlamak suretiyle oradaki bölge halkına sağlık desteği de sağladı. Elektrik, yol, su konularındaki sıkıntıların aşılmasında da yine Silahlı Kuvvetler mensuplarımız ellerinden gelen gayreti gösterdiler, gösteriyorlar.”

Libya’daki gelişmeler

“500 yıldan beri beraber olduğumuz Libyalı kardeşlerimizle iş birliğimizi sürdürmekteyiz.” diyen Akar, “Libya Libyalılarındır” anlayışıyla hareket ettiklerini dile getirdi.

Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerektiğini vurgulayan Akar, “Ateşkesi, istikrarı, siyasi, toprak bütünlüğü sağlanmış bir Libya hepimizin amacı. Bu konuda elimizden geldiğince Libyalı kardeşlerimize yardım etmeye çalışıyoruz. Libya bizim denizden komşumuz. 500 yıl birlikte yaşadığımız, ortak değerlerimiz, tarihimiz olan bir milletten bahsediyoruz. Dolayısıyla onlara ilgisiz kalamazdık, kalmadık.” ifadelerini kullandı.

Akar, Libya’daki çalışmaların BM tarafından tanınan meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde yerine getirildiğine dikkati çekerek şöyle konuştu:

“Biz bu çerçevede orada askeri eğitim, iş birliği, danışmanlık ve yardım çerçevesinde bulunuyoruz. Oradaki arkadaşlarımız da büyük bir kahramanlık, fedakarlık ve akılla oradaki faaliyetlere önemli katkılar sağlıyorlar. Daha önce darbeci Hafter grubu Trablus’u düşürmeye çok yaklaşmışken askeri eğitim, iş birliği, danışmanlık konularında karada, denizde, havada yaptırılan yardım ve desteklerle oradaki dengeler değişti. Şu anda orada kısmi de olsa bir rahatlama var. Bu rahatlamanın, ateşkesin sürekli olmasına gayret gösteriyoruz. Böylece istikrarın sağlanması için elimizden gelen gayreti gösterdik, göstermeye devam ediyoruz.”

“Provokatif olaylar bir an önce önlenmeli”

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin ibadete açılmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Akar, şunları kaydetti:

“Son zamanlarda Türk ve İslami değerlere karşı birtakım saldırılar başladı. Bayrak yakma gibi son derece çirkin faaliyetler yürütülüyor. Bunların hepsini şiddetle, nefretle kınıyoruz. Bunlar acizlikten meydana gelen olaylar. Gerginliğin tırmandırılmaması için bu provokatif olayların bir an önce durdurulması, önlenmesi lazım. Ayasofya Camisi’nin açılması da tamamen Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenlik hakkıdır. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumları dışında hiç kimsenin söz söylemeye hakkı yoktur. Herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı kararlara saygı duymak durumundadır.”

Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, aklın ve bilimin ışığında, Anayasa çerçevesinde yasalar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda kendisine verilen görevleri yapabilmek için milletinin emrinde, görevinin başında olduğunu belirterek, “Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu istikamette yürüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri sadece kendisi, ülkesi, milletiyle ilgili değil ayrıca içinde bulunduğu ittifaklarla ilgili NATO, BM, AB, AGİT dahil diğer ikili anlaşmalar çerçevesinde kendisine verilen görevleri büyük bir başarıyla, fedakarlıkla yerine getirdi, getirmeye devam ediyor.” dedi.

Sözlerinin sonunda, ülkenin birliği, bütünlüğü ve güvenliği için karada, denizde ve havada faaliyetlerini yoğun şekilde sürdüren silah ve mesai arkadaşlarının Kurban Bayramı’nı kutlayan Bakan Akar, “Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifa diliyorum. Bugünlere gelmemizdeki büyük fedakarlık ve katkılarından dolayı minnet ve şükranlarımı sunuyorum.” diye konuştu.

Süper Lig’de küme düşme kalktı, 2020-2021 sezonu 21 takımla oynanacak

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem KasapoğluTürkiye Futbol Federasyonunun (TFF) Riva’daki merkezinde gerçekleştirdiği yönetim kurulu toplantısına katıldı. Toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Kasapoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilediği alanlardan birinin de spor olduğunu belirterek, şöyle konuştu.

“Bu sürecin etkilediği alanlardan biri de spor. Organizasyonların ertelendiği bir süreçle karşı karşıya kaldık. Federasyon yönetimi ve paydaşların iş birliği sayesinde bu süreci bitirme noktasına geldik. Fedakarlık ortaya koyan ve başarıyla sonuçlandıran federasyon yönetimini ve herkesi kutluyorum. Her gün zirveye oynama iddiasıyla her alanda geliştireceğimiz projelerimiz var. Cumhurbaşkanımızın sporcuyu değerli gören anlayışıyla 18 yılda gelinen nokta çok önemli. Bu salgın süreci başından beri spor camiası olarak fırsata dönüştürme niyetimiz olduğunu ortaya koyduk. Bunu fırsata dönüştürme noktasında avantaj yakaladık. Federasyonumuzun ev sahipliğindeki toplantıda, Süper Lig’den amatörlere kadar tüm paydaşların yarınlarını kurtarmak ve vizyonlarını geliştirmek ve iddiasını daha güçlü ortaya koyma adına önemli kararlar alındı. Hayırlar getirmesini diliyorum.”

Kulüpler Birliği Vakfının ligden düşmenin kaldırılması yönündeki tavsiye kararının kendisini duygulandırdığını söyleyen Kasapoğlu, şunları aktardı: 

“Dün Kulüpler Birliği Vakfı bir toplantı gerçekleştirdi. Duygulandıran ve mutlu kılan bir tablo söz konusuydu. Kulüplerin dayanışma ruhu sporda ve her alanda birlik beraberliğini ortaya koydu. ‘Düşenin dostu olmaz’ anlayışını elinin tersiyle iten kulüplerimizi kutluyorum. Federasyonumuzun hayranlıkla izlemiş olduğu kararlarla Türk sporunun yarınları için rekabeti ortaya koyma adına yeni yetenekleri Türk sporuna kazandırma adına hayırlı olacaktır. BAL Ligi’ndeki kulüplerimizin de bir üst lige çıkması noktasındaki kararları, illerimize, ilçemize hayırlar getirmesini diliyorum.”

Nihat Özdemir: “Düşme olmayacaktır”

Kasapoğlu’nun ardından söz alan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, Kulüpler Birliği Vakfının aldığı tavsiye kararını yönetim kurulu toplantısında değerlendirdiklerini belirterek, şunları kaydetti: 

“Kulüpler Birliği Vakfı dün bir toplantı yaptı. Bu toplantı sonunda Başkan Sepil, 18 Süper Lig ve Süper Lig’e yeni çıkan 2 kulübün temsilcileriyle Süper Lig 2019-2020 sezonunda ligden düşmenin kaldırılmasına yönelik tavsiye kararı aldıklarını açıkladı. Sayın Sepil, tavsiye kararlarını yazılı bir dilekçeyle yönetim kurulumuza sunmuştur. Liglerimizi başlatmadan önce puan sıralamasındaki son 7 takımımız da aynı talepte bulunmuştu. Yönetim kurulu arkadaşlarımızla aldığımız karar ligleri oynatarak tamamlamak ve kalan 8 haftada haksız bir rekabete yol açmamaktı. Süper Lig’i tamamladık. Kulüplerimizin pandemi sürecindeki iyi niyeti ve fedakarlığını yinelemek isterim. Süper Lig, TFF 1. Lig, 2. Lig ve 3. Lig’deki teknik direktörlere, futbolculara bir kez daha teşekkür ediyorum. Kulüpler Birliği’nin ligden düşmenin kaldırılmasına yönelik ortak talebini bugün değerlendirdik. Pandemi süreci ve sonrasındaki etkilerini detaylarıyla konuştuk. Yönetim Kurulu oy birliği ile alınan karara göre Süper Lig, TFF 1. Lig, TFF 2. Lig ve TFF 3. Lig’de 2019-2020 sezonunda düşme olmayacaktır. Süper Lig 2020-2021 sezonunda 21 takımla oynanacaktır. Sezon sonunda 4 takım ligden düşecek ve şimdilik olmak kaydıyla 2021-2022 sezonundan itibaren 20 takım ile oynanmaya devam edecektir.”

Yeni yabancı kuralına 1 yıl erteleme

Yeni yabancı kuralı ile ilgili de 1 yıllık ertelemenin söz konusu olduğunu aktaran Özdemir, “Kulüpler Birliği Vakfının başka bir tavsiye kararı, yönetim kurulumuzun aldığı ve önümüzdeki 3 sezonu kapsayan yabancı oyuncu ve oyuncu uygunluğu kuralının 1 yıl ertelenme talebi vardı. Bu talebi de değerlendirdik. Oy birliği ile aldığımız karar doğrultusunda değişiklik 2020-2021 sezonundan itibaren değil 2021-2022 sezonundan itibaren uygulanacaktır.” şeklinde konuştu.

Diğer liglerle ilgili durumları da açıklayan Özdemir, “Gelecek sezon TFF 1. Lig 18 takım, TFF 2. Lig 39 takım ile oynanacaktır. BAL Ligi’nde gruplarında şampiyon olan ile aralarında en fazla 3 puan olan 9 takım Siirt İl Özel İdaresispor, Ceyhanspor, Isparta 32spor, Kahraman Belediyespor, Belediye Kütahyaspor, Edirnespor, Tekirdağspor, Çengelköy Futbol Yatırımları, Adıyaman 1954 Spor TFF 3. Lig’de mücadele edecektir. TFF 3. lig 4 gruptan oluşacak toplam 67 takımla oynanacaktır. Süper Lig’in 21 takımla oynanacak olması doğal olarak gelir dağılımında farklılık, maç sayılarının artması ve fikstür sıkışıklığına da yol açacaktır. Diğer detayları revize edeceğiz ve kamuoyuyla paylaşacağız.” ifadelerini kullandı. 

Takım harcama limitlerini 4 Ağustos tarihinde açıklayacaklarını söyleyen Özdemir, “Takım harcama limitleri 4 Ağustos tarihinde transferin ilk gününde açıklanacaktır. Limitlerin açıklanmasından sonra Kulüpler Birliği icra kurulu, lisans kurulu ile bir araya gelecek ve çalışmalar yapacaklardır. Tüm kararların Türk futbolu ve kulüplerimiz için hayırlı olmasını diliyorum.” şeklinde konuştu.

Sepil: “Kararların Türk futbolu için hayırlı olmasını temenni ediyorum”

Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Mehmet Sepil de yaptığı açıklamada şunları aktardı: 

“Türk futbolunda zor bir süreçten geçtik. Ligler uzun süre ertelendi ve ardından başladı. Ciddi bir kaza olmadan bu süreci kapattık. Bu senenin en büyük kazancı belki de bu oldu. Bu süreç her anlamda zor oldu. Bunu hep birlikte başardık ve süreci bitirdik. Sadece Süper Lig kulüplerini değil diğer kulüpleri de kutluyorum. Bu süreci böyle atlatmak hepimiz için önemliydi. Dün bir toplantı yaptık. Bu toplantıda Türk futbolunun önünde olan birçok önemli konuyu tartıştık. Bunların en önemlisi Malatyaspor, Kayserispor ve Ankaragücü takımlarının bir talebi vardı. Bu talepleri pandemi sürecinde oluşan zorluklardan dolayı bu sene liglerde düşmenin kaldırılmasıydı. Arkadaşlarımızı dinledik ve bunun sonucunda da tüm kulüplerin ortak görüşü olarak federasyona bu sene liglerden düşmenin kaldırılması tavsiye kararını ulaştırdık. Onun yanında diğer 4 önemli konu vardı. Tüm konuları birlikte tartıştık. Karar veren TFF’dir, yetki onlardadır. Bizim görüşlerimizi detaylı olarak konuştuk. Yabancı konusunda da bir yıl erteleme talep etmiştik. Bu da yönetim kurulu tarafından kabul edildi. Süper Lig kulüpleri için önemliydi, teşekkür ederiz. Alınan kararların Türk futbolu için hayırlı olmasını temenni ediyorum.”

Türkiye’de Kovid-19’dan 212 bin 557 kişi iyileşti

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu’nda bundan sonra salgın boyunca oluşan uluslararası standarda uygun olarak, ağır hasta sayısı da verilecek.” ifadesini kullandı.
Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yeni ve toplam hasta sayısına ek olarak, seyir hakkında detaylı bilgi sunması için zatürre oranının gösterileceğini belirtti.
Sağlık Bakanlığının internet sitesinde yer alan ve Bakan Fahrettin Koca’nın da Twitter’dan paylaştığı, “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu”nun güncel verilerine göre, bugün 45 bin 712 test yapıldı, 942 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu. Son 24 saatte 14 hasta vefat etti, 996 kişi iyileşti.
Toplam test sayısı 4 milyon 711 bin 95, vaka sayısı 228 bin 924, vefat sayısı 5 bin 659 olarak kayıtlara geçti.
Ağır hasta sayısı 542, hastalarda zatürre oranı ise yüzde 9,4 oldu.

İçişleri Bakanı Soylu başkanlığında Kurban Bayramı tedbirlerine ilişkin toplantı yapılıyor

Video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda, Kovid-19 salgını dolayısıyla Sağlık Bakanlığı ile yapılan değerlendirmeler doğrultusunda Kurban Bayramı’nda illerde valiliklerce uygulanacak tedbirlerin yanı sıra her ilin durumuna göre il umumi hıfzıssıhha kurullarınca alınacak kararlar ve trafik tedbirleri değerlendiriliyor.

Bakan Soylu’ya toplantıda, İçişleri Bakan Yardımcıları Muhterem İnce, Mehmet Ersoy, Tayyip Sabri Erdil, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Ahmet Kendir, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı Mehmet Güllüoğlu, İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Ömer Toraman, İller İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Nurtaç Arslan ile Bakanlık bürokratları eşlik ediyor.

Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko Kovid-19’a yakalandı

Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalandığını ve hastalığı belirtisiz atlattığını bildirdi.

Lukaşenko, İçişleri Bakanlığına bağlı bir birliği ziyaretinde güvenlik yetkilileri ile yaptığı görüşme esnasında konuşurken sesinin kötü çıkması nedeniyle açıklamada bulundu.

Kovid-19 virüsüne hastalık belirtisi olmadan yakalandığını anlatan Aleksandr Lukaşenko, “Sesimin durumundan dolayı kusura bakmayın. Son zamanlarda çok fazla konuşuyorum. Ancak en şaşırtıcı şey, bugün koronavirüsü ayakları üzerinde atlatmayı başarabilen bir adamla buluşuyorsunuz. Doktorlar dün böyle bir sonuç çıkardı. Semptom yok” ifadesini kullandı.

Ülke nüfusunun yüzde 97’sinin bu virüse hastalık belirtisi olmadan yakalandığını savunan Lukaşenko, “Tanrı’ya şükür ben de bu hastalık belirtisi taşımayan gruba girdim” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Lukaşenko, ülkede salgının başladığı süreç içerisinde Kovid-19’a yönelik sıkı tedbirlere karşı çıkarak, “Ayakların üzerinde durarak ölmek, dizlerin üstünde yaşamaktan daha iyidir. Burada virüs yok” demişti.

Lukaşenko, ülkede karantina ilan edilmemesi ile ilgili olarak ise Kovid-19 ile mücadele tedbirlerinin sürece ve eldeki imkanlara göre alındığına işaret etmişti.

Aleksandr Lukaşenko, “Ülkede karantina ilan etmek en basiti. Bunu bir günde yapabiliriz, fakat ne yiyeceğiz?” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Toplam vaka sayası 67 bin 366

Belarus Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, son 24 saatte Kovid-19 vaka sayısı 115 artarak 67 bin 366’ya, ölü sayısı ise 5 artışla 543’e yükseldi. 177 kişinin sağlığına kavuşmasıyla iyileşenlerin sayısı 60 bin 669’a ulaştı.

Belarus’ta nisan sonunda 900’ün üzerine çıkan günlük vaka sayısı, mayıs ayında 1000’e yaklaşmış, haziran ayında düşüşe geçerek, temmuz ayı başında 300’ün altına gerilemişti.

Bakan Albayrak: Türkiye yatırımcılar için cazibe merkezi olmaya devam edecek

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, bir girişimcinin iş yeri açma süresinde Türkiye’nin, pek çok gelişmiş ülkeye göre önemli bir mesafe katettiğini belirtti.

Bakan Albayrak, “2017’de iş yapma kolaylığı endeksinde Türkiye, 190 ülke arasında 60. sıradayken bugün 33. sırada. Türkiye yatırımcılar için cazibe merkezi olmaya devam edecek!” ifadesini kullandı.

AK Parti’den Türkiye’de olası depremlere hazırlık için araştırma istemi

AK Parti, Türkiye’de olası depremlerde can ve mal güvenliğinin sağlanması, depremler hakkında bireysel ve toplumsal bilincin artırılması, depremlerin neden olabileceği fiziksel, sosyal, psikolojik, ekonomik ve çevresel zararların en aza indirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, depreme hazırlıklı yaşam alanlarının oluşturulması için yapılacakların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.

AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz ve milletvekili arkadaşlarının imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan önergede, dünyanın, doğa ve insan kaynaklı afetlerin etkilerinin arttığı bir çağı yaşadığı belirtildi.

Türkiye’nin, jeolojik yapısı, topografyası ve iklim özellikleri nedeniyle afetlerden çok fazla etkilenen ve yüksek derecede risk taşıyan bir coğrafyada bulunduğuna dikkati çekilen önergede, Türkiye’de en çok hasar verici etkiye sahip afet türünün deprem olduğu vurgulandı.

Ülkede, 1939 Erzincan depreminden sonra yaşanan en büyük deprem olan 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin, afet yönetimi açısından milat olarak kabul edildiği ifade edilen önergede, Türkiye’nin, bu büyük depremden sonra birçok alanda olduğu gibi afet yönetimi alanında da yapısal değişim ve dönüşümler gerçekleştirdiği kaydedildi.

1999 depremlerinden sonra deprem zararlarının azaltılması konusunda Türkiye’nin ilk afet strateji belgesi niteliğindeki Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’nın (UDSEP), AFAD Başkanlığınca 2012 ‘de yayınlandığı ve yürürlüğe koyulduğu hatırlatılan önergede, “TBMM ve bakanlıklarca yapılan önemli hukuki düzenlemeler, imar plan revizyonları, toplu konut uygulamaları, yapı denetim sistemi, riskli alanlarla rezerv yapı alanlarının tespiti ve 1 milyon 350 bin konutun dönüşümünün tamamlandığı kentsel dönüşüm seferberliğiyle, deprem tehlike ve risklerini belirleyip, bunlara karşı gerekli tedbirleri alarak, yerleşim alanlarımızda, nitelikli yeni yapı stoğu oluşturulması amacıyla önemli ve başarılı işler yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir.” ifadelerine yer verildi.

Önergede, Türkiye’nin en önemli sorun alanlarından biri olan depremlere hazırlıklı olmak için yapılanlara ilave olarak yapılabilecek yeni hukuki, idari, mali ve teknik çözüm önerilerinin bulunabileceği belirtildi.

“Kayıplar milletin hafızasında halen acı bir yer tutuyor”

Önergenin gerekçesinde ise Türkiye’nin büyük bölümünün deprem kuşağında yer aldığı ve muhtelif yıllarda yaşanan çok sayıdaki depremin sonucunda oluşan can kayıpları, yaralanmalar, ekonomik, sosyal, psikolojik ve çevresel kayıpların halen milletin hafızasında acı bir yer tuttuğu belirtildi.

Türkiye’nin, jeolojik, tektonik, topoğrafik yapısı ve iklim özellikleri nedeniyle afetlerden çok fazla etkilenen ve yüksek derecede risk taşıyan coğrafi konumda olduğuna işaret edilen gerekçede, son 60 yıllık afet kayıtlarına bakıldığında, doğal kaynaklı afetlerin Türkiye’de neden olduğu doğrudan ve dolaylı ekonomik kayıpların, gayri safi milli hasılanın yüzde 3’ü kadar olduğunun görüldüğü ifade edildi.

Türkiye’de en çok hasar verici etkiye sahip afet türünün deprem olduğu vurgulanan gerekçede, son 80 yıldaki doğal kaynaklı afetlere bakıldığında, hasarların yüzde 65’ini depremlerin oluşturduğuna dikkat çekildi.

AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezi verilerine göre, deprem istatistiklerine bakıldığında, Türkiye’de 1900-2019 arasında, yıllık ortalama 24 bin deprem oluştuğu, yıllık ortalama hasar ve can kaybına neden olan 242 deprem yaşandığı, 4.0 ve daha yüksek büyüklükte 14 bin deprem gerçekleştiği, 86 bin 510 vatandaşın hayatını kaybettiği, 604 bin yapının yıkıldığı veya ağır hasar aldığının görüldüğü kaydedildi.

Türkiye’nin, başta deprem olmak üzere, insan yaşamına müessir çok sayıda afetle karşılaşan bir ülke olarak, deprem ve diğer afetlerle baş edebilme konusunda, Cumhuriyet döneminden bu yana önemli deneyim ve gelişmeler sağlayan bir ülke olduğuna işaret edilen gerekçede, Türkiye’de 1950’li yıllardan sonra, özellikle büyükşehirlerin maruz kaldığı hızlı göç ve düzensiz yapılaşmanın, yoğun yaşam alanları olan şehirlerin, başta deprem olmak üzere, doğal ve insan kaynaklı tehditlere karşı, dirençsiz ve savunmasız şekilde büyümesine neden olduğu belirtildi.

“Deprem tehlike ve risklerinin belirlenmesi” 

Ülke düzeyinde deprem risklerinin belirlenmesi ve azaltılmasıyla ilgili, 11. Kalkınma Planı’nın 5 temel ekseninden biri olan, “yaşanabilir şehirler ve sürdürülebilir çevre” başlığında, afet yönetimi ve sürdürülebilirlik ilişkisinin önemine atıfta bulunulduğuna işaret edilen gerekçede, 11. Kalkınma Planı’nda hızlı şehirleşmenin; çevre ve ekonomik kaynaklar üzerinde oluşturduğu baskının, her geçen gün insan yaşamını ve kalkınma sürecini daha belirgin şekilde etkilediğine değinildiği hatırlatıldı.

11. Kalkınma Planı’nda, kentlerin sürdürülebilir gelişiminin sağlanması için gerekli olan altyapının afetlere ve iklim değişikliğine karşı dirençli hale getirilmesinde, paydaşlar arası iş birliği ve koordinasyonun öneminin vurgulandığı, şehirleşmede; etkin yapı denetimi, kentsel dönüşüm, yeni yapı stoğu oluşturulmasının gerektiğinin ortaya koyulduğu belirtildi.

Deprem tehlike ve risklerini belirleyip, bunlara karşı gerekli tedbirleri alarak, şehirlerde ve kırsal yerleşim alanlarında, toplumsal yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacıyla Türkiye’de önemli ve başarılı işler yapıldığı ve yapılmaya devam edildiğine dikkati çekilen gerekçede, şunlar kaydedildi:

“Depremlerin neden olabilecekleri fiziksel, sosyal, psikolojik, ekonomik ve çevresel kayıpları önlemek veya etkilerini azaltmak; ancak bilimsel doğruları temel alan, şehircilik, mühendislik ve mimarlık ilkelerini doğru uygulayarak depreme dayanıklı, güvenli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam alanları oluşturmakla mümkün olabilecektir. Yapılan hukuki düzenlemeler, imar planları, yapı denetim sistemi, toplu konut faaliyetleri, kentsel dönüşüm seferberliği ve sağlıklı yapı stoğu oluşturulması ile değerli kazanımlar sağlanmış olup, olası deprem risklerinin göz önünde bulundurularak; yeni hukuki, idari, mali ve teknik bakış açılarının ortaya konması önem arz etmektedir. 

Bu kapsamda, ülkemizde olası depremlerde can ve mal güvenliğinin sağlanması, depremler hakkında bireysel ve toplumsal bilincin artırılması, depremlerin neden olabileceği fiziksel, sosyal, psikolojik, ekonomik ve çevresel zararların en aza indirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, planlı, güvenli, sürdürülebilir ve depreme hazırlıklı yaşam alanlarının oluşturulması için yapılacakların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.”